17. Hukuk Dairesi 2017/1965 E. , 2017/11732 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kabulüne ilişkin verilen hüküm, davalı vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı vekili, davalının trafik sigortacısı olduğu aracın, davacının sürücüsü olduğu araca çarpmasıyla oluşan kazada davacının kalıcı maluliyete uğradığını belirterek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla, 8.000,00 TL. maddi tazminatın ihbar tarihinden işleyecek faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiş; 26.03.2014 tarihli ıslah dilekçesiyle, taleplerini 28.389,88 TL"ye yükseltmiştir.
Davalı vekili, ticari dava mahiyetinde olan davada Asliye Ticaret Mahkemesi"nin görevli olduğunu, davaya konu kaza nedeniyle davacıya 06.09.2007 tarihinde 15.038,00 TL. ve 16.04.2008 tarihinde 3.009,72 TL. olmak üzere toplam 18.047,72 TL. ödeme yaptıklarını, ödemeler nedeniyle davacının ibraname imzaladığını, ibraname imzalanırken davacının fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmadığını ve davacının dava ile istediği miktarı talep etme hakkı olmadığını, KTK"nun 111/2. maddesindeki 2 yıllık süre içinde dava açılmadığından süreaşımından davanın reddi gerektiğini, kusur ve maluliyet yönünden rapor alınması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kabulü ile 28.389,88 TL. tazminatın, dava tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, trafik kazası sonucu oluşan cismani zarar nedeniyle maddi tazminat istemine ilişkindir.
Davacı taraf, davalıya trafik sigortalı aracın cismani zarara neden olması nedeniyle davalının ZMSS poliçesi gereği zarardan sorumlu olduğunu iddia ederek davalıya husumet
yöneltmiş; davalı ... şirketi, davacının cismani zarara uğramasıyla sonuçlanan kazayı yapan ve şirketleri tarafından trafik sigortalı aracın sebep olduğu zararı davacıya ödeyip ibra edildiklerini savunmuş; mahkeme ise, davalı tarafından davacıya kısmi ödeme yapılmış olmakla birlikte, davacının 09.04.2008 tarihli dilekçesiyle, eksik ödenen tazminat yönünden yasal yollara başvuracağını davalı tarafa ihtar ettiğinden, davacının davalıyı ibra etmediği gerekçesiyle, davalının ibra savunmasına itibar edilemeyerek tazminata hükmedilmiştir.
KTK"nun 111. maddesi uyarınca, tazminat miktarlarına ilişkin olup da yetersiz veya fahiş olduğu açıkça belli olan anlaşmalar veya uzlaşmalar, yapıldıkları tarihten itibaren 2 yıl içinde iptal edilebilirler. Yasa’nın bu hükmünden yararlanmak için ibra belgesinin iptalinin açıkça ve ayrıca istenmesine gerek olmayıp, dava sırasında bu husus ileri sürülebileceği gibi, yapıldığı tarihten itibaren 2 yıl içinde hükümlerinin kabul edilmediğine ilişkin bir irade açıklaması da yeterlidir. Yasada belirtilen 2 yıllık süre hak düşürücü süre olup, mahkemece re"sen dikkate alınmalıdır.
Somut olaya bakıldığında; kazada cismani zarara uğrayan davacıya poliçe hükümleri gereğince ödeme yapıldığı, taraflar arasında 06.09.2007 ve 16.04.2008 tarihli ibranamelerin imzalandığı görülmektedir. Mahkeme tarafından, davacının 09.04.2008 tarihli ihtarnamesi nedeniyle, davalının ibra edilmiş sayılamayacağı kabul edilmiş ise de; davacının 09.04.2008 tarihli dilekçesiyle, davalıya sigortalı araç sürücüsünün % 62,5 kusur oranına göre hesaplanıp ödenen bedelin düşük olduğu, sürücülerinin % 75 kusuruna göre tazminatın ödenmesi ve ödenmediği takdirde yasal yollara başvurulacağının ihtar edildiği, davalı sigortacı tarafından % 75 kusur oranına göre hesaplanan bakiye 3.007,00 TL. tazminatın davacıya 16.04.2008 tarihinde ödenmesi üzerine aynı tarihli ibranamenin davacı tarafından imzalandığı dosya kapsamı ile sabittir. Bu itibarla, davacı tarafından imzalı ibraname bulunmasına ve eldeki davanın 30.09.2011 tarihinde açılmış olmasına göre, KTK"nun 111. maddesinde öngörülen 2 yıllık hak düşürücü sürenin geçirildiği gözetilmek suretiyle davacının tazminat talebinin, hak düşürücü süre nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirmeyle, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.
2-Bozma ilamının kapsam ve şekline göre; davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik gerek görülmemiştir.
SONUÇ : Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 18.122017 gününde oybirliğiyle karar verildi.