8. Hukuk Dairesi 2018/7161 E. , 2020/8266 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : Elatmanın Önlenmesi, Kal Ve Ecrimisil
Taraflar arasında görülen ve yukarıda açıklanan davada yapılan yargılama sonunda Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş olup, hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, Dairece dosya incelendi, gereği düşünüldü.
KARAR
Davacılar vekili, dava konusu 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların vekil edenlerine ait olduğunu, davalının herhangi bir hakkı olmaksızın vekil edenlerine ait taşınmaza gecekondu tarzında yapılar yaptığını açıklayarak davalının elatmasının önlenmesine, yapıların kal’ine ve 10.000,00 TL ecrimisilin davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiş, 12.02.2014 tarihli dilekçesi ile ecrimisil talebini 26.747,52 TL olarak artırmıştır.
Davalı vekili, taşınmazların evveliyatının Hazineye ait olduğunu, yapının 1975 tarihinde yapıldığını, imardan çok önce yapılan yapıların söz konusu olduğunu, belediye tarafından vekil edeninin evi için numarataj işlemi yapıldığını, bu işlemde de dava konusu yerin Hazine yeri olarak göründüğünü, vekil edeninin iyiniyetli olduğunu, vekil edenine hapis hakkı tanıması gerektiğini, temliken tescil olmaz ise irtifak hakkı taleplerinin bulunduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece; davanın kabulü ile; davalının, davacılar adına kayıtlı 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlara bina yapmak sureti ile yaptığı müdahalenin bu yapıların yıkılmak sureti ile önlenilmesine, davacıların ecrimisil isteklerinin kabulü ile 26.747,52 TL ecrimisilin davalıdan alınarak davacılara verilmesine karar verilmesi üzerine; hüküm, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiştir.
Dava çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, kal ve ecrimisil isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davacıların mülkiyet hakkına üstünlük tanınmak suretiyle kabul kararı verilmiş ise de yapılan araştırma ve inceleme hüküm kurmaya yeterli değildir.
Şöyle ki;
Dosyanın incelenmesinden, dava konusu 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların geldisi olan 608 ada 3 parsel sayılı taşınmazın Hazine adına 16.05.1958 tarihinde tescil edildiği, 29.04.1966 tarihinde davacıların murisi Mustafa Kuruoğlu tarafından satın alındığı ve taşınmaz kaydının imar uygulaması nedeniyle kapatılarak, dava konusu 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazlara taşındığı, 1 ve 2 parsel sayılı taşınmazların kaydında, evin davalı ...’e ait olduğuna dair şerh bulunduğu, ayrıca 608 ada 3 parsel sayılı taşınmazın kaydında, 29.02.1968 tarihli ve 290 yevmiye nolu istimlak şerhi, 25.10.1968 tarihli ve 1637 yevmiye nolu cebri istimlak şerhi ve 24.07.1989 tarihli ve 3937 yevmiye nolu kamulaştırma şerhi bulunduğu bu şerhlerin 02.09.2002 tarihli ve 6218 yevmiye nolu işlem ile kaldırıldığı anlaşılmaktadır.
Hal böyle olunca; her olay doğduğu tarihteki mevzuata tabi olduğundan, çekişmeli taşınmazlarla ilgili olarak, 1956 tarihli 6830 Sayılı Yasa"nın yürürlükte olduğu dönemde bir kısım istimlak/kamulaştırma işlemleri yapıldığı anlaşıldığından, söz konusu kanunda, mülkiyetin kamulaştırma işleminin kesinleşmesi ile geçeceği öngörüldüğünden ve aynı zamanda (eski 743 Sayılı Medeni Yasa"nın 633.) 4721 sayılı Türk Medeni Kanunu"nun 705 maddesi hükmü uyarınca tescilden önce mülkiyetin kamulaştırma ile idareye geçtiği gözetilmek suretiyle, taşınmaz kaydında şerhi bulunan kamulaştırma işlemlerine ilişkin tüm kayıt ve belgelerin celbi ile, kamulaştırma işlemlerinin tamamlanıp tamamlanmadığı, mülkiyetin idarelere geçip geçmediği, davacıların taşınmazda mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının bulunup bulunmadığı aynı şekilde davalının da söz konusu taşınmazlar üzerinde hukuken korunabilecek bir hakkının bulunup bulunmadığı hususlarının araştırılmasından sonra oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulması doğru olmamıştır.
SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenle yerinde olduğundan kabulüyle, usul ve yasaya uygun bulunmayan hükmün 6100 sayılı HMK"nin Geçici 3. maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"un 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 15.12.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.