5. Ceza Dairesi 2018/5695 E. , 2020/14379 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Zincirleme basit zimmet
HÜKÜM : Mahkumiyet
Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelendi;
Dairemizin 2016/8607 Esasında kayıtlı ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/112 Esas ve 2012/352 Karar sayılı davası ile temyize konu bu dava arasında suç ve sanık yönünden fiili, hukuki bağlantı olduğundan birlikte ele alınmasına karar verildikten sonra gereği düşünüldü:
Anayasanın 141/3, 5271 sayılı CMK"nın 34/1, 230/1 ve 289/1-g maddeleri uyarınca mahkeme kararlarının sanıkları, katılanı, Cumhuriyet savcısını ve herkesi tatmin edecek, Yargıtay denetimine olanak verecek biçimde olması, Yargıtayın gerekçelerde tutarlılık denetimi yapması ve bu açılardan mantıksal ve hukuksal bütünlüğün sağlanması için kararın dayandığı tüm verilerin, bu veriler sonucunda mahkemenin ulaştığı kanaatin, iddia, savunma ve tanık anlatımlarına ilişkin değerlendirmelerin açık olarak gerekçeye yansıtılması kurallarına da uyulmak suretiyle sanığın hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği halde, sanığın hangi eylemden ne şekilde sorumlu tutulduğu karar yerinde tartışılıp değerlendirilmeden gerekçeden yoksun olarak yazılı şekilde uygulama yapılması, ayrıca mahkemece ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/112 Esas sayılı davası kapsamında zimmet suçundan verilen cezadan mahsup yapılarak hüküm kurulmuş ise de; mahsup için kararın kesinleşmesi gerektiği, oysa bahsedilen davada verilen kararın da aynı gerekçelerle bozulduğu anlaşıldığından, ... 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 2012/112 Esas sayılı davası kapsamında zincirleme şekilde zimmet ve resmi belgede sahtecilik suçlarından açılan kamu davasının mümkünse bu dava ile birleştirilmesi, aksi takdirde dosyanın onaylı ve okunaklı bir suretinin bu dosya arasına alınması, eylemler arasında suç ve iddianame tarihlerine göre hukuki kesinti oluşup oluşmadığının ve zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanmayacağının saptanması sonrasında zincirleme suç hükümlerinin uygulanması gerektiğinin belirlenmesi halinde sanığa verilecek cezada 5237 sayılı TCK"nın 43. maddesi uyarınca artırım yapıldıktan sonra kesinleşen dava dosyasında verilen cezanın bu cezadan mahsubu ile oluşur ise aradaki fark kadar cezaya hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kabule göre de;
1-Suç tarihinde ...Sulama Birliği Başkanı olan sanığın, 2010 yılında 342.828,79 TL tutarındaki akaryakıt bedelini, görev süresi zarfında birlik sınırları içerisinde yapılan yol bakım ve onarım bedellerini fazla göstererek zimmetine geçirdiği ve aynı dönemde aynı nitelikteki stabilize malzemeleri farklı fiyatlara alarak 9.522,60 TL kurum zararına sebebiyet verdiği iddia ve kabul olunan somut olayda; kovuşturmada alınan bilirkişi raporunda Mahalli İdareler Harcama Yönetmeliğinin 52. maddesinde akaryakıt alımlarında, aracın plakası, alınan ürünün cinsi-birim fiyatı ve alım fişinin ödeme emrine eklenmesi gerektiğinin belirtilmesi, mevcut dosya içeriğinden birlik envanterinde bulunan bir kısım araçların haczedildiğinin anlaşılması, mahkemece suç tarihlerinde yol yapım giderlerinin tespiti hususunda herhangi bir araştırma yapılmamış olması karşısında, maddi gerçeğin hiçbir kuşkuya yer vermeyecek şekilde ortaya çıkartılması açısından, sanığın görev yaptığı tarihler arasında birliğe ait yollara ilişkin harcamaların gerçekte yapılıp yapılmadığının mahallinde yapılacak keşifle belirlenerek, suç tarihlerinde birliğin kullanımında bulunan araç sayısı da araştırılarak, suça konu faturaların tanzim edildiği 30/08/2010 tarihinden önce alındığı iddia olunan akaryakıta ait bahsi geçen Yönetmelikte belirtilen alım fişi ve diğer belgelerin getirtilip gerçekte ne kadar akaryakıt alımı yapıldığı tespit edilerek dosyanın kül halinde Sayıştay emekli uzman denetçilerinden oluşacak üç kişilik yeni bir bilirkişi heyetine tevdi edilmek suretiyle söz konusu ödeme ve harcamaların birlik faaliyetine konu olup olmadığı ile gerçek bir mal ve hizmet alımına dayanıp dayanmadığı hususlarında ödeme ve harcama kalemlerini ayrı ayrı irdeler nitelikte rapor alınmasından sonra hasıl olacak sonuca göre hukuki durumunun takdir ve tayini gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması,
2-Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı Kararının 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK"nın 53/1. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması,
3-Suçu 5237 sayılı Yasanın 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilen sanık hakkında aynı Yasanın 53/5. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna hükmedilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,
Kanuna aykırı, sanık müdafin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK"nın 321 ve 326/son maddeleri uyarınca hükmün BOZULMASINA 24/12/2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.