14. Hukuk Dairesi 2017/4838 E. , 2020/1891 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 17.11.2014 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve tescil, mümkün olmadığı takdirde alacak talebi üzerine bozma ilamına uyularak yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 01/03/2017 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_ K A R A R _
Dava, harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil mümkün olmadığı takdirde alacak istemine ilişkindir.
Davacı, davalılardan satış yoluyla tapu kaydını devraldığı 909 parsel sayılı taşınmaza komşu 911 parsel sayılı taşınmazı 1994 yılında davalılardan satın alarak bedelini ödediğini, tasarrufunda bulunan taşınmazın toplulaştırma işlemi sırasında 104 ada 5 sayılı parsel ile davalı ..., 104 ada 6 sayılı parsel ile davalı ... adlarına tescilinin yapıldığını ileri sürerek, taşınmazların adına tescilini veya ödenen 10.000 DM bedelin denkleştirici adalet ilkesi uyarınca tespiti ile rayiç değerinin alınmasını; 02.06.2015 günlü ıslah dilekçesi ile de 27.703,99TL bedelin alınmasını istemiştir.
Davalılar, zamanaşımı süresinin geçtiğini, taşınmazın davacı ile ilgisi bulunmadığını, satışı yapılan taşınmaz tapu kaydının devredildiğini belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece, tapu iptali ve tescil isteminin kabulüne ilişkin verilen kararın davalılar tarafından temyizi üzerine, Dairemizin 22.03.2016 tarihli, 2015/16625 Esas, 2016/3473 Karar sayılı ilamı ile "... davacı maliki olduğu 909 parsel sayılı taşınmaz ile 911 parsel sayılı taşınmazın zeminde bir bütün olarak kullanılıp her iki taşınmazın da tapu kaydının devredildiğini düşüncesiyle hareket ettiğini, hataya düşürülerek 911 sayılı parselin adına tescil edilmediğini belirtmiştir. Dava konusu edilmeyen 909 sayılı parsel davalıların satışı nedeniyle davacı adına 22.09.1999 tarihinde tescil edilmiştir. Yargılama sırasında dinlenen tanıklar dava konusu 911 ve dava konusu edilmeyen 909 sayılı parsellerin davacıya bir bütün olarak satıldığına dair bir beyanda bulunmamışlardır. Dava konusu taşınmazın davacı tarafından edinildiğine ilişkin yazılı bir belge sunulmamıştır. Tapulu taşınmazların satışı resmi biçim koşuluna bağlı olup satış işlemi de davacı tarafından kanıtlanamadığından davanın reddi gerekir...’’ gerekçesiyle hüküm bozulmuştur.
Mahkemece, bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir.
Somut olayda, davacı harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil mümkün olmaması halinde ise tazminat talebinde bulunmuştur. Mahkemenin bozma ilamından önceki kararında davacının tapu iptal ve tescil talebi yönünden davanın kabulüne karar verilmiş Dairemizin 22.03.2016 tarihli, 2015/16625 Esas, 2016/3473 Karar sayılı bozma ilamında davacının tapu iptal ve tescil talebi yönünden davanın reddi gerektiği belirtilerek hükmün bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak 01.03.2017 tarihli duruşmada davacının yemin teklifine yönelik talebi reddedilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Mahkemece, harici satış sözleşmesine dayalı tapu iptal ve tescil isteminin reddinde bir yanlışlık bulunmamaktadır. Ancak davacı davasının açarken terditli olarak tapu iptal ve tescil talebinin kabul edilmemesi halinde tazminat talebinde bulunmuş ve delil olarak tanık beyanları yanında yemin deliline dayanmıştır. O halde mahkemece davacının tazminat talebi yönünden karşı tarafa usulüne uygun olarak yemin meşruhatı içeren tebligat tebliğ edilerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve araştırma ile yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, kararın bu nedenle bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin yatırılan harcın istek halinde yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere,
17.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.