8. Ceza Dairesi 2016/829 E. , 2016/3956 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Banka veya kredi kartlarının kötüye kullanılması, nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Hükümlülük
Gereği görüşülüp düşünüldü:
5237 sayılı TCK.nun 53. maddesindeki hak yoksunluklarının Anayasa Mahkemesi"nin 24.11.2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanarak yürür- lüğe giren 08.10.2015 gün ve 2014/140 esas 2015/85 karar sayılı iptal kararı gözetilerek infaz aşamasında değerlendirilmesi mümkün görülmüştür.
1- Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan kurulan hüküm yönünden yapılan incelemede;
Bozmaya uyularak; yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanığın, suçların sübut bulmadığına yönelik temyiz itirazları yerinde görülmediğinden reddiyle hükmün oybirliğiyle (ONANMASINA),
2- Sanık hakkında sahte kredi kartı üretmek ve üretilen kredi kartının kullanılması sureti ile yarar sağlama ile dolandırıcılık suçlarından kurulan hükümlere yönelik temyiz incelemesinde;
Bozmaya uyularak; yapılan yargılamaya, dosya içeriğine, toplanıp karar yerinde gösterilen ve değerlendirilen delillere, oluşa ve mahkemenin soruşturma sonucunda oluşan inanç ve takdirine, suçun oluşumuna ve niteliğine uygun kabul ve uygulamasına, hukuka uygun, yasal ve yeterli olarak açıklanan gerekçeye göre sanığın, yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Sanık hakkında hüküm kurulduktan sonra 1412 sayılı CMUK.nun 326/son maddesi uyarınca kazanılmış hak nedeniyle toplam cezanın 3 yıl 1 ay 15 gün ve 12.500 Tl üzerinden infaz olunacağının belirtilmesi ile yetinilmesi gerekirken, sonuç cezanın 3 yıl 1 ay 15 gün ve 12.500 TL olarak tayin edilmesi,
Yasaya aykırı ise de, yeniden yargılama yapılmasını gerektirmeyen bu hususların, 5320 sayılı yasanın 8/1. maddesi uyarınca uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK.nun 322. maddesi gereğince düzeltilmesi mümkün bulunduğundan, kazanılmış hakka ilişkin bölümden "neticeten 3 yıl 1 ay 15 gün hapis ve 12.500 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına" ibaresi çıkarılarak yerine “1412 sayılı CMUK.nun 326/son maddesi uyarınca sanığın eylemlerine ilişkin cezanın 3 yıl 1 ay 15 gün ve 12.500 TL üzerinden infazına" ibaresi yazılmak suretiyle hükümlerin (DÜZELTİLEREK ONANMASINA), 24.03.2016 gününde sahte kredi kartı üretmek ve sahte üretilen kredi kartının kullanılması sureti ile yarar sağlama eylemlerinden kurulan hükümler yönünden oyçokluğuyla karar verildi.
KISMİ KARŞI DÜŞÜNCE
Sanık ... hakkında katılan ... ve ...’a yönelik sahte banka veya kredi kartı üretmek ve sahte oluşturulan kredi kartının kullanılması suretiyle yarar sağlama suçlarından 5237 sayılı TCK.nun 245/2 ve 245/3. maddelerinden kurulan mahkumiyet hükümlerinin, sanığın eyleminin banka sayısınca kül halinde 5237 sayılı TCK.nun 245/3. madde ve fıkrasında düzenlenen tek suçu oluşturması nedeniyle bozulması gerekirken düzeltilerek onanmasına karar verilmesi yerinde değildir. Şöyle ki;
Dosya kapsamı ve anlatımlardan, sanık ...’ın Nüfus Müdürlüğü’nden sahte olarak çıkarttığı katılan ... Sakin adına kendi fotoğrafı yapıştırılmış nüfus cüzdanı ile ... Bankası ve ...’tan sahte olarak kredi kartı çıkarttırıp birçok kez harcama yaptığı anlaşılmaktadır.
5237 sayılı TCK.nun 21/1. madde ve fıkrası "Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir." Yine TCK.nun 44. maddesi “İşlediği bir fiil ile birden fazla farklı suçun oluşmasına sebebiyet veren kişi, bunlardan en ağır cezayı gerektiren suçtan dolayı cezalandırılır.” hükmünü içermektedir.
5237 sayılı TCK.nun 245/3. madde ve fıkrasında tanımlanan suçun maddi unsuru, sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir banka veya kredi kartını kullanmak suretiyle kendisine veya başkasına yarar sağlamaktır. Ancak bu fıkra hükmüne göre cezaya hükmedilebilmesi için fiilin daha ağır cezayı gerektiren başka bir suç oluşturmaması gerekir. Bu maddedeki suçun oluşması için ilk şart, banka veya kredi kartının sahte olarak üretilmiş veya üzerinde sahtecilik yapılmış olmasıdır. Yani sahte kart oluşturmak veya üzerinde sahtecilik yapmak bu suçun seçimlik hareketleridir. Sahte kart oluşturmak, gerçek kart üzerinde yapılanlar dışında sahtecilik fiillerini ifade eder. Üçüncü fıkradaki suçun oluşması için ikinci şart ise, sahte olarak üretilmiş veya üzerinde sahtecilik yapılmış kartın kullanılması suretiyle yarar elde edilmiş olmasıdır. Haksız yararın fail ya da başka birisine sağlanmasının önemi yoktur. Her iki halde de suç oluşacaktır.
245. maddenin 3. fıkrasında tanımlanan suçun manevi unsuru ise kasttır yani kasten işlenebilen bir suçtur. Üçüncü fıkra açısından kast, suça konu banka veya kredi kartının sahte oluşturulan veya üzerinde sahtecilik yapılan bir kart olduğunu bilmeyi ve bu kartı yarar sağlamak amacıyla kullanmayı istemeyi gerektirir.
Burada geçitli suç sözkonusudur. Çünkü failin sahte olarak üretilmiş bir banka veya kredi kartını kullanarak kendisi veya başkası yararına haksız yarar elde edebilmesi için öncesinde bu kartı üretmesi, satın alması ya da bir şekilde kabul etmesi gerekir. Bunlar dışında kartın elde edilmesi için kalan tek seçenek kartın bulunmasıdır ki fail bulduğu kartın sahte olduğunu bilemeyeceği için bu kez de kast unsuru gerçekleşmeyeceğinden 3. fıkrada yer alan suçtan cezalandırmak da mümkün olmayacaktır. Dolayısıyla 3. fıkradaki suçun işlenebilmesi için failin öncesinde 2. fıkrada yer alan hareketlerden birisini gerçekleştirmesi gerekecektir. Buna göre de 2. fıkrada yer alan hareketler, 3. fıkradaki suç açısından cezalandırılmayan önceki hareketler olacaktır. (Benzer görüş için; Yrd. Doç. Murat Volkan Dülger, Bilişim Suçları ve İnternet İletişim Hukuku, s. 553-554)
Bilindiği üzere, sahtecilik fiillerinin hedefi yine bizzat sahteciliğin kendisi değildir. Hemen her zaman sahteciliğin ötesinde bir amaca ulaşmak için sahtecilik yapılır. Bu nedenle sahte belge oluşturduktan sonra bu sahte belgeyi kullanan kişi, hem sahte belge düzenlemekten hem de sahte belge kullanmaktan dolayı cezalandırılmaz. Burada da aynı şekilde düşünmek uygun olacaktır. Dolayısıyla, sahte kart oluşturan veya kart üzerinde sahtecilik yapan kişi, daha sonra bu kartı kullanarak yarar sağlayacak olursa, sadece TCK.nun 245/3. maddesinde öngörülen suçtan dolayı cezalandırılması gerekecektir. Nitekim TCK.nun 245/3. maddesinde öngörülen cezanın 245/2. maddesinde öngörülen cezadan fazla olması da bu görüşü destekler niteliktedir.
Somut olayda da, Ceza Genel Kurulunun 27.05.2008 gün ve 2008/11-87 E, 2008/150 K sayılı kararında da belirtildiği üzere, sanığın katılan ... Sakin adına sahte olarak çıkarttığı nüfus cüzdanını kullanmak suretiyle banka görevlilerince basımını sağladığı kredi kartları “sahte oluşturulan” kart niteliğinde olup, bu kartların kullanılması suretiyle kendine haksız yarar sağlaması eyleminin daha ağır cezayı gerektiren başka bir suçu oluşturmaması ile, 5237 sayılı TCK.nun 21/1. madde ve fıkrasında "Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir." şeklindeki düzenleme, geçitli suç teorisi ve TCK.nun 44. maddesi birlikte değerlendirildiğinde, sanığın kastının açıkça sahte olarak üretilen kredi kartının kullanılması sonucu yarar sağlama olduğu ve eyleminin kül halinde banka sayısınca 5237 sayılı TCK.nun 245/3. maddesindeki suçu oluşturduğu gözetilmeden, TCK.nun 245/3. madde ve fıkrası yanında ayrıca TCK.nun 245/2. madde ve fıkrasından da hüküm kurulması suretiyle fazla ceza tayini gerekçesiyle bozulması yerine, yerel mahkemenin mahkumiyete ilişkin kararlarının düzeltilerek onanması yönündeki sayın çoğunluğun kararına katılmıyorum. 24.03.2016