1. Hukuk Dairesi 2014/19882 E. , 2014/19584 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : MERSİN 1. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 15/07/2014
NUMARASI : 2013/335-2014/851
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hâkimi ... raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, tapu kaydındaki kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkindir.
Mahkemece, iddianın ispatlandığı gerekçesi ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Davacı N.. C.., mirasbırakan babası B.. E.."ın kayden maliki olduğu çekişme konusu 280 ada 15 parsel ile 783 parsel sayılı taşınmazların tapu kayıtlarında mirasbırakanın soyadının sehven “Elbay” veya “Eban” olarak yazıldığını, öte yandan tapu kayıtlarında mirasbırakanın “Hüseyin” olan baba adının yazılmadığını ileri sürerek, anılan kayıtların nüfus kayıtlarına uygun şekilde düzeltilmesi isteğiyle eldeki davayı açmıştır.
Bilindiği üzere; taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu davalar, taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan 6100 sayılı HMK’nın 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde açılır.
Tapuda kayıt düzeltilmesi davasını, tapu maliki ile mirasçıları açabilir. Bunun yanı sıra 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak dava açan kişinin aktif dava ehliyeti vardır.
T.. M..ne husumet yöneltilerek açılması gereken kayıt düzeltme davalarında, mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı, kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir.
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus Müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak dava konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hala kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında davanın kabulü yoluna gidilmelidir.
Davanın niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
T.. M.. yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; mahkemece yapılan araştırma ve incelemenin hükme elverişli ve yeterli olduğu söylenemez.
Şöyle ki; çekişme konusu 280 ada 15 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine dayanak teşkil eden K.evvel 395 tarihli ve 21 nolu tapu kaydı ile 783 parsel sayılı taşınmazın kadastro tespitine dayanak teşkil eden Haziran 1950 tarihli ve 6 nolu tapu kaydının getirtilmediği, öte yandan 280 ada 15 parsel sayılı taşınmaz için yaptırılan 06.05.2013 tarihli zabıta araştırmasında taşınmazın mirasbırakana ait olduğunu tespit edilmesine rağmen 24.02.2014 tarihli zabıta araştırmasında mirasbırakanın tanınmadığı bildirilmiş olup bu çelişki giderilmeden karar verilmiştir.
O halde; çekişme konusu taşınmazların ilk tesisinden itibaren tüm tapu kayıtları, kadastro tespit tutanağı, tespite ve kayıt maliki adına tescile esas tüm belgelerin (özellikle yukarıda belirtilen tapu kayıtlarının) getirtilmesi, zabıta araştırmaları arasındaki çelişkinin giderilmesi, talebe konu taşınmazların maliki ile davacı mirasbıraakanının aynı kişi olup olmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde saptanması ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yetinilerek yazılı olduğu üzere karar verilmiş olması doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları belirtilen nedenlerle yerindedir. Kabulüyle hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nın 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 15.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.