1. Hukuk Dairesi 2014/18742 E. , 2014/19472 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :SULH HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU KAYDINDA DÜZELTİM
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."nun raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, kayıt maliki ile mirasbırakanın aynı kişi olduğunun tespiti isteğine ilişkindir.
Davacı, mirasbırakanı "".. oğlu ..."""nın maliki olduğu 132 parsel sayılı taşınmazın sicil kaydında adı, soyadı ve baba adı dışında kimlik bilgilerinin bulunmaması sebebi ile intikal yaptıramadığını ileri sürerek, kayıt maliki ile miras bırakanı "01.07.1923 doğumlu ... ve ... oğlu ....""nın aynı kişi olduğunun tespiti istekli eldeki davayı açmıştır.
Mahkemece, Tapu Tüzüğünün 28. maddesinde kütükte bulunması zorunlu bilgilerin çekişmeli taşınmazın tapu kaydında yer aldığı, davacının dava açmakta hukuki yararının bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
İddianın içeriği ve ileri sürülüş biçimi itibarıyla davanın, tapu kaydında düzeltim isteğine ilişkin olmayıp, malik görünen kişi ile davacının mirasbırakanının aynı kişi olduğunun saptanması amacına yönelik bir dava olduğu açıktır. Her ne kadar kayıt malikinin doğum tarihi gibi kimlik bilgilerinin tapu kaydında yer alması zorunlu olan bilgilerden olmadığından bu konuda düzeltme kararı verilemese de malik olarak görünen kişi ile mirasbırakanın doğum tarihi ve diğer kimlik bilgileri belirlenmek suretiyle aynı kişi olduğunun tespitine karar verilmesinde bir sakınca bulunmamaktadır. O halde, araştırma ve incelemenin bu kapsamda yapılması gerektiği kuşkusuzdur.
6100 sayılı HMK"nın yürürlüğe girdiği 01.01.2011 tarihinden sonra tapu müdürlüğüne ilgili sıfatıyla husumet yöneltilerek yapılan böylesi taleplerle mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile tespiti istenen kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
1-Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2-Nüfus müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3-Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4-İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5-Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlanması durumunda talebin kabulü yoluna gidilmelidir.
Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmeli, Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında; tapu kaydında herhangi bir düzeltme talebinde bulunulmadığı, kayıt maliki ile mirasbırakanın aynı kişi olduğunun tespiti istendiği ancak mahkemece bu kapsamda bir değerlendirme yapılmadığı anlaşılmaktadır.
Öte yandan; davanın tespit niteliğinde bulunduğu ve 6100 sayılı ...nın hükümleri gereğince, duruşma açılarak tarafların usulüne uygun olarak duruşmaya davet edilmesi, iddianın esasının araştırılması, tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda gerekli araştırmanın yapılarak, tanıkların dinlenmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerektiği kuşkusuzdur.
Hâl böyle olunca; yukarıda açıklanan hususlar gözardı edilerek, tahkikat aşamasına geçilmeden evrak üzerinden karar verilmiş olması doğru olmadığı gibi davacının dava açmakta hukuki yararı da bulunduğuna göre; davacının isteği gözetilerek, yukarıda değinilen ilkeler çerçevesinde araştırma ve inceleme yapılması, taşınmaz maliki ile mirasbırakanın aynı kişi olup olmadığının duraksamaya yer vermeyecek şekilde saptanması, davacının iddiasının ispatlanması halinde tapu kaydındaki malik ile davacının murisinin aynı kişi olduğunun tespitine aksi halde davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacı tarafın temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.