12. Ceza Dairesi 2014/19490 E. , 2016/4918 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Asliye Ceza Mahkemesi
Suç : 2863 sayılı Kanuna aykırılık
Hüküm : Tüm sanıklar hakkında; 5271 sayılı CMK"nın 223/2-c maddesi uyarınca Beraat
2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanıkların beraatlerine ilişkin hüküm, katılan vekili ile şikayetçi vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
A- Şikayetçi vekilinin temyiz isteminin incelenmesinde;
Adına katılma talebinde bulunulduğu halde, bu konuda herhangi bir karar verilmeyen.... Müdürlüğü"nün, 2863 sayılı Kanuna aykırılık suçundan açılan davalara katılma ve tesis edilen hükümleri temyiz etme hak ve yetkisi bulunmadığı anlaşılmakla, şikayetçi vekilinin temyiz isteminin, 1412 sayılı CMUK"un 317. maddesi uyarınca isteme aykırı olarak REDDİNE,
B- Katılan vekilinin temyiz isteminin incelenmesine gelince;
1- Sanıklar ... ve ..."ın beraatlerine ilişkin hükmün incelenmesinde;
Sanıkların, 08/01/2009 tarihli “yüklenici sözleşmesi” ile, enerji nakil hatları ve trafo tesisi işini üstlenen .... Elektrik Taahhüt Ltd. Şti. adına sanık ... tarafından kendilerine verilen işi, götürü usulü ile alarak yerine getirmeleri ve işin yapımından önce Koruma Bölge Kurulu"ndan izin alma ya da izin alınıp alınmadığını denetleme yükümlülüğü taşımamaları karşısında, atılı suçtan beraatlerine karar verilmesinde isabetsizlik görülmemiştir.
Yapılan yargılama sonunda, yüklenen suç açısından sanıkların kastlarının bulunmadığı, sanıklar tarafından suç kastı ile hareket edilmediği, gerekçeleri gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan vekilinin, atılı suçun unsurları oluştuğundan, sanıkların cezalandırılmalarına karar verilmesi gerektiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle, sanıklar ... ve ..."ın beraatlerine ilişkin hükmün, isteme uygun olarak ONANMASINA,
2- Sanıklar ..., ... ve ..."ın beraatlerine ilişkin hükmün incelenmesinde ise;
Katılan vekilinin diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
a- 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliğin amacının, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ya da sit alanı olarak tescil kararlarının, ilgililerince öğrenilmesini sağlamak olduğu, başka bir deyişle, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları yönünden tebliğ; sit alanları yönünden Resmi Gazete"de yayım ve internet üzerinden duyuru kurallarının, kişilerin, sahip oldukları veya kullandıkları taşınmazların durumunu bilmelerini ve ona göre hareket etmelerini sağlama amacı taşıdığı, belirtilen kuralların, 2863 sayılı Kanunun 65. maddesinde düzenlenen suçun oluşumu için şekil şartı niteliği bulunmayıp, aksi yöndeki kabulün, 6498 sayılı Kanunun amacına da ters düşeceği;
Diğer yandan, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanunun 7. maddesinde öngörülen “maliklere tebliğ” usulünün, bölge bazındaki tescil işlemlerinde değil, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının tescili söz konusu olduğunda uygulanacağı, başka bir deyişle, bir bölgenin sit alanı olarak belirlenip tescil edilmesi halinde, o bölgede yaşayan tüm vatandaşlara tebligat yapılmak suretiyle tescil kararının duyurulması şeklinde bir yöntem izlenmeyeceği, karar Resmi Gazete"de yayımlanıp Bakanlığın internet sayfasında bir ay süre ile duyurularak, bölge halkının sit tescilinden haberdar olmasının sağlanacağı;
Sözü edilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, şerhin varlığına veya tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; .... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulu"nun 13/07/2002 tarih ve 1620 sayılı kararı ile tescilli 2. derece doğal ve 3. derece arkeolojik sit alanı içerisinde yer alan suça konu taşınmazların, 29/12/2008 tarihi itibariyle.... Yatırım İnşaat İthalat ve Ticaret A. Ş. adına kayıtlı olduğu, adı geçen şirketin, taşınmazların bulunduğu Kissebükü mevkinde gerçekleştirilmesi planlanan yatırım nedeniyle elektriğe ihtiyaç duyulduğu için, mevcut elektrik direklerini ve hatlarını yenilemek istediği, bu amaçla,.... Yatırım İnşaat İthalat ve Ticaret A. Ş. yönetim kurulu üyesi olan sanık ... ile, .... Elektrik Taahhüt Ltd. Şti. yetkilisi olan sanık ... arasında, 08/01/2009 tarihli “enerji nakil hatları ve trafo tesisi işleri sözleşmesi” nin imzalandığı, anılan sözleşmenin 2. maddesinde, “yüklenici, işverenin de onayını alarak işle ilgili tüm projeleri yapmak, bunları gerekli resmi mercilere onaylatmak, yapım öncesi ve sonrası gerekli izinleri almak, tesise gerekli olan enerjiyi sağlamakla yükümlüdür”, “bu işle ilgili her türlü onaylar yüklenici tarafından alınacaktır”, “bu maddede sayılan bilcümle işlerin zamanında yapılmaması ya da eksik yapılması ya da sözleşmenin koşullarına uygun yapılmaması durumunda işveren iş bu sözleşmeyi noterden yapacağı bildirimle tek taraflı olarak fesih etme hak ve yetkisine sahip olup, her türlü zararının tazminini talep edebilir” hükümlerinin bulunduğu, dolayısıyla, doğal ve arkeolojik sit alanları içerisinde yapılacak enerji nakil hatları ve trafo tesisi işine başlamadan önce, suç tarihi itibariyle faaliyette olan .... Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Bölge Kurulu"ndan izin alma yükümlülüğü yüklenici .... Elektrik Taahhüt Ltd. Şti."ye ait olmakla birlikte, izin alınıp alınmadığını denetleme ve gerekli izinlerin alınmamış olması halinde sözleşmeyi feshetme yetki ve sorumluluğunun iş sahibi.... Yatırım İnşaat İthalat ve Ticaret A. Ş."de bulunduğu, diğer yandan, suça konu taşınmazlara ait tapu kayıtlarının beyanlar hanelerinde sit şerhleri mevcut olduğundan, sözleşme taraflarının, sözleşmeye konu taşınmazların durumunu bilmediklerinin kabul edilemeyeceği, bu nedenle, adı geçen şirketleri temsilen “enerji nakil hatları ve trafo tesisi işleri sözleşmesi” ni imzalayan sanıklar ... ve ... açısından suçun maddi ve manevi unsurlarının oluştuğu;
Sanık ..."ın ise soruşturma aşamasında verdiği ifadelerde, .... Elektrik Taahhüt Ltd. Şti."de % 5 hissesi bulunduğunu, ancak şirket yetkilisi olmadığını, bölgenin sit özelliğini bilmediğini ve işin devamı sırasında fiilen başında durmadığını beyan etmesine karşılık, kovuşturma aşamasında yaptığı savunmada, .... isimli şirkette şantiye şefi olarak çalıştığını, suça konu elektrik direklerini taşeron firma olarak sanıklar ... ve ..."a diktirdiğini, mevcut hattı yenilemekle yetinip başka bir iş yapmadıkları ve izin alma yükümlülüğü çalıştığı şirkete ait olmadığı için, bölgenin sit alanı olduğunu bildiği halde izin konusu ile ilgilenmediğini söylediği, sanıklar.... ve ...."un da aşamalardaki benzer ifadelerinde, .... Elektrik adına sanık ... ile götürü usulüne göre anlaşarak, elektrik direkleri ile hatlarını yenilediklerini, adı geçen şirketin gösterdiği yerlerde çalışma yaptıklarını, bölgenin niteliği ile ilgili kendilerine herhangi bir bilgi verilmediğini beyan ettikleri, belirtilen beyanlar ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde, sanık ..."ın, .... Elektrik Taahhüt Ltd. Şti. tarafından yüklenilen işi, adı geçen şirket adına taşeron firmaya yaptırma yetkisini haiz bulunması, ayrıca, bölgenin niteliğini ve dolayısıyla gerekli izinler alınmaksızın bölgede inşai ve fiziki müdahale oluşturan bir faaliyet yapılamayacağını bildiği halde, bu konuda umursamaz bir tutum sergileyerek işi şirket adına yaptırması karşısında, suçun maddi ve manevi unsurlarının adı geçen sanık yönünden de oluştuğu sonucuna varılacağı anlaşılmakla;
Olay yerinde keşif yapılarak,.... Yatırım İnşaat İthalat ve Ticaret A. Ş. ile .... Elektrik Taahhüt Ltd. Şti. arasında akdedilen “enerji nakil hatları ve trafo tesisi işleri sözleşmesi” kapsamında konulan elektrik direklerinin hangi taşınmazlar ve hangi özellikteki sit alanları üzerinde bulunduğunun, suça konu faaliyet nedeniyle sit alanlarının zarar görüp görmediğinin tereddütsüz şekilde tespit edilmesi, ayrıca, taşınmazların bulunduğu yerin bağlı olduğu idarenin bünyesinde suç tarihi itibariyle koruma uygulama ve denetim bürosunun faaliyette olup olmadığının araştırılması, sonucuna göre; zararın varlığı halinde, 2863 sayılı Kanunun 6498 sayılı Kanun ile değişik 65/1-1. cümlesi; zarar yokluğu ve idarenin bünyesinde koruma uygulama ve denetim bürosu bulunmaması halinde, aynı Kanunun 65/1-2. cümlesi; yine zarar yokluğu ve idarenin bünyesinde koruma uygulama ve denetim bürosu bulunması halinde ise, 65/4. maddesi uyarınca sanıkların mahkumiyetlerine karar verilmesi gerektiği gözetilmeksizin, izinsiz müdahalenin “idari işlem eksikliği” olarak değerlendirilmesi ve 6498 sayılı Kanun değişikliğinin hatalı yorumlanması suretiyle beraate dair hüküm tesisi kanuna aykırı,
b- Gerekçeli karar başlığında suç tarihinin “12/06/2009” şeklinde gösterilmesi,
İsabetsiz olup, katılan vekilinin temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanunun 8. maddesi uyarınca halen uygulanmakta olan 1412 sayılı CMUK"un 321. maddesi gereğince, sanıklar ..., ... ve ..."ın beraatlerine ilişkin hükmün, isteme aykırı olarak BOZULMASINA, 24/03/2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.