23. Hukuk Dairesi 2011/2084 E. , 2012/983 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki karşılıklı itirazın iptali, istirdat davalarının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı-karşı davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R-
Davacı-karşı davalı vekili, davalı-karşı davacının kooperatif üyesi olduğunu, 24.06.2006 ve 12.05.2007 tarihli genel kurullarda alınan kararlar uyarınca aidat borcunu ödemediğini, ödenmeyen aidat borcunun tahsili için başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı üzerine durduğunu ileri sürerek, itirazın iptaline ve %40 icra inkar tazminatının davalı-karşı davacıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı-karşı davacı vekili, 19.08.2006 tarihli genel kurulda iki tip ödeme seçeneğinin kabul edildiğini, peşin ödeme seçeneğini tercih edenlerden bir daha kesinlikle ödeme istenmeyeceğinin karara bağlandığını, müvekkilinin peşin ödeme seçeneğini tercih ederek 31.500,00 TL ödeme yaptığını, bir daha kendisinden ödeme istenmeyeceği taahhüt edilmiş olmasına rağmen icra tehditi altında ihtirazi kayıtla ödeme yaptığını savunarak asıl davanın reddine, haksız olarak alınan 3.802,00 TL"nin avans faizi ile birlikte davacı-karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkemece, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre, davalı-karşı davacının kooperatifin peşin ödemeli ortağı olduğu, ancak 12.05.2007 tarihli genel kurulda alınan ve iptali istenmeyen kararlara göre peşin ödemeli ortaklardan da aidat alınacağının kararlaştırıldığı davalının bu genel kurulda alınan kararlar uyarınca aidatlarını ödemediği gerekçesiyle, asıl davanın kabulüne, karşı davanın reddine karar verilmiştir.
Karar, davalı-karşı davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Asıl dava, aidat borcunun tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali karşı dava ise istirdat istemine ilişkindir.
1-Asıl davaya yönelik temyiz itirazları yönünden; 5219 Sayılı Kanun ile yapılan değişiklik sonucu HUMK"nun 427.maddesinde öngörülen kesinlik sınırı, 5236 sayılı Kanunun 19 uncu maddesiyle HUMK’na eklenen Ek-Madde 4’te öngörülen yeniden değerleme oranı da dikkate alındığında 2010 yılı için 1.430,00 TL’dir. Dava dilekçesinde, 792,00 TL"nin tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptali istenilmiş olup, mahkemece, davanın kabulüne dair verilen karar, yukarıda anılan madde hükmüne göre temyiz sınırının altında kaldığı cihetle kesin niteliktedir. Kesin olan kararların temyiz istemleri hakkında mahkemece bir karar verilebileceği gibi, 01.06.1990 gün ve 1989/3 esas, 1990/4 karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca Yargıtay tarafından da karar verilebileceğinden, davalı vekilinin asıl davaya yönelik temyiz isteminin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Karşı davaya yönelik temyiz itirazları yönünden; karşı davada, kooperatif üyesi olan davacı, 31.08.2006 tarihine kadar 31.500,00 TL peşin ödeme yaptığını ve ödemesiz üyelik hakkı kazandığını ileri sürerek ihtirazi kayıtla yaptığı ödemelerin istirdatını talep etmiştir. Mahkemece de davalı-karşı davacının peşin ödemeli üye olduğu kabul edilmiş fakat 12.05.2007 tarihli genel kurulda kararlaştırılan aidatları ödemek zorunda olduğu gerekçesi ile karşı davanın reddine karar verilmiştir.
1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun 23.madde hükmü uyarınca, ortaklar hak ve yükümlülüklerde eşittirler. Ancak genel kurul bu kuralın dışına çıkabilir. 19.08.2006 tarihli genel kurulda, ortaklara birden fazla ödeme seçeneği sunulmuş, peşin ödemeyi içerir A tipi ödeme seçeneğini tercih edenlerden bir daha ödeme istenmeyeceği kararlaştırılmıştır. Davalı-karşı davacı da bu ödeme seçeneğini tercih etmiş ve 31.500,00 TL"yi 31.08.2006 tarihine kadar ödemiştir. Ödemelerini genel kurul kararı ile peşin yapan ortaktan artık ortaklık aidatı istenmesi mümkün değildir. Fakat, kooperatifin amacına ulaşıncaya kadar yapılan genel yönetim ve alt yapı giderlerinden ortağın sorumluluğu devam eder. (Yargıtay Yüksek 11. Hukuk Dairesi"nin 16.04.1995 gün ve 2568-2729 sayılı ve 11.05.2000 tarih ve 3437-4066 sayılı,14.01.2002 gün ve 2001/7849-2002/54 sayılı ilamları .)
Bu durumda mahkemece, kooperatif konusunda uzman bir bilirkişi seçilerek, kooperatif kayıt, defter ve belgeleri ile yönetim ve genel kurul kararları ile gerektiğinde banka hesapları üzerinde inceleme yaptırılarak, davalı-karşı davacının üyeliğinin ve sorumlu tutulduğu aidatların niteliği hiçbir tereddüte yer vermeyecek şekilde açıklığa kavuşturulup, aidatlardan sorumlu olup olmadığı, sorumlu ise ne oranda sorumlu olduğu ve varsa gerçek borç miktarını gösteren açıklamalı, gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınarak oluşacak uygun sonuç dairesinde bir karar verilmesi gerekirken eksik incelemeye dayalı yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
3-Bozma nedenine göre davalı-karşı davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı-karşı davacı vekilinin asıl davaya ilişkin temyiz isteminin mahkeme hükmünün kesin olması nedeniyle reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, (3) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalı-karşı davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 14.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.