MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Tehdit, yaralama
HÜKÜMLER : Mahkumiyet

Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle, başvurunun süresi ve kararların niteliği ile suç tarihine göre, sanık hakkında verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ilk kararın, daha önce yapılmış herhangi bir tebligat bulunmayan adrese Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre usulsüz olarak tebliğ edilmesi nedeniyle kararının kesinleşmediği ve hükmün açıklanamayacağının anlaşılması karşısında, kesin nitelikte olan yaralama suçuna ilişkin, Adalet Bakanlığı nezdinde kanun yararına bozma yoluna gidilmesi mümkün görülerek, dosya görüşüldü:
A-Yaralama suçuna ilişkin kararda öngörülen cezanın nitelik ve niceliğine göre, verildiği tarih itibariyle hükmün temyiz edilemez olduğu anlaşıldığından, 5320 sayılı Kanunun 8/1 ve 1412 sayılı CMUK’nın 317. maddeleri uyarınca, sanık ...’in TEMYİZ İSTEĞİNİN REDDİNE,
B-Tehdit suçuna ilişkin hükme yönelik temyize gelince;
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede,
1-Sanık hakkında 14.04.2010 gün ve 2009/376 Esas, 2010/201 sayılı karar ile hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına dair ve yokluğunda verilen kararın Tebligat Kanunu’nun 35. maddesine göre tebliğ edilerek kesinleştildiği anlaşılmıştır, Ancak bu maddeye göre tebliğin usulüne uygun olarak yapılabilmesi için daha önce aynı adrese Kanunun gösterdiği usullere göre bir tebligat yapılmış olması gerekmektedir. Aksi halde 35. maddeye göre tebligat yapılması mümkün değildir. Sanığın mahkemeye bildirdiği adresine çıkartılan tebliatın iade gelmesi üzerine daha önce yapılmış herhangi bir tebligat bulunmayan adrese 35. maddeye göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Bu nedenle hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararının kesinleşmediği ve denetim süresinin işlemeye başlamayacağı gözetilmeden eksik incelemeyle hükmün açıklanmasına karar verilmesi,
2-Kabule göre de;
Sanığın suçlamayı kabul etmemesi, tanık ...’i ise soruşturma evresindeki beyanında, sanığın müştekiyi ölümle tehdit ettiğini duyduğunu söylemesine karşın, kovuşturma aşamasında ise kendisinin salonda kilitli olduğu için, sanığın müşteki İbrahim Eken’e "seni vururum" dediğini duymadığını, daha sonra sanığın, müştekinin hakaret etmesi nedeniyle bıçak çekerek yaraladığını kendisine söylediğini beyan etmesi karşısında,beyanları arasındaki çelişkiler giderildikten sonra, tüm beyanlar yöntemince irdelenerek hangi anlatımın hangi nedenle üstün tutulduğunun açıklaması ve sonucuna göre sanığın hukuki durumunun belirlenmesi gerekirken, yetersiz gerekçe ve eksik inceleme ile yazılı şekilde karar verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanık ...’in temyiz itirazları bu nedenle yerinde görülmüş olduğundan, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın esas/hüküm mahkemesine gönderilmesine, 16/01/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.