Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/2208
Karar No: 2014/19463
Karar Tarihi: 11.12.2014

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/2208 Esas 2014/19463 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/2208 E.  ,  2014/19463 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ


    Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, tetkik hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, duruşma isteği dava değeri yönünden reddedildi, gereği görüşülüp, düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, vekalet görevinin kötüye kullanılması hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
    Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.
    Davacılar, mirasbırakan ...’ın 13.08.2000 tarihinde ölümü üzerine doğrudan gelir desteğini alması ve buna dair işlemleri yapmak üzere kardeşleri olan davalı ...’e verdikleri vekaletnameler kullanılarak 897 ada 11, 900 ada 27, 29; 906 ada 2, 4, 8; 876 ada 19, 20 ve 24 parsel sayılı taşınmazların diğer kardeşleri olan bir kısım davalıların murisi olan ....’a satış suretiyle temlik edildiğini, satış iradelerinin bulunmadığını, düşük bedelle satış yapılıp kendilerine satış bedelinin de ödenmediğini ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.
    Davalılar, davacıların bilgisi dahilinde verdikleri vekaletnameler ile dava konusu taşınmazların rayiç bedelden satış işleminin yapıldığını, davacıların payına isabet eden satış bedelinin ödendiğini, iddiaların doğru olmadığını belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Mahkemece, çekişme konusu taşınmazlardaki muristen davacılara intikal eden payların usulüne uygun düzenlenen vekaletnameler kullanılmak suretiyle davalı ... tarafından diğer davalılar murisi olan...’a satış suretiyle devredildiği, satış bedeli ile gerçek bedelin birbirine yakın olduğu, satıştan haberdar olan davacıların uzun süre sonra dava açmakta iyi niyetli bulunmadıkları, vekilin vekalet sınırlarında işlem yaptığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
    Dosya içeriğinden, toplanan delillerden; davacı ...’nın 08.10.2001 tarihinde, diğer davacılar ... ile ....’nin ise 10.10.2001 tarihinde miras bırakan ... adına kayıtlı olan taşınmazlardaki kendilerine intikal edecek hak ve hisselerin satış yetkisini içerir vekaletnameyi davalı ...’e verdikleri, vekilin çekişme konusu 897 ada 11, 900 ada 27, 29; 906 ada 2 parselin ¼ payını, 906 ada 4, 8; 876 ada 19, 20 ve 24 parsel sayılı taşınmazları 25.09.2002 tarihli akitle muris ...’tan intikalini müteakip davacıların miras paylarını satış suretiyle kardeşi...’a temlik ettiği, ondan da, eldeki davanın açılmasından sonra 876 ada 20 parseli bir kısım davalıların intikalini yaptırıp anılan taşınmazdaki miras paylarını 12.02.2013 tarihinde dahili davalı ...’e satış suretiyle temlik ettikleri anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; Borçlar Kanununun temsil ve vekalet akdini düzenleyen hükümlerine göre, vekalet sözleşmesi büyük ölçüde tarafların karşılıklı güvenine dayanır. Vekilin borçlarının çoğu bu güven unsurundan, onun vekil edenin yararına ve iradesine uygun davranış yükümlülüğünden doğar.
    6098 s. Türk Borçlar Kanununda (TBK) sadakat ve özen borcu, vekilin vekil edene karşı en önde gelen borcu kabul edilmiş ve 506. maddesinde (818 s. Borçlar Kanununun 390.) maddesinde aynen; "Vekil, vekâlet borcunu bizzat ifa etmekle yükümlüdür. Ancak vekile yetki verildiği veya durumun zorunlu ya da teamülün mümkün kıldığı hâllerde vekil, işi başkasına yaptırabilir.
    Vekil üstlendiği iş ve hizmetleri, vekâlet verenin haklı menfaatlerini gözeterek, sadakat ve özenle yürütmekle yükümlüdür.
    Vekilin özen borcundan doğan sorumluluğunun belirlenmesinde, benzer alanda iş ve hizmetleri üstlenen basiretli bir vekilin göstermesi gereken davranış esas alınır." hükmüne yer verilmiştir. Bu itibarla vekil, vekil edenin yararına ve iradesine uygun hareket etme, onu zararlandırıcı davranışlardan kaçınma yükümlülüğü altındadır. Vekâletin kapsamı, sözleşmede açıkça gösterilmemişse, görülecek işin niteliğine göre belirlenir. (TBK"nin 504/1.) Sözleşmede vekaletin nasıl yerine getirileceği hakkında açık bir hüküm bulunmasa veya yapılan işlem dış temsil yetkisinin sınırları içerisinde kalsa dahi vekilin bu yükümlülüğü daima mevcuttur. Hatta malik tarafından vekilin bir taşınmazın satışında, dilediği bedelle dilediği kimseye satış yapabileceği şeklinde yetkili kılınması, satacağı kimseyi dahi belirtmesi, ona dürüstlük kuralını, sadakat ve özen borcunu göz ardı etmek suretiyle, makul sayılacak ölçüler dışına çıkarak satış yapma hakkını vermez. Vekil edenin yararı ile bağdaşmayacak bir eylem veya işlem yapan vekil değinilen maddenin son fıkrası uyarınca sorumlu olur. Bu sorumluluk BK"de daha hafif olan işçinin sorumluluğuna kıyasen belirlenirken, TBK"de benzer alanda iş ve hizmetleri üslenen basiretli bir vekilinin sorumluluğu esas alınarak daha da ağırlaştırılmıştır.
    Öte yandan, vekil ile sözleşme yapan kişi 4721 s. Türk Medeni Kanunun (TMK) 3. maddesi anlamında iyi niyetli ise yani vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını bilmiyor veya kendisinden beklenen özeni göstermesine rağmen bilmesine olanak yoksa, vekil ile yaptığı sözleşme geçerlidir ve vekil edeni bağlar. Vekil vekalet görevini kötüye kullansa dahi bu husus vekil ile vekalet eden arasında bir iç sorun olarak kalır, vekil ile sözleşme yapan kişinin kazandığı haklara etkili olamaz.
    Ne var ki, üçüncü kişi vekil ile çıkar ve işbirliği içerisinde ise veya kötü niyetli olup vekilin vekalet görevini kötüye kullandığını biliyor veya bilmesi gerekiyorsa vekil edenin sözleşme ile bağlı sayılmaması, TMK"nin 2. maddesinde yazılı dürüstlük kuralının doğal bir sonucu olarak kabul edilmelidir. Söz konusu yasa maddesi buyurucu nitelik taşıdığından hakim tarafından kendiliğinden (resen) göz önünde tutulması zorunludur. Aksine düşünce kötü niyeti teşvik etmek en azından ona göz yummak olur. Oysa bütün çağdaş hukuk sistemlerinde kötü niyet korunmamış daima mahkum edilmiştir. Nitekim uygulama ve bilimsel görüşler bu yönde gelişmiş ve kararlılık kazanmıştır.
    Yukarıda açıklanan ilke ve olgular gözetilerek somut olaya bakıldığında, dava konusu taşınmazların davalı ... tarafından kardeşi olan diğer davalılar murisi...’a satış suretiyle devrinin yapıldığı, davacıların ...’da yaşamakta olup, taşınmazları fiilen kullanan davalı tarafın gelir desteğinden yararlanmaları için vekaletname verdikleri, satış iradelerinin bulunmadığı, mahkemece, taşınmazların satış bedelleri belirlenirken keşifte yapılan gözleme aykırı olarak fıstık ağaçlarının değerlendirmeye alınmadığı, kaldı ki, satış bedelinin davacılara ödendiğinin de sabit olmadığı, netice itibariyle anılan vekaletnamelerin kötüye kullanılmak suretiyle taşınmazların temlikinin yapılarak davacıların zarara uğratıldıkları sonucuna varılmaktadır.
    Öte yandan, dahili davalı ...’in dava konusu 876 ada 20 parsel sayılı taşınmazın bir kısım payını yargılama sırasında davalı olduğunu bilerek satın aldığı, Türk Medeni Kanunun 1023. maddesi anlamında iyi niyetli sayılamayacağı da açıktır.
    Hal böyle olunca; davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken delillerin takdirinde hata yapılarak yanılgılı değerlendirme ve yanlış hukuki niteleme sonucu yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir.
    Davacıların bu yönlere ilişkin temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 11.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.











    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi