Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/13528
Karar No: 2014/19633
Karar Tarihi: 15.12.2014

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/13528 Esas 2014/19633 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/13528 E.  ,  2014/19633 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasındaki davadan dolayı ... 3. Asliye Hukuk Hakimliğinden verilen 27.12.2012 gün ve 2009/1132 E-2012/568 K sayılı hükmün bozulmasına dair 25.11.2013 gün ve 2013/13356 E-2013/16584 K sayılı kararın düzeltilmesi davacı vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:

    -KARAR-

    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması ve muvazaa hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptal ve tescil, olmadığı takdirde tazminat isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen karar Dairece “ ... somut olayda, iddianın ileri sürülüş biçimine göre davacının ikinci eşi ..."e vekâletname vermesindeki amaç satışı gerçekleştirmek değil, taşınmazın adli ve idari soruşturmadan korunmasına yöneliktir. Bu amaçla dava konusu taşınmazda bulunan kendi payı ve eşi ..."in payı geçici bir süreliğine davalı ..."ye devredilmiştir. Davacının davasında dayandığı hukuki sebep vekalet yetkisinin kötüye kullanılması değil, inançlı işlemdir. Bu durumda 5.2.1947 tarih 20/6 sayılı İçtihadı Birleştirme kararı gereğince iddianın yazılı delil ya da başka kesin bir delil ile kanıtlanması gerekir. Davacı anılan şekilde yazılı bir delil sunmamıştır. Hal böyle olunca, davanın tümden reddi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmiş olması doğru değildir ...” gerekçesiyle bozulmuştur.
    Davacı dava ...çesinde, maliki olduğu 468 ada 1 parsel, 45 numaralı bağımsız bölümün 1/2 payını hakkındaki soruşturma nedeniyle mallarına el konulabileceği düşüncesiyle ve davalı eşi ...’in ısrarları sonucu eşine satış suretiyle temlik ettiğini, kalan 1/2 payın da vekili olan davalı eşi tarafından akrabası olan diğer davalı ..."e yine satış suretiyle aktarıldığını, kendisine bir bedel ödenmediğini ileri sürüp tapu iptal ve tescil isteğinde bulunmuştur.
    Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile davalı ... adına olan kaydın 1/2 oranında iptali ile davacı adına tesciline karar verilmiştir.
    Taşınmazın tamamı davacıya aitken davacının 1/2 payını 23.11.2007 tarihinde davalı ...’e satış yolu ile devrettiği, davalı ...’in kendi payı ile birlikte davacıya ait payı vekâleten 06.08.2008 tarihinde diğer davalı ...’e toplam 22.000,00-TL bedelle satış suretiyle temlik ettiği kayden sabittir.
    Borçlar Kanununun temsil ve vekâlet aktini düzenleyen hükümlerine göre, vekâlet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir (TBK"nin 504/1 maddesi)
    Sözleşmede vekâletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilinin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekâlet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nun 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Somut olayda, davacı ve davalı ..."in 26.05.2007 tarihinde evlendikleri, satış işleminden sonra aralarında çıkan anlaşmazlıklar üzerine boşanma davası açıldığı, davacının maliki olduğu 45 numaralı bağımsız bölümdeki 1/2 payını 23.11.2007 tarihinde ikinci eşi davalı ..."e satış suretiyle devrettiği, ceza soruşturması nedeniyle davacının 14.03.2008 tarihinde tutuklanarak cezaevine girmesi üzerine, 25.07.2008 tarihinde eşi davalı ..."e satış yetkisi de içeren vekaletname verdiği, vekilin 06.08.2008 tarihinde kendi 1/2 payı ile vekâleten davacıya ait 1/2 payı 22.000,00-TL bedelle üvey dayısı davalı ..."e sattığı, taşınmazın satış tarihindeki gerçek değerinin 220.000,00-TL olduğu, davalı ... bedelini ödeyerek taşınmazı satın aldığını savunmuş ise de resmi senetteki bedeli dahi ödediğini kanıtlayamadığı, davalı ..."in 19.11.2009 tarihli cevap ...çesinde, "idari soruşturmadan kurtulmak için değil, davacının cezaevine girmesi nedeniyle masrafları karşılamak amacıyla paraya ihtiyacı olduğundan taşınmaz satış yetkisi verildiğini" savunduğu, bu savunma iddia ve deliller birlikte değerlendirildiğinde, vekâleten temlik edilen 1/2 pay yönünden davada inançlı işlem hukuksal nedenine değil vekâlet görevinin kötüye kullanıldığı iddiasına dayanıldığı vekilin, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlüğünü yerine getirmediği, vekil edeni zararlandırmak suretiyle vekâlet görevinin kötüye kullanıldığı sonucuna varılarak 1/2 pay yönünden davanın kabulüne karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik bulunmamaktadır.
    Açıklanan nedenlerle davacı vekilinin karar düzeltme isteğinin kabulüne, Dairenin 25.11.2013 gün ve 2013/13356 E-2013/16584 K sayılı bozma kararının ortadan kaldırılmasına, dosya içeriğine, toplanan delillere hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, mahkemenin 27.12.2012 gün ve 2009/1132 E-2012/568 K sayılı kararının ONANMASINA, 15.12.2014 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

    (Muhalif) (Muhalif)


    -KARŞI OY YAZISI-

    Davacının, kayden malik olduğu 1 parsel, B23 Blok 14. Kat, 45 numaralı bağımsız bölümdeki ½ payını davalı ..."ye kendi isteği ile muvazaalı şekilde temlik ettiği, daha sonra bir soruşturma nedeni ile tutuklanarak cezaevine girdiği, hakkındaki soruşturma nedeni ile mallarına el konulabileceği düşüncesi ile taşınmazını yakınlarından birine temlik etmeyi düşündüğü, bu amaçla önce ilk eşine daha sonra 2.eşi ..."e vekâletname verdiği, vekilinde taşınmazı diğer davalı ..."ye temlik ettiği, davacının amacının satış değil mallarına devlet tarafından el konulmasını engellemek olduğu, bu nedenle iddianın ileri sürülüş biçimi ve dava ...çesinin içeriği birlikte değerlendirildiğinde, davacının, ..."ye yapılan temlikle ilgili inançlı işlem hukuksal sebebine dayalı tapu iptali ve tescil isteğinde bulunduğu anlaşılmaktadır.
    Yerel Mahkemece davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine, davalı taşınmazın ½ payının iptaline, davacı adına tapuya tesciline karar verilmiş, bu kararın Davalılar tarafından temyizi üzerine Dairenin 25.11.2013 tarihli ve 2013/13356-16584 sayılı kararı ile davanın tümden reddi gerekirken yazılı olduğu şekilde karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesiyle karar bozulmuştur.
    Davacı ... tarafından davalı ..."e yapılan temlikin bedelsiz, hakkında soruşturma nedeni ile mal kaçırma amacına yönelik bulunması nedeni ile inançlı işleme dayandığı açıktır. Yerel Mahkeme ve çoğunluk ile aramızdaki görüş farklılığı davacı ..."e vekâleten davalı ... tarafından diğer davalı ..."e yapılan temlikin inançlı işlem olarak mı, vekâlet görevinin kötüye kullanılması olarak mı nitelendirilmesi gerektiği konusunda toplanmaktadır. Davacının hakkındaki soruşturma nedeni ile mal kaçırmayı amaçlamasına, bu doğrultuda taşınmazın ½ payını daha önce 23.11.2007 tarihinde davalı ..."e bedelsiz temlik etmesine, ..."e vekâletnamenin 25.07.2008 tarihinde verilmesine, bu vekâletnameye dayanılarak davacıya vekâleten davalı ..."ye temlikin 06.08.2008 tarihinde yapılmasına vekâletname ve temlik tarihlerine göre; davalı ... tarafından davalı ..."ye yapılan temlikin de inançlı işleme dayanılarak yapıldığı sonucuna varılmaktadır.
    Gerek yukarıda açıklanan gerekçelerle, gerekse Dairenin 25.11.2013 tarihli ve 2013/13356-16584 sayılı kararında, belirtilen gerekçelerle davacı vekilinin karar düzeltme talebinin reddi gerektiği görüşünde olduğumuzdan, karar düzeltme talebinin kabulü ve yerel mahkeme kararının onanması şeklindeki çoğunluk görüşüne katılamıyoruz.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi