20. Hukuk Dairesi 2015/1888 E. , 2016/7293 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 24/09/2013 tarihli dava dilekçesi ile, ... ilçesi, ... köyü 2516 ada 9 parsel sayılı taşınmazın vekil edeni adına kayıtlı iken ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesinin .../... sayılı kararı ile kesinleşen orman sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle tapusunun iptal edilerek orman niteliğiyle ... adına tesciline karar verilerek Yargıtay tarafından hükmün onaması sonucu kesinleştiğini belirterek fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak üzere 1.000,00.-TL tazminatın tapu iptal kararının kesinleştiği tarihten işleyecek yasal faiziyle birlikle davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiş, 10/06/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere tazminat miktarını 29.815,50.-TL’ye yükselterek bu alacağın tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı ..., davanın tapu iptali ve tescil kararının kesinleşmesinden itibaren 1 yıl içinde açılmadığı için süresinde olmadığını, Hazineye husumet yöneltilemeyeceği, ormanların özel mülke konu olmayacağını, tapu iptali ve tescil kararını mahkemenin verdiğini ve tüm işlemlerin kanunlar çerçevesinde yapıldığını, zarar olsa dahi bilirkişilerce fahiş miktarlarda tazminat hesabı yapıldığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kabulü ile 29.815,50.-TL"nin 21/07/2010 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydı orman olduğu gerekçesiyle hükmen iptal edilen taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; taraflardan her biri, yapmış olduğu usûl işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Islahın kısmen veya tamamen olduğuna bakılmaksızın taraflar aynı davada ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir. Ancak, ıslah işlemi harca tâbi bir işlem olup, ıslah edilen husus değer artırımı ise nispi tarifeye göre, değilse maktu harç yatırılmalıdır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcının alınması gerekir.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz” hükmü yer almaktadır. Bu kanuni düzenleme gereğince, ıslah edilen miktar yönünden bakiye nispi karar ve ilâm harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.12.2013 gün ve 2013/21-445 E., 2013/1625 K. sayılı kararında da bu görüş benimsenmiştir.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde 1.000,00.-TL olarak açıkladığı tazminat talebini, 10/06/2014 tarihli dilekçe ile 29815,50.-TL’ye arttırmış ise de ıslah harcının yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre mahkemece, ıslah harcını tamamlamak üzere davacıya süre ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, harcı yatırılmayan ıslah beyanına değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına 21/06/2016 günü oy birliği ile karar verildi.