16. Hukuk Dairesi 2015/6927 E. , 2016/9662 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :KADASTRO MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün Yargıtay"ca incelenmesi istenilmekle; temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı, inceleme raporu ve dosyadaki belgeler okundu, GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ:
Kadastro sırasında Gündoğdu Mahallesi çalışma alanında bulunan 113 ada 48 parsel sayılı 3.073,28 metrekare yüzölçümündeki taşınmaz irsen intikal, taksim ve kazandırıcı zamanaşımı zilyetliği nedeniyle ... mirasçıları adına tespit edilmiştir. Davacı ... tarafından davalı ... aleyhine Sulh Hukuk Mahkemesinde açılan elatmanın önlenmesi davası, davaya konu olan parsel hakkında tutanak düzenlenmiş olması nedeniyle Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesinde, çekişmeli parsel tutanağı ile aktarılan dava dosyası birleştirilerek ve tespit malikleri davaya dahil edilerek yapılan yargılama sonunda davanın kabulü ile çekişmeli taşınmazın kadastro tutanağındaki tespitin iptal edilerek tarafların kök murisi ... mirasçıları adına verasette iştirak halinde tapuya tesciline karar verilmiş; hüküm, davalılardan ... tarafından temyiz dilmiştir.
Mahkemece dava konusu 113 ada 48 parsel sayılı taşınmazın öncesinin davacı ... ve davalı ..."ın kök murisleri olan ..."a ait olduğu, ölümünden sonra zilyetliğin mirasçılarına geçtiği, terekesinin taksim edilmediği, dava konusu taşınmaz üzerinde kök murisin tüm mirasçıları miras hisseleri oranında hak sahibi oldukları halde davalının tek başına diğer mirasçıların haklarını ihlal edecek şekilde dava konusu 113 ada 48 parsel içerisinde kalan duvarı yapamayacağı gerekçesiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş ise de yapılan inceleme ve araştırma hüküm kurmaya yeterli değildir.
Davacı ...; kadastro tespitinden evvel açtığı davada; çekişme konusu taşınmazın güney bölümünün kendisine; kuzey bölümünün ise davalıya bırakılmak üzere haricen paylaşıldığı; ancak davalının kendisine isabet eden bölümün harici paylaşım ile belirlenen sınırını geçmek ve beton duvar örmek suretiyle kendi taşınmazına müdahale ettiği ve harman yerinin yol ile bağlantısını da kestiği; çekişmeli taşınmazın batı kısmında kalıp harici taksime konu olmayan ve müşterek kullanılan samanlığı da yıktığı ve bu samanlığın bulunduğu alanı da kendi kullanımına bırakılan taşınmaz bölümüne ilave ettiği iddiasına dayanarak müdahalenin meni, yıkım ve tazminat talepli dava açmış; davalı ise 1961 tarihinde yapılan taksime göre davaya konu olan ve davacı tarafça müştereken kullanıldığı iddia edilen samanlık ile onun güneyinde kalan taşınmaz bölümünün babası ..."a düştüğü; yapılan taksimde sınırların taş ve kazık dikmek suretiyle belirlendiği; bu taş ve kazıkların zeminde halen mevcut olduğu; yıktığı samanlığın babası Nuri Yılmaz kullanımına bırakılan taşınmaz bölümünde kalıp, davacıya
düşen taşınmaza herhangi bir müdahalesi olmadığı iddiasına dayanarak davanın reddini savunmuştur. Dava, kadastro tespitinden evvel genel Mahkemede açılmış olup; çekişmeli taşınmaz hakkında tutanak düzenlenmesi nedeniyle davacının meni müdahale talebine ilişkin davası Kadastro Mahkemesine aktarılmıştır. Kadastro Mahkemesi"nce taşınmaz başında 15.8.2014 tarihinde yapılan keşif tutanağına yazılan mahkeme gözleminde "davacının dava konusu ettiği duvar çitin dava konusu taşınmazın sınırında bulunduğu ve davalının kendisine ait olduğunu iddia ettiği alan ile dava konusu taşınmaz arasında bulunduğu ve duvar çitin fen bilirkişi beyanına göre dava konusu taşınmaz içerisinde bulunduğu" yazılmış ise de mahkeme gözlemi bu haliyle tam olarak anlaşılamadığı gibi dinlenen yerel bilirkişi ve tanık beyanlarından, uyuşmazlığın çekişmeli taşınmazın tam olarak hangi bölümüne ilişkin olduğu da belirlenememektedir. Kaldı ki keşifte mahalli bilirkişi sıfatı ile dinlenen.... beyanında "dava konusu taşınmaz ile teknik bilirkişi beyanına göre komşu 50 parsel içerisinde kalan alana kadar arada çit-duvarın bulunmadığı davalı ..."ın sınırda görünen duvar çiti 10 yıl önce çektiği" şeklindeki beyanı ve 25.8.2014 havale tarihli fen bilirkişi raporundaki "çekişmeli duvar çitin 113 ada 48 parsel sayılı taşınmazın güneyinde; 113 ada 50 parsel sayılı taşınmazın ise kuzeyinde bulunduğu, arada duvar çit olmadan bir bütün halinde tarafların dede ve babalarının kullandığı belirtilen taşınmazların 113 ada 48 ve 50 parselleri kapsadığı"na ilişkin tespiti ile birlikte değerlendirildiğinde; uyuşmazlığın 113 ada 48 ve 50 parseller arasındaki sınır hatasına ilişkin olup olmadığı, hususunda da tereddüt hasıl olmaktadır.
Eksik inceleme ile hüküm kurulamaz. O halde sağlıklı bir sonuca ulaşılabilmesi için; taşınmaz başında üç kişilik yerel bilirkişi kurulu, taraf tanıkları ve tutanak bilirkişileri ve fen bilirkişi eşliğinde keşif yapılarak öncelikle aktarılan davanın açıldığı tarih itibariyle taraflar arasındaki uyuşmazlık konusu taşınmaz bölümünün neresi olduğu ve davacının iddia ettiği sınırın nereden geçtiği ve dolayısıyla davanın hangi parsel ya da parsellere ilişkin olduğu yapılacak keşifte davacıdan sorularak net olarak tespit edilmeli ve bu hsusutaki mahkeme gözlemi açıkça keşif tutanağına yazılmalı; çekişmeli parsel haricinde, aktarılan davanın konusu olduğu tespit edilen başka parsellerin de bulunduğunun anlaşılması halinde, o parsellerin kadastro tutanaklarının kesinleşip kesinleşmediğine ve tapu kayıtlarının oluşup oluşmadığına bakılmaksızın tutanak asılları davalı hale getirilerek dosya arasına alınmalı ve 113 ada 48 parsel dışındaki dava konusu olduğu anlaşılan çekişmeli parsellerin tapu kaydına "davalıdır" şerhi verilmeli; bundan sonra çekişmeli taşınmaz ya da taşınmazların evveliyatında kimin kullanımında olduğu; kimden kime ne surette intikal ettiği; aktarılan dava dosyasına konu olan taşınmaz bölümünün müşterek muris Satılmış"tan intikal edilip etmediği tanık ve bilirkişilerden sorulmalı; kök muris Satılmış"tan intikalen gelen yer olduğunun belirlenmesi halinde kök muris Satılmış"ın terekesinin usulünce taksim edilip edilmediği; taksim edilmiş ise taksimin ne zaman yapıldığı ve çekişmeli taşınmaz bölümünün kime düştüğü; yapılan taksime göre davacı ve davalıya düşen yerin neresi olduğu ve taksimde sınırların nasıl belirlendiği; davalının iddia ettiği gibi sınırları belli edecek taş duvar ya da kazıkların taksim yapıldığı tarihten beri arz üzerinde bulunup bulunmadığı, taksimden sonra yerlerinin taksime aykırı şekilde değiştirip değiştirilmediği; davalı tarafından yıkıldığı iddia edilen samanlığın taksime konu olup olmadığı, taksime konu ise kimin kullanımına bırakıldığı belirlenmeli; taraflar ile yerel bilirkişi ve tanıkların gösterdikleri sınırların teknik bilirkişi rapor krokisinde işaretlenmesi istenerek keşfi takibe imkan verir rapor düzenlettirilmeli; genel mahkemeden aktarılan davalarda kadastro hakiminin, 3402 sayılı Kadastro Kanunu"nun 30/2. maddesi uyarınca, re"sen araştırma yapmak ve gerçek hukuki durumu tespit etmek zorunda olduğu da göz önünde bulundurulmalı; aktarılan davanın konusu olmadığı belirlenen taşınmaz bölümleri yönünden kadastro tespit tutanağı olağan usullere göre kesinleştirilmesi için Kadastro Müdürlüğüne iade edilmesi gerektiği düşünülmeli; bundan sonra toplanan ve toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilmek suretiyle sonucuna göre bir karar verilmelidir. Mahkemece bu hususlar göz ardı edilmek
suretiyle yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup; temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan temyiz karar harcının talep halinde temyiz eden davalıya iadesine, 06.12.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.