20. Hukuk Dairesi Esas No: 2016/4539 Karar No: 2016/7107 Karar Tarihi: 16.06.2016
Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2016/4539 Esas 2016/7107 Karar Sayılı İlamı
20. Hukuk Dairesi 2016/4539 E. , 2016/7107 K. "İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi
Taraflar arasındaki davada Antalya 9. Asliye Hukuk ve Antalya 2. Tüketici Mahkemelerince ayrı ayrı görevsizlik kararı verilmesi nedeniyle yargı yerinin belirlenmesi için gönderilen dosya içindeki tüm belgeler incelendi, gereği düşünüldü: K A R A R Dava, haksız azil nedeniyle avukatlık ücretinden kaynaklanan alacağın tahsili ile manevi tazminat istemine ilişkindir. Antalya 9. Asliye Hukuk Mahkemesince uyuşmazlığın 6502 sayılı Kanun kapsamına girdiği ve tüketici mahkemesinin görevli olduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilmiştir. Antalya 2. Tüketici Mahkemesince ise dava tarihi olan 21.04.2014 tarihi itibarıyla 6502 sayılı Kanunun yürürlükte olmadığı gerekçesiyle karşı görevsizlik kararı verilmiştir. Dava tarihi itibarıyla yürürlükte bulunan 4822 sayılı Kanunla değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde kanunun amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde “Bu Kanun, 1. maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar.” hükmüne yer verilmiştir. Kanunun 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder." şeklinde tanımlanmıştır. Bir hukukî işlemin 4077 sayılı Kanunun kapsamında kaldığının kabul edilmesi için Kanunun amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukukî işlemin olması gerekir. Türk Borçlar Kanununun 502. maddesinde ise vekâlet sözleşmesi, vekilin vekâlet verenin bir işini görmeyi veya işlemini yapmayı üstlendiği sözleşme olarak tanımlanmıştır. Somut olayda; avukat olan davacı, davalı tarafından haksız olarak azledildiğini belirterek toplam 168.681,42.-TL vekâlet alacağı ile 10.000.-TL manevi tazminatın davalıdan tahsilini talep etmiştir. Dava tarihi itibariyle vekâlet sözleşmesinin de genel hükümler ve Türk Borçlar Kanununun 502. maddesinde düzenlendiği anlaşıldığından 4077 sayılı Kanunun kapsamında bulunmayan uyuşmazlığın genel hükümlere göre asliye hukuk mahkemesinde görülüp, sonuçlandırılması gerekmektedir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; 6100 sayılı HMK’nın 21 ve 22. maddeleri gereğince Antalya 9. Asliye Hukuk Mahkemesinin YARGI YERİ OLARAK BELİRLENMESİNE 16/06/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.