Taraflar arasında görülen tespit davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalı tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi . . raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, taşınmazda malik görünen kişi ile mirasbırakanın aynı kişi olduğunun tespiti isteğine ilişkin olup; 6100 sayılı HMK(Hukuk Muhakemeleri Kanunun)"nun yürürlüğü zamanında açılmıştır. Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve iddianın ileri sürülüş biçiminden; davada, çekişme konusu 392 parsel sayılı taşınmazda malik görünen F. Ö. ile davacıların mirasbırakanı Hüseyin kızı F. Ö. aynı kişi olduğunun tespitinin istendiği anlaşılmaktadır. Hemen belirtilmelidir ki, tespit davası niteliğindeki böyle bir isteğin, 6100 sayılı HMK"nun 382. maddesi kapsamında çekişmesiz yargı işi niteliğinde olduğu ve aynı kanunun 383. maddesi uyarınca uyuşmazlığın Sulh Hukuk Mahkemesinin görevi içerisinde yer aldığı açıktır. Bilindiği üzere, görev hususu kamu düzeniyle ilgili bulunduğundan, yargılamanın her aşamasında, mahkemece resen gözetilmesi zorunlu bir usül kuralıdır. Hal böyle olunca, işin esasının Sulh Hukuk Mahkemesince değerlendirilmesi gerektiğinden görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yanılgılı nitelendirme ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Kabule göre de, malik ile mirasbırakanın aynı kişi olduğunun tespitine yönelik davalarda, yasal hasım olarak yalnızca tapu müdürlüğünün davada yer alması gerektiği halde nüfus müdürlüğüne husumet yöneltilmiş olması da isabetsizdir. Davalı tarafın bu yöne değinen temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer hususların incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 11.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.