12. Hukuk Dairesi 2020/54 E. , 2020/6878 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ... Bölge Adliye Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Bölge Adliye Mahkemesince verilen kararın müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :
Alacaklı tarafından üç adet çeke dayalı olarak başlatılan kambiyo senetlerine özgü haciz yolu ile takipte, borçlunun icra mahkemesine başvurusunda, alacaklı ile yapılan 26.09.2018 tarihli anlaşmaya göre takibe konu çeklere karşılık bono verildiğini, çeklerin iade edilmediğini ve takibe konu edildiğini ileri sürerek takibin iptalini talep ettiği, Mahkemece çek alacağına karşılık senet alındığının imzası alacaklı tarafından kabul edilen 26.09.2018 tarihli belge içeriği ile sabit olduğu gerekçesiyle itirazın kabulü ile alacaklı aleyhine %20 oranında tazminata hükmedildiği, alacaklı tarafından istinaf yoluna başvurulması üzerine Bölge Adliye Mahkemesince istinaf başvurusunun kabulüne, ilk derece mahkemesi kararının kaldırılmasına ve itirazın reddi ile takibin durdurulmasına ilişkin tedbir kararı bulunmadığından tazminat talebinin reddine karar verildiği anlaşılmaktadır.
En basit anlamıyla yenileme (tecdit); “Yeni bir borcun ihdası suretiyle eski bir borcun ıskatıdır. Alacaklının kendisine yapılması lazım gelen bir eda yerine borçluya karşı yeni bir alacak elde etmesi; borçlunun da edayı yerine getirmeksizin alacaklıya karşı yeni bir borç taahhüt etmek suretiyle borcundan kurtulmasıdır. Alacağın eskisi yerine kaim olmasıdır. Tecditte borçlunun kendisi borçlu olarak kalır ancak borcu eski borç ilişkisine değil yenisine taalluk eder. Yeni alacağın eskisi yerine kaim olması önemli iki sonuç doğurur. Birisi, eski alacağı sakatlayan fesat sebeplerinin ve iş bu alacağa karşı ileri sürülebilen def’ilerin yeni alacağa tesir etmemesi, diğeri de eski alacağa ilişkin teminatların eski alacakla birlikte sakıt olmasıdır. (6098 sayılı TBK 133/II maddesi) 818 sayılı BK 114/II maddesinde (İBK 116/II) yer alan karineye göre bir tecdit iddiasında olan kimse tarafların bu husustaki anlaşmasını (animus novandi =tecdit kastı) ispat ile mükelleftir.
Kural olarak açık bir anlaşma olmaksızın salt yeni bir senet düzenlenmesi tecdit anlamına gelmemektedir. Yenilemenin (tecdidin) varlığını kabul için ; yeni bir alacak olmalı ve yenilemenin ıskat etmesi lazım gelen eski bir alacak da mevcut olmalıdır. Tecdit daima, aslında, akdin taraflarını teşkil eden kimseler arasında yapılmaz. Alacaklı ya da borçlunun değişmesi olanaklıdır. Her iki halde de tecdit alacağın temliki ve borcun naklinden ayrılır, zira eski alacak sükut etmiş yerine başka bir borçluya karşı veya diğer bir alacaklı lehine bulunan ve çoğunlukla mücerret olan yeni bir alacak kaim olmuştur” şeklinde açıklanmaktadır. (Andreas Von Tuhr-Borçlar Hukuku 1-2 .. çevirisi ...,1983 sh.653-660).
Kısacası yenileme (tecdit) ile yenilenen borç ilişkisi değil, bu ilişkiden doğmuş borç veya borçlardır. Objektif yani konuda değişiklik ya da subjektif yani taraflarda değişiklik olarak da kendini gösterebilir. Yenilemede borç ilişkisi eski olmakla birlikte doğan yeni borç söz konusudur. (Prof.Dr.Kenan Tunçomağ Türk Borçlar Hukuku, Cilt I Genel Hükümler, ..., 1976, Sh.1183 vd.)
Hemen belirtilmelidir ki, yukarıda açıklanan 6098 sayılı TBK.nun 133. maddesinde de açıkça ifade edildiği üzere, mevcut bir borç için salt poliçe taahhüdünde bulunmak veya yeni bir alacak senedi düzenlemek tek başına yenileme anlamına gelmez. Yenilemenin varlığını kabul için bu konuda yenileme sözleşmesi yapılmış olmalıdır. Bu sözleşmenin varlığını ispat yükü ise bunu iddia edene aittir. (Hukuk Genel Kurulu’nun 23.03.2005 tarih ve 2005/12-188 E, 2005/204 K)
Bu açıklamalar ışığında somut olaya gelince;
Alacaklı vekilinin 21.12.2018 tarihli cevap dilekçesinde, müvekkili ile davacı (borçlu) arasında borç yapılandırması anlaşmasının varlığının doğru olduğu, her ne kadar böyle bir anlaşma olsa da taahhüt edilen bonolar teslim edilmediği için çeklerin de teslim edilmediği ve itiraza konu takibin başlatıldığı beyan edilmiş olup, bu haliyle taraflar arasında yenileme sözleşmesinin varlığı ihtilaf konusu değildir. Alacaklı tarafça yenileme sözleşmesi gereği teslimi gereken bonoların teslim edilmediği iddia edilmiş ise de, borçlu tarafın dayandığı ve alacaklının da imzası bulunan, " 50.000 TL"lik 28/8 tarihli, 40.000 TL"lik 15/08 tarihli, 35.000 TL"lik 24/07 tarihli 3 adet çekin 125.000 TL mukabilinde senet alınmıştır" ifadeleri yer alan 26.09.2018 tarihli belgeye karşı alacaklı vekilinin dosya içinde bulunan 24.02.2019 tarihli dilekçesindeki "cevap dilekçesinde de belirtildiği üzere bu belgedeki imzanın müvekkiline ait olduğu ve böyle bir anlaşmanın mevcut olduğu, ancak ilgili bonolar teslim edilmediği için çeklerin davacıya teslim edilmediği" yönündeki beyanından takibe konu çeklere karşılık senet alındığı ve bu şekilde borcun yeniden yapılandırıldığı anlaşılmaktadır. Alacaklının kabulünde olan bu belgede borçlunun imzasının bulunması da gerekli değildir.
O halde, Bölge Adliye Mahkemesince, borcun yenilendiği ve yenileme gereği takip konusu çeklerle ilgili borcun sona erdiği gözönüne alınarak; İlk Derece Mahkemesi kararına yönelik istinaf başvurusunun esastan reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz olup kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile, ... Bölge Adliye Mahkemesi 8. Hukuk Dairesi"nin 26/09/2019 tarih, 2019/693 E. 2019/864 K. sayılı kararının yukarıda yazılı nedenlerle, 5311 sayılı Kanun ile değişik İİK"nun 364/2. maddesi göndermesiyle uygulanması gereken 6100 sayılı HMK"nun 373/2. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), peşin alınan harcın istek halinde iadesine, dosyanın kararı veren Bölge Adliye Mahkemesine gönderilmesine, 14/09/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.