19. Hukuk Dairesi 2017/5153 E. , 2019/3207 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki menfi tespit davasının bozmaya uyularak yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü.
- KARAR -
Davacılar vekili, davacı ... ... ile davalı banka arasında imzalanan kredi sözleşmesini diğer davacıların kefil sıfatıyla imzaladığını, sözleşme imzalanırken bankaya teminat senedi verildiğini, kredi borcunun ödenmemesi üzerine borç miktarını aşacak şekilde davalının senedi icra takibine konu ettiğini,davacının davalıya yalnızca 147.636,02 TL borçlu olduğunu ileri sürerek icra takibine konu bonodan dolayı davacıların 160.790,55 TL borçlu olmadığının tespitine ve bu miktar üzerinden takibin iptaline ve %40 oranında tazminata karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Temlik eden davalı ... vekili, bononun kredi sözleşmesinin teminatı olmadığını, illetten mücerret olduğunu belirterek davanın reddini savunmuştur.
Temlik alan davalı ... vekili, davacının davasının 300.000,00 TL takip ile ilgili olarak 160.790,55 TL kısımla ilgili borçlu olunmadığının tespitine ilişkin olduğunu ve davalının 110.200,00 TL’lik kısmı temlik aldığını savunarak davanın reddini istemiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen kararın, davalı ... vekilince temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 17.06.2014 Tarih, 2013/8366 Esas, 2014/11365 Karar sayılı ilamında belirtilen “takip ve dava konusu alacak yargılama sırasında davalı ... tarafından dava dışı ...’e kısmen temlik edilmiş olup, temlik alan ...’e herhangi bir bildirimde bulunulmaksızın onun yokluğunda yapılan yargılama sonucunda davalı olarak da gösterilerek davanın esası hakkında hüküm kurulmuştur. Kararda davalı ...’e dava dilekçesi tebliğ edilip, hukuki dinlenilme hakkının (HMK m.27) kullanılmasına olanak sağlanması gerekirken, bu yön gözetilmeden yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.” şeklindeki gerekçelerle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda,davacıların kredi sözleşmesi gereğince 155.878,85 TL borçlu oldukları, takibe konu alacaktan bu miktarın mahsubu sonucu 147.547,72 TL borçlu olmadıkları gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne, davalının icra takibinde haksız ve kötü niyetli olduğu sabit olmadığı gibi icra takibi de ihtiyati tedbir kararı ile durdurulmadığından taraf vekillerinin tazminat istemlerinin reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekilince temyiz edilmiştir.
Davacı dava dilekçesinde icra dosyasındaki takibe konu senetten dolayı toplam borcunun 147.636,02 TL olduğunu belirterek bakiye 160.790,55 TL den borçlu olmadığının tespiti isteminde bulunmuştur. Mahkemece davacıların kabul etmediği 160.790,55 TL üzerinden inceleme yapıp hüküm kurulması gerekirken icra takibine konu toplam bono bedeli olan 300.000 TL üzerinden hesaplama yapılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 15/05/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.