1. Hukuk Dairesi 2014/13543 E. , 2014/19474 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi, yıkım davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava; çaplı taşınmaza elatmanın önlenmesi, yıkım ve tespit masraflarının tahsili isteklerine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden; dava konusu 200 ada 64, 65 ve 81 parsel sayılı taşınmazların davacı Hazine adına, komşu 68 parsel sayılı taşınmazdaki ... bloğundaki 4 nolu bağımsız bölümün davalı Şirket adına, aynı taşınmazdaki .... bloğundaki 4 nolu bağımsız bölümün ise diğer davalı ... adına kayıtlı olduğu, davaya konu 68 sayılı parselde kat irtifakı kurulu olup üzerinde birden çok bloğun bulunduğu, mahkemece yapılan uygulama sonucu 68 parsel sayılı taşınmazdaki davalı şirket tarafından yapılan duvar ve parke taşlarının çekişmeli 64, 65 ve 81 sayılı parsele taşkın olduğunun belirlendiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu’nun 35. maddesinde, yöneticinin görevlerinin yönetim planında belirtileceği, yönetim planında aksine hüküm olmadıkça maddede sayılan işlerin yönetici tarafından yerine getirileceği açıklanmıştır. Anılan maddenin (b) bendinde “Anagayrimenkulün gayesine uygun olarak kullanılması, korunması, bakımı ve onarımı için gereken tedbirlerin alınması”, (g) bendinde ise, “Anagayrimenkulü ilgilendiren bir sürenin geçmesinden veya bir hakkın kaybına meydana vermeyecek gerekli tedbirlerin alınması”, (h) bendinde “Anagayrimenkulün korunması ve bakımı için kat maliklerinin yararına olan hususlarda gerekli tedbirlerin, onlar adına alınması” yöneticinin görevleri arasında sayılmış; yasanın 38. maddesinde ise yöneticinin, kat maliklerine karşı aynen vekil gibi sorumlu olduğu düzenlenmiştir.
Diğer taraftan ülkemizde yaşanan ekonomik ve sosyal gelişmeler ile nüfus artışının doğurduğu iş yeri ve konut ihtiyacının karşılanması amacıyla inşa edilen, toplu yapıların kullanıma başlandığı bilinen bir gerçektir. Bu nitelikteki toplu yapılarda, kat maliklerinin ortak kullanımına ayrılmış tesis ve alanların bir disiplin için bakılması, korunması ve onarılması başka bir deyişle ortak kullanımdaki yerlerin yönetilmesi gerektiği de açıktır. Bu anlamda, yönetim ve davada taraf olabilme ehliyeti yönünden doğan yasal boşluğun doldurulmaması, tüm maliklerin birlikte dava açabileceğinin veya tüm maliklere karşı dava açılması gerektiğinin kabulü, uyuşmazlıkları çözümsüzlüğe terk etme sonucunu doğurmaktadır. Oysa aslolan modern şehir hayatının getirdiği toplu site yapılaşmalarında ortaya çıkan ihtiyaçların hakkaniyete uygun biçimde giderilmesi olmalıdır. Bu nedenle benzer kurum ve kuruluşlar için yasalarda öngörülen düzenlemeler kıyasen uygulanmak suretiyle hak ve adalete, hakkaniyet ve usul ekonomisi ilkelerine uygun bir çözüm bulunması gerektiği kuşkusuzdur.
Somut olayda; dava konusu parsellerdeki duvar ve parke taşlarının davalı şirket tarafından döşendiği ve halen site sakinlerinin kullanımında olduğu sabittir.
Bu durumda; davanın tapu iptal ve tescil davası gibi doğrudan kat maliklerinin mülkiyet hakkını ilgilendiren bir dava da olmadığı gözetildiğinde, taşınmazın gayesine uygun olarak kullanılması ve korunması için kat malikleri yararına olan hususlarda gerekli tedbirleri almakla görevli olan yöneticinin, site yönetimine karşı açılan bu tür davalarda kat malikleri adına temsilci sıfatıyla hareket edebileceğinin ve bunun için sitenin tüzel kişiliğinin bulunmasının da gerekmediğinin kabulü gerekir.
O halde, davada elatmanın önlenmesi talebinin yanında yıkım isteğinin de bulunduğu gözetildiğinde, site yönetiminin kat maliklerini temsilen eldeki davada, taraf ehliyeti bulunduğundan husumetin site yönetimi mevcutsa site yönetimine, mevcut değilse tüm bağımsız bölüm maliklerine yöneltilerek eldeki davada yer alması gerektiği kuşkusuzdur.
Hal böyle olunca, 68 parsel sayılı taşınmazdaki sitenin yönetimi mevcutsa site yönetiminin, değil ise tüm bağımsız bölüm maliklerinin davada yer almasının sağlanması bakımından davacıya olanak tanınması, böylece usulü dairesinde taraf teşkili sağlandıktan sonra bir karar verilmesi gerekirken, anılan husus gözetilmeksizin işin esası bakımından yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.
Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.