Abaküs Yazılım
14. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/14235
Karar No: 2015/9393
Karar Tarihi: 22.10.2015

Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2014/14235 Esas 2015/9393 Karar Sayılı İlamı

14. Hukuk Dairesi         2014/14235 E.  ,  2015/9393 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ : Kırşehir 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
    TARİHİ : 16/07/2014
    NUMARASI : 2013/336-2014/778

    Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 20.06.2013 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydının iptali ile taşınmazın mera olarak sınırlandırılması istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 16.07.2014 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
    _ K A R A R _
    Davacı Hazine, dava konusu taşınmazın geldisi olan 324 ada 63 parsel sayılı taşınmazın kadastro çalışmaları sırasında ihbar olunan belediye adına tespit edildiğini ancak bu taşınmazın 1953 yılında tahsis edilen mera tahsis kararı ve krokisinin sınırlarında kaldığını, anılan taşınmazın ifraz edilerek değişik parsellere gittiğini ve imar uygulamasıyla da dava konusu 4502 ada 3 parsel sayılı taşınmazın 7117 m2 arsa vasfıyla Kırşehir Belediyesi adına kayıtlıyken davalı adına ferdileşme suretiyle tescil edildiğini ileri sürerek tapu iptali ve tescil istemiştir.
    Davalı vekili, davalının taşınmazı tapudan satın aldığını, taşınmazın çevresinde yapılaşma mevcut olduğunu, 4342 sayılı Mera Kanununun 3. maddesi şartlarının oluştuğunu, davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, taşınmazın mera vasfında olması ve 01.01.2003 tarihinden önce kesinleşen imar planı içerisinde kalmakta ise de yoğun yerleşim alanı içerisinde bulunmadığı ve üzerinde yapılaşma olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne, tapu kaydının iptaliyle taşınmazın mera olarak sınırlandırılarak özel sicile kaydına karar verilmiştir.
    Hükmü, davalı vekili temyiz etmiştir.
    27.05.2004 tarihli ve 5178 sayılı Kanunun 5. maddesi ile 4342 sayılı Mera Kanununun bazı maddelerinde değişiklik yapılmış ve eklenen geçici 3. madde ile;
    "Belediye ve mücavir alan sınırları içerisinde kalan ve 1.1.2003 tarihinden önce kesinleşen imar plânları içerisinde yerleşim yeri olarak işgal edilerek mera, yaylak ve kışlak olarak kullanımı teknik açıdan mümkün olmayan yerlerin ot bedeli alınmaksızın tahsis amacı değiştirilerek Hazine adına tescilleri yapılır. Ancak, bu nitelikteki taşınmazlardan ilgili belediye veya kamu kurum ve kuruluşları adına tescil edilmiş olanların tescilleri bedel talep edilmeksizin aynen devam eder. Bunlar hakkında Hazinece dava açılmaz, açılmış davalardan vazgeçilir. Hazinece bu nitelikteki taşınmazlar hakkında ilgili belediye veya kamu kurum ve kuruluşları aleyhine açılan davalar sonucunda Hazine adına tesciline veya mera, yaylak ve kışlak olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilen, kesinleşen ve henüz tapuda işlemleri yapılmamış olan taşınmazlar hakkında da aynı hüküm uygulanır.
    Birinci fıkrada nitelikleri belirtilen taşınmazlardan Hazine adına tescil edilmesi gerekirken gerçek ya da özel hukuk tüzel kişileri adına tescil edilmiş taşınmazlara ilişkin Hazinece açılan davalardan, taşınmazların emlak ve rayiç bedellerinin toplamının yarısı üzerinden hesaplanacak bedelin ilgililerce Hazineye ödenmesi kaydıyla vazgeçilir. Bu hüküm, henüz dava açılmamış taşınmazlar hakkında da uygulanır. Evvelce açılan davalarda Hazine adına tesciline veya mera, yaylak ve kışlak olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilen ve kesinleşen kararlara konu olan bu nitelikteki taşınmazların tapuları da talep etmeleri halinde aynı esaslara göre önceki kayıt maliklerine veya kanuni mirasçılarına devredilir.
    (Ek fıkra: 3/6/2007-5685/1 m.) Birinci fıkrada nitelikleri belirtilen taşınmazlardan, Hazine adına tescil edilmesi gerekirken belediyeler adına tescil edilen ve belediyelerce konut veya işyeri yapılmak üzere bedelsiz olarak veya bedeli karşılığında gerçek ve özel hukuk tüzel kişilerine tahsis edilen, daha sonra Hazine tarafından ilgili belediye aleyhine açılan davalar sonucu mera, yaylak ve kışlak olarak sınırlandırılmasına ve özel siciline yazılmasına karar verilerek mera, yaylak ve kışlak özel siciline yazılan, fakat daha sonra bu Kanun hükümlerine göre mera, yaylak ve kışlak vasfı değiştirilerek Hazine adına tescil edilen taşınmazlardan; herhangi bir kamu hizmeti için gerekli olmayan, Hazinece herhangi bir tasarrufa konu edilmeyen ve halen tapuda Hazine adına kayıtlı olan  taşınmazlar, tahsis tarihindeki arsa değerine devir tarihine kadar geçen süre için yasal faiz eklenerek belirlenecek bedelin ilgililerce Hazineye ödenmesi kaydıyla adlarına tahsis yapılanlara devredilir" hükmü getirilmiştir.
    Yukarıya aynen alınan madde hükmünden anlaşılacağı üzere; 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesinin uygulanacağı taşınmazlar, öncesi mera iken yasanın öngördüğü koşulların gerçekleşmesi sebebiyle aslında Hazine adına tescili gereken veya Hazine adına tescili gerekirken gerçek veya tüzel kişiler adına tescil edilecek taşınmazlardır. Başka bir anlatımla 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesi hükmü, belediye adına tescil edilerek belediyenin özel mülkü haline gelen taşınmazlara uygulanamaz.
    Bir yörede 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesine göre işlem yapılabilmesi için;
    a)Mera, 4342 sayılı Kanunun geçici 3. maddesinde yapılan değişikliğin yürürlüğe girdiği 03.05.2005 tarihi itibariyle belediye ve mücavir alan sınırları içersinde bulunmalıdır. Zira bu tarih itibariyle köy sınırları içerisinde bulunan veya bu tarihten sonra belediye ve mücavir alan sınırları içerisine alınan meralarda bu madde hükümlerinin uygulanma olanağı yoktur.
    b)Mera, 01.01.2003 tarihinden önce kesinleşmiş imar planı içersinde kalmalıdır. Bu tarihten sonra imar planı içerisine alınan veya imar planı bulunmayan yerlerdeki meralarda bu madde hükmü uygulanmaz. Yasa hükmünde geçen “imar planından” maksat ise, her türlü ölçekteki plan yani nazım, uygulama veya mevzi imar planlarıdır.
    c)Meranın yerleşim yeri olarak işgal edilmesi yani bu şekilde kullanılması durumunun da 01.01.2003 tarihinden önce mevcut olması gerekir. Bu tarihten sonra işgal edilerek yerleşim yeri olarak kullanılan meralarda bu madde hükmü uygulanamaz. Bu maddenin uygulanmasında “yerleşim yeri” kavramı konut, konaklama, turizm, sanayi, askeri v.b. amaçlar için kullanılmak üzere planlanarak yapılaşmış veya eskiden beri bu amaçlarla kullanılan şehir, kasaba ve beldelerin üzerinde yapılaşma bulunan yerleşim alanlarını ifade etmektedir.
    d)Diğer bir koşul da meranın mera niteliği ile kullanılmasının teknik açıdan mümkün bulunmamasıdır.
    Yukarıda belirtilen şartların varlığı duraksamasız saptanmadan belediye ve diğer kamu kurum ve kuruluşları adına tescil edilmiş meraların mülkiyeti bu kurum ve kuruluşlara bırakılamaz. Bu gibi yerler yasa uyarınca Hazine adına tescili gereken yerler olacağından, mahkemece 4342 sayılı Mera Kanununun geçici 3. maddesi koşullarının varlığı veya yokluğu üzerinde yeterince durulmalıdır.
    Somut olayda, dava konusu taşınmazın 324 ada 63 parsel sayılı taşınmazın ifrazıyla oluşan 4479 ada 19 sayılı imar parseli olduğu anlaşılmaktadır. 13.05.2014 tarihli fen bilirkişi rapor ve krokisinde dava konusu yere ait 1953 tarihli mera sınır krokisi ile kadastro paftasında kuzeydeki Ş..Deresinin şeklen uyduğu, basit kroki niteliğindeki toprak tevzi belirtmelik tutanaklarının uygulanabilir niteliği olmadığı, dava konusu taşınmazın geldisi 324 ada 63 parsel sayılı taşınmazın şekil itibariyle mera kapsamında kaldığı belirtilmiştir. Ancak mahkemece itibar edilen bilirkişi raporu denetime elverişli olmadığı gibi tereddütleri ortadan kaldırıcı nitelikte de değildir.
    Davacının dayanağı olan 02.02.1953 tarihli A... Semti için verilen mera norm kararında mera hudutları belirtilmiştir. Her ne kadar mera paftası fenni sıhhatı haiz değil ise de zeminde bulunan bu sınırlardan mera hudutlarının belirlenmesi mümkün olabilecektir. Bu yüzden mahkemece mahallinde yeniden keşif yapılarak gerekirse yöreyi iyi bilen mahalli bilirkişilerden de faydalanılarak konusunda uzman olan üç kişiden oluşan harita mühendisi ve ayrıca ziraatçi bilirkişi ve şehir plancısı aracılığıyla uygulama yapılmalı, mera norm kararındaki sınırlar bilirkişilere sorularak arazi üzerinde tespit ettirilmeli, mera norm kararında belirtilen sınırların dava konusu yeri kapsayıp kapsamadığı duraksamasız belirlenmeli, saptanan sınırlar ve dava konusu taşınmazların konumu teknik bilirkişinin çizeceği krokide işaret ettirilerek denetime elverişli bir rapor aldırılıp sonucuna göre hüküm kurulmalıdır.
    Yapılan araştırma sonunda dava konusu taşınmazların mera norm kararı sınırlarında kaldığının tespit edilmesi halinde 2981 sayılı Kanunun 10/c maddesi ve imar planı uygulama haritaları kapsamına göre mera olan taşınmazların 01.01.2003 tarihinden önce yerleşim yeri olarak işgal edilen yerlerden olup olmadığı resmi deliller toplanarak bu tarihlere yakın tarihlerde çekilen hava fotoğraflarından da yararlanılarak saptanmalı, öte yandan meranın artık mera olarak kullanılmasının teknik açıdan mümkün bulunup bulunmadığı parsel bazında değil, imar planları ve ada bazında ziraatçi bilirkişiye incelettirilmeli, HMK"nın 290. maddesi hükmü gereğince keşfi izlemeye olanak sağlayacak ve bilirkişi raporlarını denetlemeye yardımcı olacak sayıda fotoğraf çektirilerek dosyaya konulmalı, tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir hüküm kurulmalıdır.
    Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 04.11.2015 tarihli, 2014/14-1313 E. sayılı kararı da bu doğrultudadır.
    Mahkemece belirtilen bu hususlar gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, bu sebeple kararın bozulması gerekmiştir.
    Kabule göre de; 11.01.2011 tarihli ve 6099 sayılı Kanunun 16. maddesi ile 21.06.1987 tarihli ve 3402 sayılı Kadastro Kanununa 36. maddesinden sonra gelmek üzere eklenen "Kamu tarafından açılan davalarda yargılama giderleri" başlıklı 36/A maddesinde; Kadastro işlemi ile oluşan tespit ve kayıtların iptali için Devlet veya diğer kamu kurum ve kuruluşları tarafından kayıt lehtarına karşı kadastro mahkemeleri ile genel mahkemelerde açılan davalarda davalı aleyhine vekâlet ücreti dâhil, yargılama giderine hükmolunmaz” hükmü yer almaktadır.
    Aynı Kanunun 17. maddesi hükmü ile 3402 sayılı Kanuna eklenen geçici 11. madde ile de;
    "Bu Kanunun 36/A maddesi hükmü, henüz infaz edilmemiş yargı kararlarındaki vekâlet ücreti dâhil yargılama giderleri için de uygulanır" hükmü getirilmiştir.
    Mahkemece, anılan kanun hükümleri doğrultusunda davalının yargılama giderleri ve vekalet ücreti ile sorumlu tutulmaması gerekirken, değinilen kanun kuralının gözardı edilmesi de doğru görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda yazılı nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde davalı tarafa iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 22.10.2015 gününde oybirliği ile karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi