MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozma kararına uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı vekili, kooperatif üyesi ve eski müdürü olan davalıdan satın aldıkları taşınmazın davalıya düşen dörtte bir hissesine mukabil peşin 42.700 DM ödeme yaptıklarını, kalan 17.300 DM borç içinde bono verdiklerini, kooperatifin 2002 yılı genel kurulunda taşınmaz sahipleri ile anlaşmaya varılarak 31.12.2002 tarihinden itibaren döviz kurunun 1000 DM"nin 320.000 TL olarak sabitlendiğini, ancak davalının kötüniyetli olarak rayiç kur üzerinden icra takibi başlattığını ileri sürerek, müvekkilin davalıya icra takibinde talep edilen miktar kadar borçlu bulunmadığının tespitine ve %40 kötüniyet tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, söz konusu alacağın ortaklık ilişkisinden kaynaklanmadığını bu nedenle kurun sabitlenmesi yönünden alınan genel kurul kararının kendisini bağlamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, davalının genel kurul kararı aleyhine bir dava açmadığı bu nedenle döviz kurunun sabitlenmesi yönünde alınan kararın bağlayıcı olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davacının icra takibinde davalıya 13.763,00 TL borçlu bulunmadığının tespitine dair verilen ilk karar, Yargıtay 16. Hukuk Dairesinin 16.06.2009 tarihli ilamıyla, mahkeme kararının talebi karşılamadığı, hükümde davacının asıl borç ve faiz borcundan sorumlu olacağı miktarların ayrı ayrı açıklanmadığı, alacağın ne zaman muaccel olduğu bu bakımdan işlemiş bir faiz alacağının doğup doğmadığının anlaşılamadığı, ayrıca davacı tarafından icra dosyasına ödendiği iddia edilen 4.232,00 TL" nin gerçekten ödenip ödenmediğinin araştırılmadığı, varsa bu ödemenin ne kadarının anapara ne kadarının faiz borcundan mahsup edileceği belirlenmeden eksik incelemeye dayalı olarak hüküm kurulmuş olmasının isabetsiz olduğu gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, alınan bilirkişi raporuna göre, davacının takip tarihi itibariyle 9.351,25 TL asıl, 4.502,23 TL faiz olmak üzere toplam 14.033,48 TL davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma kararı doğrultusunda inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına, bozmanın kapsamı dışında kesinleşmiş olan yönlere ilişkin temyiz itirazları incelenemeyeceğine göre, davalı vekilinin temyiz itirazları yerinde görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin tüm temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenden alınmasına, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 14.02.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.