Abaküs Yazılım
19. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/4903
Karar No: 2014/8003
Karar Tarihi: 28.04.2014

Yargıtay 19. Hukuk Dairesi 2014/4903 Esas 2014/8003 Karar Sayılı İlamı

19. Hukuk Dairesi         2014/4903 E.  ,  2014/8003 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi

    Taraflar arasındaki birleşen itirazın iptali - alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

    - K A R A R -

    Asıl davada davacı vekili, müvekkilinin 28/08/2012 tarihi itibariyle davalıdan 27.691,92 TL cari hesap alacağı bulunduğunu, davalının da bu durumu mutabakat formu ile kabul ettiğini, borcun 10.000,00 TL"sinin 07/09/2012 tarihinde ödendiğini, ancak bakiye borcun ödenmemesi nedeniyle başlatılan icra takibinin davalının haksız itirazı ile durduğunu, daha sonra 09/11/2012 tarihinde 17.692,92 TL"nin haricen tahsil edildiğini ve bu ödemenin icra dosyasına bildirildiğini, ancak bakiye 3.497,09 TL borcun ödenmediğini belirterek 3.497,09 TL alacağa yönelik itirazın iptaline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Asıl davada davalı vekili, davacının anlaşmaya aykırı olarak vadesi gelmeyen alacak için icra takibi başlattığını ve müvekkilini zor durumda bıraktığını, daha sonra anlaşma gereği müvekkilinin icra takibinde talep edilen asıl alacak tutarını 2012 yılı Kasım ayı içinde ödediğini, dolayısıyla icra takibinde talep edilen ferilerden sorumlu olmadığını savunarak davanın reddini istemiştir.
    Birleşen davada davacı vekili, taraflar arasında düzenlenen 16/06/2012 tarihli ""satış teyit formu"" başlıklı cari hesap sözleşmesine göre vadesinde ödenmeyen faturalar için aylık %3 vade farkı uygulanacağını, buna göre 5.305,00 TL bedelli vade farkı faturası düzenlenerek davalıya gönderildiğini, ancak davalının faturaya itiraz ederek faturayı iade ettiğini belirterek vade farkı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
    Birleşen davada davalı vekili, davacının vade farkı alacağı talebinin hukuki dayanaktan yoksun olduğunu, zira vade farkı talep edilebilmesi için taraflar arasında vade farkının uygulanacağına ilişkin yazılı sözleşmenin veya yerleşik uygulamanın mevcut olması gerektiğini, ancak taraflar arasında bu yönde bir uygulama olmadığı gibi yazılı bir anlaşma da olmadığını, davacının sözünü ettiği sipariş teyit formunun ise sözleşme niteliğine haiz olmayıp sipariş edilen ürünlerin bedeli ve miktarına ilişkin ihtilaf çıkmasını engellemek amacıyla düzenlenen teyit formu niteliğinde olduğunu, kaldı ki söz konusu formun sadece o siparişe yönelik düzenlendiğini savunarak davanın reddini istemiştir.
    Mahkemece toplanan delillere göre; asıl davada davacının takibe konu ettiği tutardan takipten sonra yapılan ödeme mahsup edilip diğer feriler de dikkate alınarak yapılan hesaplamada davacının talebinde haklı olduğunun tespit edildiği, birleşen davada ise davacının 16/06/2012 tarihli satış teyit formuna dayanarak vade farkı talep ettiği, satış teyit formuna göre vadesinde ödenmeyen faturalar için aylık %3 vade farkı uygulanacağı, ancak bu formun genel bir siparişe ilişkin olmadığı, 1.440-USD+KDV bedelli tek bir siparişe ilişkin olduğu, dolayısıyla 5.305,00 TL bedelli vade farkı faturasının bu siparişe konu faturaya ilişkin olmadığı, kaldı ki 28/08/2012 tarihi itibariyle tarafların davalının 27.691,92-TL borçlu olduğu noktasında mutabık kaldıkları, akabinde davacının 3 gün sonra gönderdiği ihtarname içeriğinde herhangi bir vade farkı talebinin mevcut olmadığı, öte yandan davacının vade farkını neye göre ve ne şekilde hesapladığını ortaya koyamadığı, bunun dışında taraflar arasında sürekli vade farkı uygulandığını gösterir bir uygulamaya rastlanmadığı, dolayısıyla davacının birleşen davadaki iddiasını ispatlayamadığı gerekçesiyle asıl davanın kabulüne, birleşen davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle gerektirici sebeplere, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacı vekilinin yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddiyle usul ve kanuna uygun bulunan hükmün ONANMASINA, 28.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.




    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi