17. Hukuk Dairesi 2016/12602 E. , 2017/11840 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, borçlu ... hakkında takip başlattıklarını, borçlunun adına kayıtlı ... Merkez İlçesi, 1.... ... Mahallesi 2285 Ada 132 parseldeki taşınmazın 3 nolu bağımsız bölümünü ...’a, 4 nolu bağımsız bölümünü davalı ...’e takipleri sonuçsuz bırakmak için devrettiğini belirterek bu tasarrufların iptalini istemiştir.
Mahkemece verilen, davanın kısmen kabulüne ilişkin ilk karar dairemizin 27.09.2011 tarih 2011/6626 Esas 2011/8230 Karar sayılı ilamı ile, tasarrufun iptali davaları için alacağın gerçek olması gerektiği, dosya içerisindeki belgelerden borçlunun davacı alacaklı ve diğer cirantalar aleyhine evrakta sahtekarlık ve bedelsiz senedin icraya konulması suçlarından dolayı suç duyurusunda bulunduğu ve ... Asliye Ceza Mahkemesinin 2009/1129 Esas sayılı dosyasından dava açıldığı ve davanın derdest olduğu anlaşıldığından anılan ceza davasının sonucunun bekletici mesele yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerektiğinden bahisle sair yönler incelenmeksizin bozulmuştur.
Bozmadan sonra mahkemece yapılan yargılam sonunda, alacağın gerçek olduğunun anlaşıldığı, ancak 3 numaralı bağımsız bölümün satışının 27/03/2008 tarihinde yapıldığı 4 numaralı bağımsız bölümün ise 29/04/2008 tarihinde satışının yapıldığı dikkate alındığında arada sadece bir ay gibi kısa
bir sürenin bulunduğu, satış işlemini yapan kişinin iradesinin her iki bağımsız bölüm için farklı olacağının düşünülmeyeceği, aradaki sürenin kısa oluşu sebebiyle makul görüldüğü,önceki kararda 3 numaralı bağımsız bölümün gerçek satış olduğuna dair karar gerekçesi yeterli, makul ve inandırıcı görüldüğünden 4 numaralı bağımsız bölümün satışının da aynı irade ile yani gerçek satış iradesi ile yapıldığı sonucuna varıldığından bahisle davanın tümden reddine karar verilmiş hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillere hükmün dayandığı gerektirici sebeplere ve 3 nolu bağımsız bölümün tapudaki satış bedelinin 10.000 TL olduğu gerçek değerinin ise bilirkişilerce 85.000 TL olarak belirlendiği ancak bu bağımsız bölümü satın alan davalı ... "nın satış tarihinde çektiği krediler ve banka kayıtları dikkate alındığında bedel farkı olmadığı gibi anılan davalı ile borçlu arasında yakınlık ve borçlunun mali durumu hakkında bilgi sahibi olduğuda ispat edilmediğinden davacı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Borçlunun aciz ya da iflasından önce yaptığı iptale tabi tasarrufları, üç grup altında ve İİK.nun 278, 279 ve 280. maddelerinde düzenlenmiştir. Ancak, bu maddelerde iptal edilebilecek bütün tasarruflar, sınırlı olarak sayılmış değildir. Kanun, iptale tabi bazı tasarruflar için genel bir tanımlama yaparak hangi tasarrufların iptale tabi olduğu
hususunun tayinini hakimin takdirine bırakmıştır (İİK.md.281). Bu yasal nedenle de, davacı tarafından İİK.nun 278, 279 ve 280.maddelerden birine dayanılmış olsa dahi, mahkeme bununla bağlı olmayıp, diğer maddelerden birine göre iptal kararı verebilir (Y.H.G.K.25.11.1987 Tarih, 1987/15-380 Esas ve 1987/872 Karar sayılı ilamı). Genelde denilebilir ki, borçlunun iptal edilebilecek tasarrufları, alacaklılarından mal kaçırılmasına yönelik olarak yapılan ivazsız veya aciz halinde yapılan tasarruflar ile alacaklılarına zarar verme kastıyla yapılan tasarruflardır.
Somut olayda,dava konusu 4 nolu bağımsız bölüm tapuda 7.500,00 TL satılmış, bilirkişi tarafından satış tarihindeki gerçek değeri 80.000,00 TL olduğu belirlenmiştir. Davalı ..."ın tapudaki 7.500,00 TL dışında bir ödeme yaptığı ispatlanmamıştır. Bu durumda İİK"nın 278/2 maddesi gereğince edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğundan ve bu halde 3.kişinin iyi niyet iddiasının dinlenemeyeceğinden bu taşınmaz ile ilgili tasarrufun iptali gerekir.Ancak dosya içeriğinden taşınmazın bir başka icra dosyasındaki ihalede dava dışı ... ... isimli şahıs tarafından satın alındığı anlaşıldığından, mahkemece, ihale bedelinin ,dava konusu 4 nolu taşınmazın satışının yapıldığı icra dosyası alacağını karşılayıp karşılamadığı, satış bedeli dışında bir bedel kalıp kalmadığı araştırılarak bir bedel kalmış ise İİK"nun 283.madde gereğince kalan bedelin davacıya verilmesine, bir bedel kalmamış ise konusu kalmayan dava hakkında karar verilmesine yer olmadığına karar verilmesi gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine, 19/12/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.