Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin nüfus kayıtlarında “Hasan Basri” olan adının “Brusk Zander Brandon”, “S…” olan soyadının ise “S… Southall” olarak değiştirilmesini istemiştir. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı Nüfus Müdürlüğü tarafından temyiz edilmiştir.
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup, gereği düşünüldü:
Davacı vekili dava dilekçesinde, yurtdışında yaşayan müvekkilinin nüfus kayıtlarında “Hasan Basri” olan adının “Brusk Zander Brandon”, “S…” olan soyadının ise “S… Southall” olarak değiştirilmesini istemiş; mahkemece, davanın kabulü ile davacının ad ve soyadının -istem gibi- değiştirilmesine karar verilmiştir.
Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı kanıtlarla yasal gerektirici nedenlere ve özellikle kanıtların takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre sair temyiz itirazları yerinde değildir.
Ancak;
2525 sayılı Soyadı Yasası’nın 3. maddesinde yabancı ırk ve millet isimlerinin soyadı olarak kullanılamayacağı belirtildikten sonra, bu Kanun’a göre çıkartılmış bulunan 2891 sayılı Soyadı Nizamnamesi’nin 7. maddesinde de “yabancı ırk ve ulus adları soyadı olarak kullanılamaz”, yine aynı Nizamnamenin 5. maddesinde de “yeni takılan soyadları Türk dilinden alınır” hükümlerine yer verilmiş olup, davacının almak istediği soyadının anılan Yasa ve Tüzüğün sözü edilen hükümlerine aykırı olduğu gözetilmeden, “S…” olan soyadının “S… Southall” olarak değiştirilmesine karar verilmiş bulunması doğru görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK’nın 428. maddesi gereğince (BOZULMASINA), 05.04.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.