11. Hukuk Dairesi 2014/18805 E. , 2015/611 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada... Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 04/06/2014 tarih ve 2014/49-2014/160 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi.... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkiline ait araçların davalı nezdinde kasko ve zorunlu mali sorumluluk sigorta poliçesiyle sigortalı bulunduğunu, prim ödemelerinin müvekkil şirketin yetkilisi İsmet Kolay adına düzenlenmiş kredi kartından mail order sistemi ile kart bilgileri girilerek tahsil edildiğini, ancak kredi kartı hesap ekstrelerinden, haksız şekilde pirim tahsil edildiğini tespit ettiklerini, bu olay nedeniyle davalı şirket ve işlem yapan acente yetkililleri aleyhine suç duyurusunda bulunduklarını ve haksız tahsil edilen pirimlerin iadesi için davalı aleyhine takip başlatıldığını davalı aleyhine başlatılan takibe itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, davacı ile müvekkili arasında yapılan sigorta sözleşmeleri nedeniyle, pirim tahsillerinin davacı şirket yetkilisi .... adına düzenlenen kredi kartlarından yapıldığını, ancak müvekkili aleyhine icra takibi başlatanın ve davayı açanın davacı şirket olduğunu bu nedenle davacının aktif husumet ehliyetinin bulunmadığını, alacağın zamanaşımına uğradığını ayrıca davacının izni olmadan üçüncü kişiler yararına pirim tahsil edilemeyeceğini, savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve dosya kapsamındaki tüm delillere göre, dava konusu icra dosyasında davalı-borçlu ..."ye ödeme emrinin 22 Temmuz 2013 tarihinde tebliğ edildiği davalının takip talebine itirazını ise yedi günlük yasal süre geçtikten sonra 22 Ekim 2013 tarihinde bildirdiği, her ne kadar takip dosyasındaki "Karar Tensip Tutanağı" başlıklı kararda davalı- borçlunun itiraz dilekçesinin 24 Temmuz 2013 tarihinde Uyap sistemi üzerinden müdürlüğe gönderildiği yazılı ise de dilekçe üzerinde havale tarihinin 22 Ekim 2013 tarihi olarak düşüldüğü, dilekçenin başka yer merciinden gönderilmeyip doğrudan dosyaya gönderilen bir itiraz dilekçesi olduğu bu haliyle ".... başlıklı İcra Müdürlüğü"nün takibin durmasına yönelik kararındaki tespitlerin gerçeği yansıtmadığı bu haliyle, dava konusu takibe karşı, süresinde yapılan bir itiraz bulunmadığından, itirazın iptali davası açılamayacağı gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, haksız tahsil edilen sigorta pirimlerinin iadesi amacıyla başlatılan, icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece, itirazın iptali davasının görülebilmesi için icra takibinin yetkili icra müdürlüğü nezdinde usulüne uygun olarak başlatılıp, davalı borçlu tarafından süresinde itiraz edilerek takibin durması ve bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde davanın açılmış olması gerektiği ve bu hususların dava şartı olduğu, davalı- borçlu tarafından icra takibine süresinde itiraz edilmemiş olması nedeniyle duran bir takipten bahsedilemeyeceği gerekçesiyle, davanın dava şartı yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiştir.
İİK"nın 62. maddesi uyarınca, "ödeme emrine itiraz süresi 7 gün olup, bu süre ödeme emrinin borçluya tebliği ile başlar". Somut olayda, icra takip talepnamesine uygun olarak düzenlenip gönderilen ödeme emri davalı-borçluya 22.07.2013 tarihinde tebliğ edilmiş, itiraz ise davalı-borçlu tarafından 24.07.2013 tarihinde Uyap sistemi üzerinden yapılmıştır. Takibe karşı süresi içinde itiraz edilmiş ve itiraz dilekçesi UYAP sistemi üzerinden kayıt edilmiş olmasına rağmen, fiziki evrakın icra dosyası içine geç alınmış olması nedeniyle, itirazın süresinde yapılmadığı yönünde değerlendirme yapılarak sonuca gidilmiş ise de, 5070 sayılı Elektronik İmza Kanunu"nun 5. maddesinde, güvenli elektronik imzanın elle atılan imza ile aynı hukuki sonucu doğuracağı belirtilmiş, 6100 sayılı HMK"nın 445/2. maddesinde ise, elektronik imzayla elektronik ortamda hazırlanan tutanak ve belgelerin hukuken geçerli olmakla birlikte bu belgelerin ayrıca fiziken gönderilmesinin gerekmediği hüküm altına alınmıştır. Buna göre, davalı-borçlu tarafından Uyap sistemi üzerinden yapılan itirazın usulüne uygun ve süresinde olduğu kabul edilerek, İİK"nın 66. maddesi uyarınca duran takip nedeniyle davalı-borçlunun dava hakkının bulunduğu gözetilerek, esasına girilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamış kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın BOZULMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz edene iadesine, 19/01/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.