(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/418 E. , 2020/5200 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz talebinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalı işveren yanında 06.12.2010 - 06.08.2013 tarihleri arasında poliklinik görevlisi olarak kesintisiz çalıştığını, 15.09.2011 tarihine kadar hafta içi 08:00-18:00 Cumartesi günlerinde ise 08:00-15:00 saatleri arasında, bu tarihten sonra da hafta içi 08:00-17:30, Cumartesi günlerinde ise 08:00-14:30 saatleri arasında çalışma yaptığı halde fazla mesai ücretinin ödenmediğini, müvekkilinin tüm resmi bayramlarda çalıştığını, müvekkilinin ortalama maaşının 910,00 TL olduğunu, 2013/5-8. aylara ait maaşlarından sadece 750,00 TL maaş ödendiğini, bunun dışında diğer maaşlarının ödenmediğini ileri sürerek kıdem tazminatı ve diğer işçilik alacaklarının hüküm altına alınmasını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı davaya cevap vermemiştir.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanılan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar süresi içerisinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
Yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddianın ileri sürülmesi, savunmanın yapılabilmesi ile delillerin eksiksiz olarak toplanılıp tartışılabilmesi öncelikle tarafların yargılamadan haber yargılamanın sağlıklı bir biçimde sürdürülebilmesi, iddianın ileri sürülmesi, savunmanın yapılabilmesi ile delillerin eksiksiz olarak toplanılıp tartışılabilmesi öncelikle tarafların yargılamadan haberdar edilmeleri ile olanaklıdır. Hasımsız davalar hariç olmak üzere dava dilekçesi ile duruşma gün ve saati karşı tarafa tebliğ edilmeden ve taraf teşkili sağlanmadan, davaya bakılamaz, yargılama yapılamaz.
Dava ile ilgili olan kişilerin davaya ilişkin bir işlemi öğrenebilmesi için, tebligatın usulüne uygun olarak yapılması, duruşma gün ve saatinin muhataba bildirilmesi gerekmektedir. Duruşma günü ile tebligatın çıkarıldığı tarih arasında makul bir süre olmalıdır. Aksi takdirde tarafların hukuksal dinlenme ve savunma hakkı kısıtlanmış olur. Duruşma gün ve saatinin kalemden öğrenilmesine yönünde usul ve tebligat hukukunda düzenleme olmadığından, bu yönde verilen bir karar yasaya aykırı kabul edilecektir.
Aksine düzenleme olmadıkça mahkeme kararının taraflara tebliği gerekir. 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu’nun 8. maddesine göre iş mahkemelerinde verilen kararlarda temyiz süresi tefhim veya tebliğden itibaren 8 gündür. Mahkemece karar yüze karşı tefhim edildiğinde, tefhim edilen kısa kararın Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 383 ve devamı maddelerine uygun olması gerekir. Aksi takdirde usulüne uygun tefhimden sözedilemeyecek, temyiz süresi gerekçeli kararın tebliğinden itibaren başlayacaktır.
Yargılama sırasında yapılan tebliğlerle ilgili tebliğ mazbatalarının ve tebligatla ilgili diğer belgelerin dosyaya konulması gerekir.
Tebligat Kanunu ve bu kanunun uygulanması için çıkarılan tüzüğün hükümleri tamamen şeklidir ve titizlikle uygulanması gerekir. Dolayısı ile bir davada yapılan tebligatların usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığını hakim doğrudan, kendiliğinden denetlemelidir.
7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 12 ve 13. maddelerinde hükmi şahıslara ne şekilde tebligat yapılacağı belirlenmiştir. 01/11/2011 tarih ve 6099 sayılı Kanunun 9. maddesi ile değişik, 7201 sayılı Tebligat Kanunu"nun 35/4. maddesinde; “Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından resmî kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır", Tebligat Kanununun Uygulanmasına Dair Yönetmeliğin 57/4. maddesinde ise; “Daha önce tebligat yapılmamış olsa bile, tüzel kişiler bakımından ana statü, sicil ve tüzük ve kuruluş senedi gibi kayıtlardaki adresleri esas alınır ve bu madde hükümleri uygulanır” düzenlemeleri yer almaktadır.
Somut olayda, davalı şirketin dava dilekçesinde belirtilen adresine dava dilekçesinin tebliği için tebligat yapılmış olup; adreste ulaşılamadığı gerekçesiyle Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca tebliğ yapılarak muhtara haber verildiği, mahkemece adres araştırması yapılmadan aynı adrese öninceleme duruşma günü tebliğinin de Tebligat Kanunu’nun 21. maddesi uyarınca yapıldığı, dosyanın bilirkişi incelemesinden dönmesi üzerine ilgili ticaret sicil müdürlüğüne yazı yazılarak şirketin şube adresine bilirkişi raporu tebliğ edildiği, tebligatın iade gelmesi üzerine Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca tebliğ edildiği, gerekçeli kararın, bilirkişi raporunun ve ıslah dilekçesinin de aynı şekilde Tebligat Kanunu’nun 35. maddesi uyarınca tebliğ edildiği davalının dava ve duruşmalardan haberdar olmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemece taraf teşkili usulüne uygun olarak sağlanmadan işin esasına girilmesi hatalı olmuştur. Bu durumda, dava dilekçesi, bilirkişi raporu Tebligat Kanunu ve ilgili tüzük hükümlerine uygun şekilde tebliğ edilmek suretiyle taraf teşkili sağlanmalı ve taraf delilleri toplanarak sonucuna göre karar verilmelidir. Kamu düzenine ilişkin bu yönün gözardı edilerek, davalının savunma hakkı kısıtlanarak yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeple BOZULMASINA, bozma sebebine göre temyize ilişkin sair yönlerin incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 01/06/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.