10. Hukuk Dairesi 2009/12208 E. , 2010/1575 K.
"İçtihat Metni"....
Dava, 18.09.2003 tarihi itibariyle 506 sayılı Kanun kapsamındaki fiili çalışması dolayısıyla, 01.09.1997-18.09.2003 tarihleri arasında ödenen maluliyet aylıklarının borç kaydedilerek talep edilmesi nedeniyle, davalı Kuruma 2003 yılının 9, 10 ve 11. ayları dışında borçlu olmadığının tespiti ile, tahakkuk edilen borç ve fer’ilerinin iptaline karar verilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Hükmün, davalı ... vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece, davacının malulen emekli iken, 506 sayılı Kanun kapsamında 18.09.2003 ile 01.10.2003 tarihleri arasında çalıştığı anlaşıldığından, yalnızca sigortanın davacının maluliyet aylığını bu tarihler arasında kesmesi gerektiğinin tespitine, davacının bunun dışındaki 18.09.2003 tarihinden geriye doğru kesilen aylığı nedeniyle borçlu olmadığının tespitine karar verilmişse de; verilen bu hükmün eksik incelemeye dayandığı görülmüştür. Zira, mahkemece, bu konuya ilişkin yasal düzenlemeleri içeren 506 sayılı Kanunun 56 ve 58. maddeleri uyarınca, maluliyet aylığının başlangıcı ve kesilmesiyle ilgili hükümleri gözetilmemiştir.
Davanın yasal dayanaklarından olan 506 sayılı Kanunun 53 üncü maddesinde, Kurum hastanelerince düzenlenecek usulüne uygun sağlık kurulu raporları ve dayanağı tıbbi belgelerin incelenmesi sonucu, çalışma gücünü en az 2/3 oranında yitirdiği Kurumca belirlenen sigortalının malûllük sigortası bakımından malûl sayılacağı hükmü öngörülmüştür. Kurumca sigortalıya bağlanan malûllük aylığı yönünden tahsis koşullarının ortadan kalkması durumunda aylık bağlama işlemi ileriye dönük olarak iptal edilebileceği gibi, anılan koşulların tahsis tarihi itibarıyla bulunmadığının belirlenmesi durumunda aylıkların yersiz ödendiği gerekçesiyle istirdadı da söz konusu olabilmektedir.
506 sayılı Yasanın 56. maddesi, “Sigortalı olarak işten ayrıldıktan sonra yazılı istekte bulunan ve malullük aylığına hak kazanan sigortalının aylığının ödenmesine, kendisinin yazılı isteğinden, malul sayılmasına esas tutulan raporun tarihi yazılı isteğini takibeden takvim ayından sonraki bir tarih ise bu raporun tarihinden sonraki ay başından başlanır.” düzenlemesini içerir.
./..
-2-
Davacıya, 08.08.1997 tarihli sağlık kurulu raporuna istinaden 01.09.1997 tarihinde malullük aylığı bağlanmıştır. Ancak SSK hizmet cetveline göre, maluliyet aylığı tahsis talebinde bulunduğu 21.11.1996 tarihinde davacının çalışmaya devam ettiğinin anlaşılması üzerine, bağlanan aylıkların borç kaydedildiği belirlenmiştir.
506 sayılı Yasa’nın 58/1 maddesinde ise; “Malûllük aylığı almakta iken sigortalı olarak çalışmaya başlayanların aylıkları, çalışmaya başladıkları tarihten itibaren kesilir” hükmü yer almaktadır. Buna göre, davacının sigortalı çalışması, çalışma gücünü 2/3 nispetinde yitirdiği tarihten sonra da devam etmişse, bu çalışmanın sona erdiği tarihi takip eden aybaşından itibaren malûlluk aylığı bağlanması gerekmektedir. Nitekim, davacının 15.12.2003 tarihli başvurusu nazara alınarak, Kurum tarafından 01.01.2004 tarihinde davacıya yeniden maluliyet aylığı bağlanmıştır.
Öte yandan; anılan Kanunun “Sigortalının kontrol muayenesi” başlığını taşıyan 57 nci madde hükmüne göre; malûllük aylığı bağlanan sigortalıları Kurum her zaman kontrol muayenesine tabi tutabileceği gibi, muayene sonrasında yeniden belirlenecek malûllük durumuna göre aylık, dayanak raporun düzenleme tarihini izleyen ay başından başlanarak gerekirse kesilebilir.
İnceleme konusu uyuşmazlığın; yukarıda belirtilen yasal düzenlemeler çerçevesinde çözümlenmesi gerekmekte olup, mahkemece bu konularda yapılan inceleme ve araştırmanın yetersiz olduğu gözetilmeksizin ve istirdat istemine ilişkin olarak kanıtlar toplanıp değerlendirme yapılmaksızın davanın kabulü yönünde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 11.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.....