20. Hukuk Dairesi 2016/383 E. , 2016/7184 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı ... ve davalı ... vekilleri tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili 11.01.2013 havale tarihli dilekçesiyle; müvekkilinin maliki olduğu 2884 sayılı parselin kısmen orman olduğu gerekçesiyle tapu kaydının 2007 yılında kesinleşen mahkeme kararıyla kısmen iptal edilmesi nedeniyle müvekkilinin uğradığı zarardan TMK’nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu olduğunu belirterek fazlaya ilişkin hak saklı kalmak kaydıyla şimdilik 1.000,00.-TL maddi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden tahsiline karar verilmesi isteğiyle dava açmıştır. Daha sonra 10.03.2014 tarihli harçlı ıslah dilekçesiyle tazminat isteğini artırarak toplamda 18.872,78.-TL tazminat isteğinde bulunmuştur.
Tazminat isteğine dayanak 2884 parsel sayılı taşınmaz, tarla niteliğiyle ve 14.800 m² yüzölçümüyle davacı gerçek kişi adına tapuda kayıtlı iken, ... Asliye Hukuk Mahkemesinin 22.03.2007 gün ve 2006/262 – 2007/126 sayılı kararı ile 2884 sayılı parselin kısmen kesinleşmiş orman kadastro sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle, bilirkişi raporuna ekli krokide (B) ile gösterilen 955,10 m² yüzölçümündeki bölümünün tapu kaydı iptal edilerek, bu bölümün orman vasfıyla ... adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş ve bu karar Yargıtay denetiminden geçerek 25.12.2007 tarihinde kesinleşmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kısmen kabulüne ve 12.267,40.-TL maddi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davacı ... ve davalı ... vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu kaydının mahkeme kararı ile iptal edilmesi nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini isteğine ilişkindir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme hükme yeterli değildir. Şöyle ki; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 35. maddesi ve bu maddeye uygun olarak çıkarılan kanunlarla korunan, 5170 sayılı Kanunla değişik Anayasanın 90. maddesiyle kanun hükmünde olduğu kabul edilen, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesine Ek 1 Numaralı Protokolün 1. maddesiyle de güvence altına alınan mülkiyet hakkının, mülkün değerine karşılık gelen makul bir meblağ ödenmeden, mülkten mahrum bırakmak, mülkiyet hakkına aşırı bir müdahale oluşturmakta olduğu nazara alınarak, tapu işlemlerinin kadastro tesbit işlemlerinden başlayarak birbirini takip eden işlemler olduğu ve tapu kütüğünün oluşumu aşamasındaki kadastro işlemleri ile tapu işlemleri bir bütün oluşturduğundan, bu kayıtlarda yapılan hataların da TMK m. 1007 anlamında Devletin kusursuz sorumluluğu kapsamında olduğu kabul edilerek, davacı gerçek kişiye ait 2884 parsel sayılı taşınmazın bir kısmının kesinleşen orman kadastro sınırları içinde kaldığı gerekçesiyle tapu kaydının bir kısmının iptal edilmesi nedeniyle tazminata hükmedilmesinde bir isabetsizlik
yoktur. Ancak; tapu kaydının iptali ile davacı tarafın malvarlığında oluşan gerçek zarara ilişkin tazminat miktarının belirlenmesinde esas alınacak değerlendirme tarihi zararın meydana geldiği tapu iptal kararının kesinleştiği 25/12/2007 tarihi olup, bu tarihe göre taşınmazın niteliği arazi ise, net gelir metodu yöntemi ile arsa vasfında ise değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle tazminat miktarının belirlenmesi gerekirken, hükme esas alınan bilirkişi raporlarında, tapu iptal kararının kesinleştiği tarih yerine dava tarihi esas alınmıştır. Bundan başka, % 35’i meşelik olan taşınmazın bu bölümünün de, arazi niteliği itibariyle net gelir metodu ile gerçek değerinin belirlenmesi gerekirken, bilirkişilerce ekonomik getirisi bulunmadığı gerekçesiyle bu bölümün değeri tespit edilmemiştir. Eksik ve yetersiz bilirkişi raporları hükme dayanak alınarak karar verilemez.
O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, öncelikle tazminat isteğine dayanak taşınmaz 955,10 m² yüzölçümlü olup, bunun 620,82 m² bölümü tarım arazisi, 334,28 m² bölümünün ise meşelik olduğu saptandığından, konunun uzmanı bilirkişilerden yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu yardımıyla keşif yapılarak, bu niteliğine göre, 2007 yılına ilişkin çevrede yetiştirilen ürünlerin münavebesi, dekar başına ortalama verim, toptan satış fiyatı ve üretim maliyeti resmî verileri ilçe tarım müdürlüğünden getirtilmek suretiyle, taşınmaz üzerindeki ağaçların cinsleri de dikkate alınmak suretiyle elde edilen verilere uygun biçimde değerlendirme yapılarak getireceği net gelirin bulunması, taşınmazın bulunan bu değerini etkileyecek nitelikte objektif unsurlar sözkonusu ise bilirkişi kurulunca bu unsurların neler olduğu ve değeri ne oranda etkilediği de açıkça belirtilerek denetime elverişli gerekçeli bir şekilde taşınmazın değeri tapu iptal kararının kesinleştiği 25.12.2007 tarihine göre hesaplanmalı, taşınmazın varsa mütemmim cüzleri, muhdesat ve sökülemeyen teferruatlarının değerleri bayındırlık birim fiyatları ve yıpranma oranları gözetilerek değerleme tarihine göre hesaplattırılmalı, bu şekilde tapusu iptal edilen taşınmazın zemin değeri, üzerindeki mütemmim cüz, muhdesat ve sökülemeyen teferruatları esas alınarak davacının gerçek zararı saptanıp, oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davacı ... ve davalı ... vekillerinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 20/06/2016 günü oy birliği ile karar verildi.