14. Hukuk Dairesi 2015/2546 E. , 2015/9412 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ayancık Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/03/2012
NUMARASI : 2009/9-2012/106
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 13.01.2009 gününde verilen dilekçe ile terekenin tespiti, korunması ve terekeye temsilci atanması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 30.03.2012 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, terekenin tespiti, korunması ve terekeye temsilci atanması isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Ön sorun olarak; sulh hukuk mahkemesi kararlarının 8 gün içinde temyiz edilebilmesine rağmen yerel mahkemece kısa ve gerekçeli kararda temyiz süresinin "15 gün" olarak belirtilmiş olması nedeniyle davacı vekilinin kararın tebliğinden 15 gün sonra verdiği temyiz dilekçesinin kabul edilme imkânının olup olmadığı değerlendirilmiştir.
Sürelerin önemli bir kısmı, taraflar için konulmuş sürelerdir. Taraflar, bu süreler içinde belli işlemleri yapabilirler veya yapmaları gerekir. Bu süre içinde yapılamayan işlemler, tekrar yapılamaz ve süreyi kaçıran taraf aleyhine sonuç doğurur. Taraflar için konulmuş süreler, kanunda belirtilen süreler ve hâkim tarafından belirtilen süreler olmak üzere ikiye ayrılır. Kanunda belirtilen süreler, kanun tarafından öngörülmüş sürelerdir. Cevap süresi, temyiz süresi gibi. Bu süreler kesindir ve bir işlemin kanuni süresi içinde yapılıp yapılmadığı, mahkemece re’sen gözetilir. Hâkimin tespit ettiği süreler ise, kural olarak kesin değildir. (K.., B.., Prof. Dr.; A.. R.., Prof. Dr.; Y.., E.., Prof. Dr.; Medeni Usul Hukuku Ders Kitabı, HMK"ya Göre Yeniden Yazılmış 22. Baskı, Ankara 2011, s. 749).
Yukarıda da belirtildiği üzere hakim tarafından da sürenin belirlenebildiği durumlar var olmakla birlikte kanunda belirlenen süreler üzerinde Hakimin tasarruf yetkisi bulunmamaktadır. Eş söyleyişle kanun öngördüğü bir süre hakim tarafından uzatılıp kısaltılamaz. Temyize ilişkin süreler de yasa tarafından düzenlenen kesin sürelerdir ve resen gözetilmesi gerekir.
6100 sayılı HMK"nın geçici 3. maddesinin (1). fıkra hükmü; “Bölge adliye mahkemelerinin, 26.09.2004 tarihli ve 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkında Kanunun geçici 2. maddesi uyarınca Resmî Gazete’de ilan edilecek göreve başlama tarihine kadar, 1086 sayılı Kanunun temyize ilişkin yürürlükteki hükümlerinin uygulanmasına devam olunur” şeklindedir.
1086 sayılı HUMK’nın 437. maddesini yeniden düzenleyen 5236 sayılı Kanunun 16. maddesinin öncesindeki hali "Sulh mahkemesi kararlarına karşı temyiz süresi sekiz gündür. Bu süre ilamın usulen taraflardan herbirine tebliği ile işlemeye başlar…" şeklindedir.
Yukarıda açıklanan yasal mevzuat çerçevesinde sulh hukuk mahkemelerinde verilen hükümler için temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğ edildiği 03.04.2014 tarihi itibariyle 8 gün olup, mahkemece bu sürenin "15 gün" olarak değiştirilmesi mümkün değildir.
Mahkeme kararı hükmü temyiz edene usulüne uygun olarak tebliğ edilmiş olup, 8 günlük yasal süre geçirildikten sonra temyiz isteminde bulunulmuştur.
Bu itibarla, davacı vekilinin temyiz isteminin reddi gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda yer alan açıklamalara göre 6217 sayılı Kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen "Geçici madde 3" atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 26.09.2004 tarih ve 5236 sayılı Kanunla yapılan değişiklik öncesi yürürlükteki şekliyle 437/1. maddesi gereğince davacı vekilinin temyiz dilekçesinin süre yönünden REDDİNE, istek halinde peşin yatırılan temyiz harcının yatırana iadesine, 22.10.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.