
Esas No: 2009/11818
Karar No: 2010/1571
Karar Tarihi: 11.02.2010
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2009/11818 Esas 2010/1571 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
.....
Dava, davalı işverenlere ait işyerinde hizmet aktiyle çalıştığından bahisle, 18.02.2004 tarihinde iş kazası geçirdiğinin ve bu kaza nedeniyle sağ el baş parmağının malul kaldığının tespiti istemine ilişkindir.
Mahkemece, ilamında belirtildiği şekilde, davacının davalılara ait işyerinde 18.02.2004 tarihinde geçirdiği kazanın 506 sayılı Kanunun 11/a maddesine göre iş kazası olduğunun tespitine karar verilmiştir.
Hükmün, tüm tarafların vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
Mahkemece, işveren sıfatıyla her iki şirket aleyhine hüküm kurulmuştur. Oysa, bilindiği üzere, bir kişinin aynı anda iki ayrı işyerinde hizmet aktiyle çalışması mümkün değildir. Davacı, ıslah etmeden önceki dava dilekçesinde; davalı işverenlerin emrinde 01.02.2004 ile 22.02.2004 tarihleri arasında hizmet aktiyle çalıştığının tespiti ile 18.02.2004 tarihinde meydana gelen kazanın iş kazası olduğunun tespiti isteminde bulunmuştur. İş kazası olduğu iddia edilen olay; işyerindeki makine ile ufak mobilya parçalarını keserken makine yayının fırlaması nedeniyle, sağ el baş parmağının kesilmesidir. Davacının Kuruma yaptığı şikayet nedeniyle yapılan denetim sonucunda; denetime konu işyerinin ......ne ait olup, aynı adreste kiracı olarak..... tarafından da faaliyet gösterildiği, işyerinde, her iki şirkete ait demirbaşın bulunduğu, bina mülkiyetinin..... ait olduğu fakat esas imalatın......nce yapıldığı, ..... personelinin de bu şirket tarafından yürütülen mobilya imalat işlerinde çalıştırıldığı ve hizmet alımı karşılığı fatura mukabili ...... tarafından diğer davalı şirkete ödeme yapıldığı tespit edilmiş, sonuçta davacının iş kazası geçirdiğine dair bir bulguya rastlanmadığından, olay iş kazası olarak kabul edilmemiştir.
.....evraklarından, davacının, ..... temsilcisi olan ...... tarafından hastaneye götürüldüğü, Kurum müfettişinin yaptığı soruşturmada; davacının;..... müdürü ..... ile görüşerek işbaşı yaptığını belirttiği, işveren vekili olarak beyanı alınan ..... ise; eski işçisi olduğundan, tanıdığı davacıya, evinde odun kırarken elini kestiği ve mağdur olduğu bildirildiğinden, 24.02.2004 tarihinde işbaşı yaptırıldığını, bu tarihten sonraki sağlık giderlerinin firma tarafından karşılandığını beyan ettiği,
....
ayrıca, davacı adına .....düzenlenmiş 24.02.2004 tarihli işe giriş bildirgesi olduğu da gözetilerek, taraflar arasında ödünç iş ilişkisi olup olmadığı yöntemince araştırılmalıdır.
Hukukumuzda yasal düzenlemesi bulunmayan geçici (ödünç) iş ilişkisinde ödünç veren ile, ödünç işçi arasındaki hizmet ilişkisi, ödünç iş ilişkisi çerçevesinde, işçinin ödünç alan işveren ile ödünç işçi arasında, hizmet ilişkisi kurulması yönünde bir irade uyuşması bulunmadığı gibi, geçici olarak sigortalının bir başka işverene ödünç verilmesi, ödünç işçinin sigortalılığını ve dolayısıyla, aralarında hizmet ilişkisi bulunan ödünç verenin 506 sayılı Yasa’nın 4/1. maddesi yönünden işveren niteliğini ortadan kaldırmayacaktır. Bu nedenle ilk işyerindeki çalışması, 506 sayılı Yasa’nın 9. maddesinde ön görüldüğü şekilde işe giriş bildirgesi verilerek Kuruma duyurulan sigortalının, iş akdi sona ermeden aynı ya da farklı işverene ait işyerine ödünç olarak verilip çalışmaya başlaması durumunda, bu işyerinden ikinci bir işe giriş bildirgesi verilmesine gerek yoktur ve dolayısıyla böyle bir bildirgenin verilmemiş olması, anılan Yasa’nın 10. maddesi uyarınca işverenin sorumluluğunu gerektirmez.
Somut olayda; davacının hangi işveren şirkete bağlı olarak çalıştığının tespiti yapılmalı, ardından somut olay bakımından, ödünç iş ilişkisinin varlığı araştırılmalı, somut belirlemeler ışığında varılacak sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, açıklanan maddi ve hukuki esaslar gözetilmeksizin eksik araştırma inceleme ve yanılgılı değerlendirme sonucu yazılı biçimde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O hâlde, tarafların vekilleri tarafından bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek hâlinde davacı ve davalılardan...iadesine, 11.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
...