19. Ceza Dairesi Esas No: 2019/32563 Karar No: 2019/15472 Karar Tarihi: 11.12.2019
1632 Sayılı Kanuna Aykırılık - Yargıtay 19. Ceza Dairesi 2019/32563 Esas 2019/15472 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Asliye Ceza Mahkemesi, 1632 Sayılı Kanuna Aykırılık suçundan bir kişinin mahkumiyetine karar vermiştir. Ancak yapılan temyiz başvurusu sonucunda, sanığın idari para cezasına ilişkin kararın usulsüz tebliğ edilmesi nedeniyle suçun unsurlarının oluşmadığı anlaşılmış ve mahkumiyet kararı bozulmuştur. Sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi kanuna aykırıdır. İlgili kararla birlikte, Askeri Ceza Kanunu'nun 63/1. maddesinde düzenlenen yoklama kaçağı, bakaya, geç iltihak suretiyle bakaya ve saklı suçlarının oluşması için, suç failleri hakkında öncelikle 1111 sayılı Askerlik Kanunu'nun 89/4. maddesinde yer alan kabahatlerin herhangi birinden dolayı kesinleşmiş bir idari para cezasının bulunması gerektiği belirtilmektedir.
19. Ceza Dairesi 2019/32563 E. , 2019/15472 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi SUÇ : 1632 Sayılı Kanuna Aykırılık HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü: Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi. Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede, 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu"nun 63/1. maddesinde düzenlenen yoklama kaçağı, bakaya, geç iltihak suretiyle bakaya ve saklı suçlarının oluşması için, suç failleri hakkında öncelikle 1111 sayılı Askerlik Kanunu"nun 89/4. maddesinin (a), (b), (c), (d) veya (e) bentlerinde yer alan kabahatlerin herhangi birinden dolayı kesinleşmiş bir idari para cezasının bulunması gerektiği; Somut uyuşmazlıkta, Edirne Valiliği İl İdare Kurulunun 13/02/2014 tarihli ve 22 sayılı kararı ile verilen 8960 TL idari para cezasına ilişkin kararın sanığın vasisine 30/04/2014 tarihinde tebliğ edildiği, Yargıtay Ceza Genel Kurulu’nun 30/10/2007 tarihli ve 2007/4-200 Esas ve 2017/219 sayılı ilamında da belirtildiği üzere, cezaevinde bulunan kişiye vasi ya da mümessil tayin edilmesinin ceza yargılamasında vekille temsil edilme halinden farklı olup, niteliği itibariyle daha değişik amaçlara yönelik bulunduğu, usulde kıyasın geçerli oluşu nedeniyle, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 11. maddesinde sanığa yapılacak tebligatı geçerli sayan normun, Kanun yoluna başvurma hakkını kullanma ya da kullanmama gibi ergin kişinin herhangi bir yardıma ihtiyaç duymadan kendiliğinden karara bağlayabileceği konularda hükümlü için de geçerli kabul edilmesi ve salt cezaevinde oluşuna dayanılarak hükümlünün vasi ya da mümessilin temsili ile bağımlı tutulmaması ve onun yardımına muhtaç hale düşürülmemesi gerektiği gözetildiğinde, idari para cezasına ilişkin kararın o tarihte başka suçtan cezaevinde hükümlü olan sanığın vasisine tebliğ edildiği halde sanığa yöntemince tebliğ edilmeyerek yalnızca vasiye yapılan tebligatla yetinilmesi usulsüz olduğundan, sanık hakkında kesinleşmiş idari yaptırım kararı bulunmadığı ve suçun unsurları oluşmadığı anlaşıldığından sanığın beraati yerine yazılı şekilde mahkumiyetine karar verilmesi, Kanuna aykırı ve O Yer Cumhuriyet savcısının temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye uygun olarak, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca, BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 11/12/2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.