10. Hukuk Dairesi 2020/774 E. , 2021/5029 K.
"İçtihat Metni"
Mahkemesi :Asliye Hukuk Mahkemesi
Dava, rücuan tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak hükümde belirtilen gerekçelerle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Dava, 23.07.2011 tarihinde gerçekleşen iş kazası sonucunda vefat eden sigortalının hak sahiplerine bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelir ve tedavi giderinden oluşan kurum zararının rücuan tahsili istemine ilişkin olup, hükme esas alınan kusuru raporunda işverenin kusuru %70 olarak tespit edilmiş; bu kusurun %65’inin davalı işveren şirketin hükmi şahsiyetine, %5’inin davalı işverenin işyerinde çalışan...’e ait olduğu belirtilmiş; bozma sonrasında mahkemece yapılan araştırma sonucunda Recep Türk’ün işveren vekili olduğu kabul edilerek hüküm kurulmuştur.
Hukuk Muhakemeleri Kanununun “Onama Kararları” başlıklı 370. maddesinde; “Temyiz olunan kararın, esas yönünden kanuna uygun olup da kanunun olaya uygulanmasında hata edilmiş olmasından dolayı bozulması gerektiği ve kanuna uymayan husus hakkında yeniden yargılama yapılmasına ihtiyaç duyulmadığı takdirde Yargıtay"ın, kararı düzelterek onayabileceği ile karar, usule ve kanuna uygun olup da gösterilen gerekçenin doğru bulunmaması halinde, gerekçenin değiştirilerek ve düzeltilerek onanacağı” belirtilmiştir.
Eldeki davada, Mahkemece, bozma sonrasında yapılan araştırma sonucunda, ...’ün işveren vekili olduğu gerekçesiyle hüküm kurulmuş ise de, dosyada bulunan belgelerden, Recep Türk’ün 26.05.2004 tarihli iş akdinde görevinin “elektrik vardiya bakımcısı” olarak belirtildiği; 5510 sayılı Kanunun 12. maddesinde belirtilen işveren adına ve hesabına, işin veya görülen hizmetin bütününün yönetim görevini üstlendiğine dair dosyada herhangi bir belgenin bulunmadığı anlaşılmakla; bu bakımdan dava dışı ..., 3. kişi konumunda olup, mahkemece işveren vekili olarak kabulü hatalıdır.
Diğer yandan, 5510 sayılı Kanunun 21/1. maddesinde işverenin, 21/4. maddesinde üçüncü kişinin rücu alacağından sorumlulukları düzenlenmiş olup, bu maddelere göre yapılan hesaplamada, dosyada alınan kusur raporuna göre davalı işverenin hükmi şahsiyetine %65 oranında, 3. kişi konumunda olan dava dışı ....’e %5 oranında kusur izafe edildiği anlaşıldığından, davalı işverenin %67,5 kusur oranı üzerinden sorumlu tutulması; peşin sermaye değerli gelir bakımından davacı Kurum vekilinin talebi hak sahiplerine bağlanan ilk peşin sermaye değerli gelirin kusur karşılığı olan miktardan az olduğu gözetilmek ve taleple bağlı kalınmak suretiyle hüküm kurulması gerekirken, mahkemece hüküm gerekçesinde kabul edilen kusur oranlarının belirtilmemesi de hatalı olmuştur. Mahkemece verilen hüküm davacı Kurum talebi gözetildiğinde sonuç olarak yerinde olsa da, açılması muhtemel ek davalar da göz önünde bulundurulduğunda, infazda tereddüt oluşturacak şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
Ne var ki; bu aykırılıkların giderilmesi, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, hüküm bozulmamalı, 6100 sayılı Kanunun Geçici 3. maddesi dikkate alınarak 1086 sayılı Kanunun 438. maddesi gereğince düzeltilerek onanmalıdır.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; gerekçe bölümündeki “..İşveren vekilliği hususunda her kademeden kişi iş yeri yönetiminde yer alabileceğinden her hangi bir sınırlama söz konusu değildir. ..."e verilen sevk ve idare işleminde altında bulunan işçilere emir ve talimat verme asli görevi olduğu görülmekle işveren vekili olarak kabul edilerek usul ve kanuna, bilimsel içtihatlara uygun olduğu görülen bilirkişi raporu doğrultusunda..” ibaresinin silinerek, yerine “Dava dışı ... işveren vekili olmayıp, 3. kişi konumunda olduğundan, 5510 sayılı Kanunun 21/1. ve 21/4. maddeleri uyarınca, davalı işveren %67,5 kusur oranı üzerinden sorumlu kabul edilerek ve taleple bağlı kalınarak" ibaresinin yazılmasına, hükmün bu şekliyle DÜZELTİLEREK ONANMASINA, temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 12/04/2021 gününde oybirliğiyle karar verildi.