20. Hukuk Dairesi 2015/2401 E. , 2016/7292 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı ... vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı vekili 03/06/2013 tarihli dava dilekçesi ile, ... mahallesi 5359 ada 7 parsel sayılı taşınmazın vekil eden adına kayıtlı iken ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/120-272 sayılı kararı ile taşınmazın toplam 353,25 m2"sinin kesinleşen orman sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle tapusunun iptal edilerek orman niteliğiyle ... adına tesciline karar verilerek, Yargıtay tarafından hükmün onanması sonucu kesinleştiğini belirterek, fazlaya ilişkin dava ve talep hakları saklı kalmak üzere 1.000,00.-TL tazminatın, tapu iptal kararının kesinleştiği tarihten itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikle davalıdan alınarak davacıya verilmesini talep etmiş; 31/03/2014 tarihli ıslah dilekçesi ile fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere tazminat miktarını 35.325,00.-TL’ye yükselterek, bu alacağın tapu kaydının iptaline ilişkin mahkeme kararının kesinleştiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı ..., davanın zamanaşımına uğradığını, husumet yokluğu nedeni ile davanın reddine karar verilmesini, Hazinenin zararla illiyet bağının olmadığını, Hazinenin kusurlu veya kusursuz sorumluluğunun olmadığını, dava konusu taşınmazın tapusunun mahkeme hükmü ile iptal edilmesi nedeni ile Hazinenin soumluluğunun bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın ıslah talebiyle birlikte kabulü ile; 35.325,00.-TL"nin 04/01/2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, tapu kaydı orman olduğu gerekçesiyle hükmen iptal edilen taşınmaz nedeniyle uğranılan zararın, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Mahkemece verilen karar usûl ve kanuna aykırıdır. Şöyle ki; taraflardan her biri, yapmış olduğu usûl işlemlerini kısmen veya tamamen ıslah edebilir. Islahın kısmen veya tamamen olduğuna bakılmaksızın taraflar aynı davada ancak bir kez ıslah yoluna başvurabilir. Ancak, ıslah işlemi harca tâbi bir işlem olup; ıslah edilen husus, değer artırımı ise nispî tarifeye göre, değilse maktu harç yatırılmalıdır. Davalı taraf harçtan muaf olsa dahi ıslah harcının alınması gerekir.
492 sayılı Harçlar Kanununun 32. maddesinin birinci cümlesinde “Yargı işlemlerinden alınacak harçlar ödenmedikçe müteakip işlemler yapılmaz” hükmü yer almaktadır. Bu kanuni düzenleme gereğince, ıslah edilen miktar yönünden bakiye nispî karar ve ilâm harcı ödenmeksizin sonraki işlemlerin yapılmasına olanak bulunmamaktadır. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 24.12.2013 gün ve 2013/21-445 E., 2013/1625 K. sayılı kararında da bu görüş benimsenmiştir.
Somut olayda, davacı vekili dava dilekçesinde 1.000,00.-TL olarak açıkladığı tazminat talebini, 31/03/2014 tarihli dilekçe ile 35.32,00.-TL’ye arttırmış ise de ıslah harcının yatırılmadığı anlaşılmaktadır. Buna göre mahkemece, ıslah harcını tamamlamak üzere davacıya süre ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, harcı yatırılmayan ıslah beyanına değer verilerek yazılı şekilde hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekili ile davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına 21/06/2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi.