23. Hukuk Dairesi 2017/3153 E. , 2020/3050 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki rücuen tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı zamanaşımı nedeniyle davanın reddine yönelik verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
- K A R A R -
Davacı vekili; müvekkilinin elektrik abonesi olan dava dışı şirketin sayacının arızalı olması nedeniyle ödemek zorunda kaldığı bedelin istirdadı amacıyla müvekkiline karşı açmış olduğu davada müvekkilinin ödemek zorunda kaldığı bedelin davalı ile arasında 2006 yılında yapılan işletme devir hakkına ilişkin sözleşmenin ilgili hükmü gereğince davalıdan rücuen tahsilini talep ve dava etmiştir.
Davalı, zamanaşımı nedeniyle davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece iddia, savunma, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre; taraflar arasında 2006 yılında işletme devir hakkına ilişkin sözleşme imzalandığı, 2013 yılında davacı şirketteki davalı hisselerinin özel hukuk tüzel kişi yeni hissedarlarına devir ile özelleştirildiği devir sözleşmesinin 7.4 maddesine göre, sözleşmenin imza tarihinden önce her türlü mali yükümlülüğün ...’ a ait olduğu, davacı tarafından rücuen talep edilen tazminatın taraflar arasındaki devir sözleşmesinden önce doğmuş olduğu, ancak; 6098 sayılı TBK m. 73/I hükmüne göre rücuen tazminatta zamanaşımı süresinin 2 yıl olduğu, dava tarihinde bu sürenin dolmuş olduğu gerekçesiyle davanın zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.
Davacı şirketin sermayesinin tamamı davalı şirkete ait olacak şekilde 01.03.2005 tarihinde kurulmuş ve 31.03.2006 tarihinde ... ve ... arasında kısmi bölünme işlemleri gerçekleştirilmiştir. Taraflar arasında yapılan 24.07.2006 tarihli işletme devir sözleşmesinin 7.4 maddesine göre, davacının ödediği meblağdan davalının sorumlu tutulması gerekmektedir.
Davacı, rücu davasına konu yaptığı alacağını 04.05.2010 tarihinde ödemiştir. İş bu davayı ise 16.12.2014 tarihinde açmıştır.
TBK’nın 73/I. fıkrasında rücu işlemlerinin 2 yıllık zamanaşımına tabi olduğu hükme bağlanmıştır. Aynı maddenin ikinci fıkrasında ise; tazminatın ödenmesi kendisinden istenen kişi, durumu birlikte sorumlu olduğu kişilere bildirmek zorundadır. Aksi takdirde zamanaşımı bu bildirimin dürüstlük kurallarına göre yapılabileceği tarihte başlar. Somut olayda davacı ve davalı şirket iki ayrı tüzel kişilik olmasına rağmen davacı şirketin tüm sermayesinin davalı şirkete ait olması dikkate alındığında, davalı şirketin özelleştirme tarihi olan 29.05.2013 tarihine kadar davacı şirket üzerinde tam hakimiyetinin olduğu, dolayısıyla davacı şirket bağlı şirket pozisyonunda bulunduğundan (TTK m.20 vd.) fiili hakimiyetin sona erdiği tarih olan 29.05.2013 tarihinde rücu istemi ile ilgili zamanaşımının başlayacağını kabul etmek gerekir. Nitekim davacı şirket 18.06.2014 tarihinde rücu alacağı için üzerindeki hakimiyeti sona eren davalıya “ödeme ihtarnanmesi” çekmiştir.
Bu durumda, davacının TBK’nın 73/II. fıkrasına göre, dürüstlük kuralları gereği rücu edebileceği ödemeyi davalıya ancak hisse devri suretiyle özelleştirmenin yapıldığı 29.05.2013 tarihinde bildirebileceği, iki yıllık zamanaşımının da bu tarihte başlayacağı kabul edilerek ve davanın açıldığı 16.12.2014 tarihi dikkate alındığında zamaaşımı süresinin dolmadığı dikkate alınarak, davanın esası ile ilgili karar verilmesi gerekirken, zamanaşımı nedeniyle davanın reddine karar verilmesi bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcın talep halinde iadesine, tebliğden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 12.10.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.