21. Hukuk Dairesi 2015/14887 E. , 2015/19296 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Uşak 1. İş Mahkemesi
TARİHİ : 03/12/2014
NUMARASI : 2013/489-2014/414
Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01/05/1999-24/05/2003 tarihleri arasında geçen çalışmalarının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir.
Hükmün, davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ....tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı kanuni gerektirici nedenlere göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava, davacının 01/05/1999-24/05/2003 tarihleri arası davalı işveren nezdinde çalıştığının tespiti istemine ilişkindir.
Dairemizin, 01/04/2013 tarih ve 2012/831 E. 2013/6342 K. Sayılı bozma ilamı üzerine, mahkemece, istemin reddine karar verilmiş ise de, bu sonuca eksik araştırma ve inceleme sonucu varılmıştır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79. ve 5510 sayılı Yasa"nın 86/8. maddeleri gereği bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de, davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır.Yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalıştıkları Kurumca tespit edilmeyen sigortalılar, çalışmalarını hizmetlerinin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içerisinde mahkemeye başvurarak alacakları ilam ile ispatlayabilirlerse bu çalışmaların Kurumca dikkate alınacağı belirtilmiştir. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı, kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli, daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat edilebilirse de, çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacı adına işe giriş bildirgesinin verilmediği, herhangi bir bildirim yapılmadığı, davacı tarafından gösterilen tanıklar davacının davalılara ait işyerinde 5-6 yıl kırıkçı olarak çalıştığını, bildirim kısmi olan bordro tanığı 2002 yılında 5-6 ay davalı O.. A.. nezdinde birlikte çalıştıklarını, davalı tarafından gösterilen bordro tanıkları ise, davacının davalı O.. A.. nezdinde çalışmadığını, diğer davalı Özakhan Mensucat Limited Şirketinde kısa bir süre yevmiye usulü çalıştığını belirttikleri, 1997-2002/1. aylar arası şirkete ait dönem bordroları, 2002-2003 yılları arası O.. A.."a ait işyerinden verilen dönem bordrolarının getirtildiği, Dairemizin 01/04/2013 tarihli bozma kararında, verilen kararın 01/05/1999 tarihinden önceki dönem yönünden yerinde bulunduğu ancak 1999-2003 yılları arası dönem yönünden araştırılması gerektiğinin belirtildiği, bozma sonrası dinlenen ve kısmi bildirimi bulunan bordro tanığı, beyanında 2000-2001 yıllarında çalıştığını ancak davacıyı tanımadığını, bozma öncesi beyanı bulunan davalı bordro tanığı beyanında, davacının davalı O.. A.. nezdinde çalışmadığını, diğer davalı Özakhan Mensucat Limited Şirketinde iş olduğunda çağrılan ve kısa sürelerle çalışan birisi olduğunu, davacı tarafından gösterilen tanık ise, davacının ak elyaf isimli bir işyerinde çalıştığı yönünde beyanda bulundukları, bazı tanıklar ise davacıyı tanımadıklarını belirttikleri anlaşılmaktadır.
Somut olayda, bozma öncesi davacı tarafından gösterilen tanıklar ile kısmi bildirimi olan bordro tanığı beyanlarında, davacının davalı nezdinde çalıştığını belirtmelerine rağmen davalı tarafından gösterilen bordro tanıkları davacının çalışmadığı yönünde beyanda bulundukları, bozma sonrası uyuşmazlık konusu dönemi kapsayacak şekilde bordro tanıklarının resen tespit edilip dinlenmediği, dinlenen tanıklardan birisinin bildiriminin kısmi olduğu ve beyanında davacıyı tanımadığını belirttiği, bozma öncesi dinlenen ve bozma sonrası yine davalı tarafından gösterilen diğer bordro tanığı ise, davacının çalışmadığını, kısa bir süre yevmiye usulü çalıştığını belirttiği, dolayısıyla tanık beyanları arasında oluşan çelişkilerin giderilmediği böylece davacının çalışma olgusunun yeterli ve gerekli bir araştırmayla hiç bir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlenmeden sonuca gidildiği görülmektedir.
Yapılacak iş; dosyadaki belgelerden davalılara ait birden fazla işyeri bulunduğu anlaşılmaktadır. Bu nedenle öncelikle davacıyı çağırıp 01/05/1999-24/05/2003 tarihleri arası dönemde davalılara ait hangi işyerinde veya işyerlerinde çalıştığını sorup belirlemek, akabinde çalıştığını belirttiği bu işyerlerinden Kuruma verilen uyuşmazlık konusu dönemi kapsayacak şekilde dönem bordrolarını getirtmek ve bordro tanıklarını resen tespit edip dinlemek, gerekirse Kurum, vergi idaresi, belediye ve emniyet müdürlüğü gibi kamu kurumları aracılığıyla tespit edilecek komşu işyerlerinin işverenleri veya bu işverenlerin resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarının beyanlarına başvurmak ve davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınıp araştırma genişletilerek tüm deliller birlikte değerlendirilip sonucuna göre karar vermekten ibarettir.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 02/11/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.