14. Hukuk Dairesi 2015/9515 E. , 2015/9439 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Doğanşehir Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/12/2014
NUMARASI : 2013/93-2014/340
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 09.11.2010 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı tesisi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 12.12.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalılar tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava, Türk Medeni Kanununun 747. maddesi gereğince geçit hakkı kurulması isteğine ilişkindir.
Davacı, 999 parsel sayılı taşınmazı yararına, davalılara ait 1001 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Davalılar vekili, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, 999 parsel sayılı taşınmaz lehine, 1001 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit hakkı kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü, tüm davalılar vekilleri aracılığıyla temyiz etmiştir.
1- Bu tür davalar ülkemizde arazi düzenlenmesinin sağlıklı bir yapıya kavuşmamış olması ve her taşınmazın yol ihtiyacına cevap verilmemesi nedeniyle zorunlu olarak açılmaktadır. Geçit hakkı verilmesiyle genel yola bağlantısı olmayan veya yolu bulunsa bile bu yol ile ihtiyacı karşılanamayan taşınmazın genel yolla kesintisiz bağlantısı sağlanır. Uygulama ve doktrinde genellikle bunlardan ilkine “mutlak geçit ihtiyacı” veya “geçit yoksunluğu”, ikincisine de “nispi geçit ihtiyacı” ya da “geçit yetersizliği” denilmektedir.
2- TMK’nın 747/2. maddesi gereğince geçit isteği, önceki mülkiyet ve yol durumlarına göre en uygun komşuya, bu şekilde ihtiyacın karşılanmaması halinde geçit tesisinden en az zarar görecek olana yöneltilmelidir. Zira geçit hakkı taşınmaz mülkiyetini sınırlayan bir irtifak hakkı olmakla birlikte, özünü komşuluk hukukundan alır. Bunun doğal sonucu olarak yol saptanırken komşuluk hukuku ilkeleri gözetilmelidir. Geçit gereksiniminin nedeni, taşınmazın niteliği ile bu gereksinimin nasıl ve hangi araçlarla karşılanacağı davacının sübjektif arzularına göre değil, objektif esaslara uygun olarak belirlenmeli, taşınmaz mülkiyetinin sınırlandırılması konusunda genel bir ilke olan fedakarlığın denkleştirilmesi prensibi dikkatten kaçırılmamalıdır.
3- Geçit davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince yüzölçümü küçük olan taşınmazlar yerine öncelikle yüzölçümü daha büyük olan taşınmazlardan geçit kurulması tercih edilmelidir. Ayrıca ekonomik kullanım bütünlüğünün bozulmaması için aleyhine geçit kurulan parseller bölünmeksizin geçit tesisine karar verilmesi gerekir. Uygun güzergah saptanırken önemle üzerinde durulması gereken diğer bir yön ise, aleyhine geçit kurulan taşınmaz veya taşınmazlar bölünerek kullanım şekli ve bütünlüğünün bozulmamasıdır. Şayet başka türlü geçit tesisi mümkün değilse bunun gerekçesi kararda açıkça gösterilmelidir.
Somut olaya gelince; mahkemece dairemizin bozma ilamına uyulmasına rağmen bozmaya uygun karar verilmemiştir. 2 ve 3 numaralı alternatif seçeneklerin kot farkı, emek ve masraf itibarıyla kullanımlarının zahmetli ve mümkün olmayacağı şeklindeki bilirkişi raporlarına itibar edilerek 1 numaralı seçenekten geçit kurulduğu görülmüştür.
Dairemizin daha önceki bozma ilamında belirtildiği üzere; geçit davalarında uygulanan fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesi gereğince öncelikle yüzölçümü daha büyük olan parsellerden geçit kurulması tercih edilmelidir. Günümüz koşullarında iş makineleriyle makul süre çalışılarak ve masraf yapılarak aleyhine geçit kurulan yerin ulaşıma uygun hale getirilmesi mümkündür. Bilirkişi raporlarındaki 3 numaralı alternatif yolun davacıya ait 999 parsel numaralı taşınmaz üzerinde bulunan evin arka tarafına isabet etmesi nedeniyle ekonomik olmadığı şeklindeki bilirkişi görüşü herhangi bir objektif değerlendirmeye dayanmamaktadır. Kaldı ki, davacı da 1000 sayılı parselin maliki gibi 999 sayılı parselin tamamı üzerine binasını inşa etmiştir. Bu durumda 1 numaralı seçenekten geçit kurulması halinde 1001 sayılı parselin zarar göreceği, bu durumun fedakarlığın denkleştirilmesi ilkesine aykırı olacağı anlaşılmakla mahkemece 998 sayılı parsel üzerindeki 2 veya 3 sayılı seçeneklerden en uygun olanından geçit kurulması gerekirken yerinde olmayan bilirkişi raporuna itibar edilerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulmasını gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan bentler uyarınca davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde iadesine, 23.10.2015 tarihinde oybirliği ile karar verildi.