15. Ceza Dairesi 2018/2222 E. , 2018/2201 K.
"İçtihat Metni" Dolandırıcılık suçundan şüpheliler Finansbank ... şubesi çalışanı, Anadolubank... şubesi çalışanı ve ... haklarında yapılan soruşturma evresi sonucunda İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 08.08.2016 tarihli ve 2015/22175 soruşturma sayılı ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karara karşı yapılan itirazın reddine ilişkin İstanbul 13. Sulh Ceza Hâkimliğinin 13.01.2017 tarihli ve 2017/213 değişik iş sayılı karar aleyhine Yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 13.06.2017 gün ve 94660652-105-34-5453-2017 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 03.07.2017 gün ve 2017/39179 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Dosya kapsamına göre,
1-Şüphelilerden ...’nin üzerine atılı bulunan eylemi annesi olan murisi ...’ye yönelik gerçekleştirmesi ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 167/1-b maddesi uyarınca şahsi cezasızlık hali bulunduğundan bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de,
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığının 29.09.2016 tarihli ve 2015/22175 soruşturma, 2016/33869 esas, 2016/3618 sayılı iddianamesi ile şüpheli ... hakkında özel belgede sahtecilik, diğer şüpheliler ... ve ... haklarında ise özel belgede sahtecilik ve nitelikli dolandırıcılık suçlarından kamu davası açıldığı ve söz konusu iddianamenin İstanbul 20. Ağır Ceza Mahkemesince kabul edilmesi neticesinde anılan mahkemenin 2016/296 esas sayılı dosyası üzerinden yargılamalarının halen devam ettiği, dolandırıcılık suçunun oluşabilmesi için failin hileli davranışlarla bir kimseyi adatıp onun veya başkasının zararına olarak kendisine veya başkasına bir yarar sağlaması gerektiğinden, eylemin aynı zamanda şüpheli ...’nin kardeşi ve muris ...’nin diğer mirasçısı olan müşteki ... zararına da işlendiğinin kabulü gerekeceğinden, toplanan delillerin şüpheli ... hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan kamu davası açılmasını gerektirir nitelikte bulunduğu ve bu delillerin mahkemesince değerlendirilmesi gerektiği gözetilmeksizin, itirazın kabulü yerine, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde,
2-Şüpheliler Finansbank ... şubesi çalışanı ve Anadolubank... şubesi çalışanının üzerlerine atılı bulunan eylemler yönünden kamu davası açılması için yeterli şüphe oluşturacak delil elde edilmediğinden bahisle kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verilmiş ise de,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 160. maddesinde yer alan “Cumhuriyet savcısı, ihbar veya başka bir suretle bir suçun işlendiği izlenimini veren bir hâli öğrenir öğrenmez kamu davasını açmaya yer olup olmadığına karar vermek üzere hemen işin gerçeğini araştırmaya başlar. Cumhuriyet savcısı, maddî gerçeğin araştırılması ve adil bir yargılamanın yapılabilmesi için, emrindeki adlî kolluk görevlileri marifetiyle, şüphelinin lehine ve aleyhine olan delilleri toplayarak muhafaza altına almakla ve şüphelinin haklarını korumakla yükümlüdür.” şeklindeki düzenleme karşısında, Cumhuriyet savcısının soruşturma yapmak zorunda olduğu,
Dosya kapsamına göre, dolandırıcılık eylemlerine konu ödemelerin hangi banka personeli tarafından yapıldığı, şüphelilerin kimler olduğu, ödeme yapılan meblağların tutarları da göz önüne alınarak ödeme talimatında yer alan imza benzerliğinin veya telefonla-faxla teyid alınmasının işlem güvenliği açısından yeterli olup olmadığı, rutin bankacılık uygulamasında ödeme yapılan meblağın miktarına bağlı olarak başkaca bir güvenlik tedbirinin öngörülüp öngörülmediği, bu kapsamda yapılan ödeme işlemlerine ilişkin tespit edilecek ilgili banka personel/personellerinin sorumlu olup olmadığı değerlendirilmeksizin, ilgili ödemelere ilişkin evraklar getirtilerek gerektiğinde söz konusu belgeler üzerinde bankacılık ve finans işlemlerinde uzman bir bilirkişi heyetinden rapor alınmadan eksik soruşturmaya dayalı kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği, ortada 5271 sayılı Kanun’a uygun bir soruşturmanın bulunmadığı bir durumda, anılan Kanun’un 160. maddesi ve diğer maddeleri uyarınca soruşturma yapılmasını sağlamak maksadıyla itirazın kabul edilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet görülmediğinden 5271 Sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Dairemizin 27.11.2017 tarih ve 2017/30223-24673 sayılı görevsizlik kararı ile dosyanın Yargıtay 7. Ceza Dairesine gönderilmesinden sonra adı geçen daire tarafından, 15.02.2018 tarih ve 2017/14987-2018/1610 sayılı kararı ile karşı görevsizlik kararı verilip görev uyuşmazlığının çözümlenmesi için dosyanın Yüksek Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine karar verilmesine rağmen hatalı olarak dairemize gönderildiği anlaşılmakla; görev uyuşmazlığının çözümlenmesi için dosyanın Yüksek Yargıtay Ceza Daireleri Başkanlar Kuruluna gönderilmesine, 02.04.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.