20. Hukuk Dairesi 2015/16698 E. , 2016/7187 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı gerçek kişiler vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı gerçek kişiler vekili, 29/05/2014 havale tarihli dilekçesiyle; ... ilçesi, ... köyü 569 ada 1, 1461, 1462, 1463, 1464, 1465, 1466 ve 1467 sayılı parsellerin müvekkillerinin murisi ... ...’na ait olduğunu, anılan parsellerin kadastro sırasında ... adına tespit edildiğini ve bu tespite karşı müvekkilleri tarafından dava açıldığını ancak Silivri Asliye Hukuk Mahkemesinin 26/05/1960 tarih ve .../... – .../... sayılı kararıyla davanın reddine ve kadastro tespiti gibi ... adına tapuya tesciline karar verildiğini, müvekkillerinin bu şekilde ortaya çıkan zararından ... sorumlu olduğunu belirterek anılan parsellerin rayiç bedellerinin belirsiz alacak yoluyla tespit edilip, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak kaydıyla davalı ... dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsili isteğiyle ve davanın harca esas değerini 10.000,00.-TL göstererek dava açmıştır.
Mahkemece yapılan yargılama sonucunda, davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm davacı gerçek kişiler vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesine dayalı tazminat isteğine ilişkindir.
İncelenen dosya kapsamına, kararın dayandığı gerekçeye ve özellikle tazminat isteğine dayanak parsellerden; 1461, 1462, 1463, 1464, 1465, 1466 ve 1467 sayılı parsellerin 05.10.1978 tarihinde yapılan kadastro ile orman vasfıyla ... adına tespit edilip itirazsız kesinleşerek tapuya tescil edildiği, yine 3116 sayılı Kanuna göre yapılarak 1949 yılında kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde iken 1999 yılında yapılarak kesinleşen aplikasyon ve 2/B madde uygulaması ile ... adına orman sınırları dışına çıkartılan 569 ada 1 sayılı parselin ise, 2010 yılında yapılan kullanım kadastrosu sırasında tutanağın beyanlar hanesine 2/B madde şerhi ile birlikte dava dışı üçüncü kişiler lehine kullanım şerhi verilerek tespit edilip itirazsız kesinleşip tapuya tescil edildiği, dava konusu taşınmazların yörede 1949 yılında yapılan orman tahdidi ile tahdit içine alındığı, davacıların murisi tarafından açılan tahdide itiraz davasının ise tazminat isteğine dayanak taşınmazlar yönünden Silivri Asliye Hukuk Mahkemesinin 26/05/1960 tarih .../... – .../... sayılı kararı ile reddedildiği ve kararın 22/03/1961 tarihinde kesinleştiği gözetildiğinde, mahkemece, 6098 sayılı Türk Borçlar Kanununun 146. maddesindeki 10 yıllık genel zamanaşımı süresinin geçtiği gerekçesiyle davanın reddine karar vermesinde bir isabetsizlik bulunmamaktadır. Kaldı ki, davacılar vekilinin
tazminat isteğine dayanak yaptığı taşınmazlar yönünden müvekkilleri veya müvekkillerinin murisleri adına oluşmuş bir tapu kaydına da dayanmadığından, somut olayda, TMK"nın 1007. maddesi kapsamında tapu sicilinin tutulmasından doğan veya kaynaklanan bir zarardan da sözedilemez.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacılar vekilinin yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddi ile usûl ve kanuna uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 20/06/2016 günü oy birliği ile karar verildi.