23. Hukuk Dairesi 2011/2750 E. , 2012/839 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekili ile davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
-K A R A R -
Davacı vekili ,davalının aidat borcunun tahsiline yönelik olarak ... 23. İcra Müdürlüğü "nün 2007/22710 Esas sayılı dosyası ile davalı aleyhine icra takibi başlatıldığını, müvekkili kooperatifin ortaklarından olan davalının aidat borçlarının bir kısmını ödemediği için takip konusu borcun oluştuğunu, alacağın tahsili için başlatılan icra takibinin davalının itirazı ile durduğunu, davalının itirazının haksız ve yersiz olduğunu, ortakların parasal yükümlülüklerinin ve gecikme halinde uygulanacak faiz oranlarının genel kurul kararı ile belirlendiğini , genel kurul kararlarının tüm ortaklar için geçerli ve bağlayıcı olduğunu ileri sürerek davalının itirazının iptali ile takibin devamına, % 40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili, takipte alacağın hangi döneme ait olduğunun belirtilmediğini, tüm alacakların 10 yıllık zamaanşımına tabi olduğunu ileri sürerek zamanaşımı def"inde bulunmuş ayrıca müvekkilinin kooperatife borcu bulunmadığını, genel kurulca karar alınmamış ise faiz talep edilemeyeceğini, ferdi mülkilyete geçildiğini ve bu nedenle borcu olmayan ortaklara tapularının devredilmiş olduğunu ve müvekkilinin de tapusu olan ortaklardan olduğundan davacı kooperatife borcu bulunmadığını ileri sürürek davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve benimsenen bilirkişi raporu doğrultusunda, öncelikle zamanaşımı def"inin süresinde yapılmadığı gibi kooperatif üyeliği devam ettiği müddetçe zamanaşımı işlemeyeceğinden zamanaşımı itirazının reddine, davalının ibraz ettiği makbuzların tamamının kooperatif kayıtlarında mevcut olduğu, davalıya verilen ödediği miktara ilişkin geçici belge sonradan iptal edilmediğinden aynı ödeme için düzenlenen ve kayıtlara işlenen makbuzun nazara alınması gerektiği, aidatların ödenmeyen kısmının 661,50-TL olduğu, aidatların listesi ile davalının ödemeleri karşılaştırıldığında ödemelerin hem eksik hem gecikmeli olduğunun tespit edildiği, 1994-2004 arası kooperatif genel kurulunca belirlenen gecikme faiz oranı %15 iken , 21/10/2004 tarihinde yapılan genel kurulda %10 ,09/05/2004 "te ise %5 "e düşürüldüğünden bu oranların davalı içinde bağlayıcı olduğu, bilirkişi tarafından düzenlenen gecikme faizi hesap cetvelinde %15,%10 ve % 5 oranları gözönüne alınarak yapılan hesaplama sonucu 2007 Ağustos ayı için hesaplanan 3 günlük gecikme faizi dahil 8028,22-TL bulunan gecikme faiz toplamından davalıdan tahsil edilen 180-TL düşüldükten sonra 7848,22-TL kaldığı gerekçesiyle, davanın kabulü ile itirazın iptaline, alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı isteminin kısa kararda reddine gerekçeli kararın gerekçesinde red sebebi açıklandıktan sonra hüküm bölümünde 3.110,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ile davalı temyiz etmiştir.
Dava, kooperatif aidat alacağı ve gecikme faizinin tahsiline yönelik başlatılan icra takibine itirazın iptali istemine ilişkindir.
1-Tarafların tüm delilleri toplanıp, inceledikten ve son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, HUMK"nun 388 nci (HMK"nun 298/3 ncü) maddesi uyarınca kararı, gerekçesi ile birlikte yazması ve hüküm sonucunu HUMK"nun 389 ncu (HUMK"nun 294/3"ncü) maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır. Ne var ki, uygulamada HUMK"nun 381/son (HMK"nun 294/4 ncü) fıkra hükmüne dayanılarak zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucu tutanağa geçirilip, tefhim edilmekle, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde, HUMK"nun 389 ncu (HMK"nun 294/3 ncü) maddesine uygun olarak tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyeti ve hukuki varlık kazanan kısa karara uygun olarak gerekçeli kararın yazılması zorunludur. HMK"nun 298/2"nci maddesi gereği gerekçeli karar tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
Somut olayda, kısa kararda alacak likit olmadığından icra inkar tazminatı talebinin reddine karar verilmiş olmasına karşın, gerekçeli kararda 3.110,00 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş olup, kısa ve gerekçeli karar arasında farklılık ve çelişki oluşmuştur. Bu durumda, 10.04.1992 gün ve 1991/7 esas, 1992/4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme kararı çerçevesinde, mahkemece, kısa karar ile bağlı kalınmadan, yeni bir kısa ve buna uygun gerekçeli karar verilmek üzere hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma neden ve şekline göre, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle, davacı vekilinin anılan yöne ilişkin bir kısım temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, (2) nolu bentte açıklanan nedenle, taraf vekillerinin diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, dava değeri itibariyle karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere 08.02.2012 gününde oybirliğiyle karar verildi.