Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/1133
Karar No: 2018/460

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/1133 Esas 2018/460 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/1133 E.  ,  2018/460 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 3. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 390-146

    Sanık ..."ın kasten yaralama suçundan TCK"nın 87/3, 29 ve 62/1. maddeleri uyarınca 1 yıl 10 ay 15 gün hapis cezası; 6136 sayılı Kanun"a muhalefet suçundan 6136 sayılı Kanun"un 13/1 ve TCK"nın 62/1. maddeleri uyarıca 10 ay hapis ve 375 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına, her iki suç yönünden TCK"nın 53/1. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna ilişkin Bakırköy 14. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 16.12.2010 tarihli ve 713-1100 sayılı hükümlerin, sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 3. Ceza Dairesince 03.04.2013 tarih ve 10674-13844 sayı ile;
    "...Yerinde görülmeyen diğer temyiz itirazlarının reddine, ancak;
    1) Mağdurun kovuşturma aşamasında sanığın da hazır bulunduğu duruşmada, mahkemece alınan beyanında, kendisini silahla yaralayan kişinin huzurda bulunan sanık ... olmadığını beyan ettiği anlaşıldığından, olay anında mağdur ..."ın yanında bulundukları anlaşılan tanıklar ... ve ..."ın tanık sıfatıyla beyanları alınıp sanık ile yüzleştirilerek müştekiyi silahla yaralayan kişinin sanık ... olup olmadığı hususu sorulmadan eksik inceleme ile hüküm kurulması,
    2) Sanık ..."ın savunmasında, suçlamaları kabul etmeyip babasının adına kayıtlı olduğu belirtilen 0535 672 02 96 numaralı hattı kullanmadığını beyan etmesi, belirtilen telefon hattının adına kayıtlı bulunan sanığın babasının da böyle bir hattının bulunmadığını beyan etmiş olmaları karşısında, mahkemenin 0535 672 02 96 numaralı hatta ilişkin abonelik sözleşmesinin ve olay öncesindeki görüşme dökümlerinin ilgili GSM şirketinden temin edilerek abonelik sözleşmesi üzerindeki abone imzası ile sanığın babasına ait imza örneklerinin karşılaştırılarak abonelik sözleşmesinin sanığın babası tarafından imzalanıp imzalanmadığı, yine temin edilen görüşme dökümlerinden söz konusu telefon hattını sanığın kullanıp kullanmadığı tespit edilmeden eksik inceleme ile hükümler kurulması,
    3) 5237 sayılı TCK’nin 53/3. maddesine göre TCK"nin 53/1-c. maddesinde yer alan kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri ile ilgili hak yoksunluğunun şartla tahliye tarihine kadar uygulanabileceği gözetilmeden, yazılı şekilde hapis cezasının infazı tamamlanıncaya kadar uygulanmasına karar verilmesi,
    4) Kabule göre de;
    Sanık hakkında kemik kırığına neden olacak şekilde kasten yaralama suçundan hüküm kurulurken, 5237 sayılı TCK"nin 87/3. maddesinin 5560 sayılı Kanun"un 4. maddesi ile değiştirilmesi karşısında, Yargıtay denetimine imkân sağlayacak şekilde, Kanun"un değişiklikten önceki ve sonraki hükümleriyle ayrı ayrı uygulama yapılarak bulunacak sonuçların birbiriyle karşılaştırılması suretiyle lehe yasa değerlendirmesi yapılması gerekirken, TCK"nin 5560 sayılı Yasa ile değişiklikten önceki TCK"nin 87/3. maddesi uyarınca denetime imkân vermeyecek şekilde 3 yıl hapis cezasına karar verilmesi," nedenlerinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Yerel Mahkeme ise 24.03.2015 tarih ve 390-146 sayı ile; (3) numaralı bozma nedenine uymuş, diğer bozma nedenlerine ise;
    "...Mahkememizce direnme kararı verilen Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 03.04.2013 tarih, 2012/10674 Esas, 2013/13844 Karar sayılı ilamının 1. ara kararında belirtilen tanıklar ... ve ..."ın dinlenmemesinin eksik husus olarak değerlendirildiği ancak hazırlık aşamasında beyanı alınan ..."in olay günü saat 13.30 sularında camiden müşteki ve ... ile birlikte döndükleri sırada olayın meydana geldiğini beyan etmiş, olayın oluş saati itibarıyla sanığın teşhis edilmemesinin de hayatın olağan akışına ters olduğu, nitekim Yargıtay 3. Ceza Dairesince bozma kararı verilerek iade edilen kararımızda da açıklandığı üzere "Dinlenecek tanıklar Üzeyir ve Murat"ın da müşteki yönünde beyanda bulunup sanığı teşhis edemeyecekleri yönünde ifade verecekleri aşikârdır" şeklindeki gerekçemiz ile tanık ..."ın beyanları birlikte değerlendirildiğinde mahkememizin bir önceki kararında belirtildiği gibi tanık ... müşteki beyanı doğrultusunda ifade verdiği görülmüştür. Böyle bir ifadenin mahkememizdeki kanaati değiştirmeyeceği de evvelce değerlendirildiğinden direnme gereği hasıl olmuştur.
    Yine mahkememizce direnme kararı verilen Yargıtay 3. Ceza Dairesinin 03.04.2013 tarih, 2012/10674 Esas, 2013/13844 Karar sayılı ilamının 2. ara kararında belirtilen, abone imzası ile sanığın babasına ait imza örneklerinin karşılaştırılmadığı, abonelik imzasının sanığın babası tarafından atılıp atılmadığının tespit edilmediğinden bahisle bozma kararı verildiği ancak olayımızda müştekinin ilk ifadelerinde olayın failinin isminin Ersoy olduğunu ve belirttiği 0535 672 0296 no.lu telefon hattının sanığın babası adına kayıtlı olduğu, bu hatta ait sözleşmenin sanığın babası tarafından imzalanmış olmasının ya da sanık tarafından sahtecilik yapılarak çıkarılmış olmasının dosyaya bir yenilik getirmeyeceği kaldı ki sözleşmelerde sanığın babasının imzası olmasa dahi söz konusu hattı başkasının imzasını kullanarak da açtırmış olabileceği, sözleşmelerdeki imzanın başka bir şahsa ait olmasının bile müştekinin ilk ifadesinde sanığın adını vererek telefon numarasını belirtmesinin karşısında telefonu kullanan kişinin bir başka şahıs olmasının olasılık dâhilinde olmadığı, bu nedenle yeniden araştırmanın esasa müessir bir sonuç doğurmayacağı ve yeniden inceleme yaparak sözleşmedeki imzaların bir başkasına ait olması durumunun telefonu kullanan kişinin sanık olduğu hususunda mahkememizdeki kanaati değiştirmeyeceği, dolayısıyla müştekinin ilk ifadesinde hastanede sıcağı sıcağına alınan ifadesinde belirttiği telefonu sanığın kullandığı tereddütsüz bir şekilde anlaşıldığından ve bu hususta da mahkememizdeki kesin ve net olan kanaat değişmediğinden direnme kararı verilmiş,
    ...
    Sanığın eylemini 6136 sayılı Yasa kapsamında tabir edilen silahla işlediğinden, (Her ne kadar suçta kullanılan silah ele geçirilememiş ise de müştekide meydana gelen yaralanmaların ateşli silahla meydana getirildiği raporla anlaşıldığından) bu yönde de ayrıca cezalandırılmasına karar vermek gerekmiş; 5237 sayılı Yasa"nın yürürlüğe girdiği tarih olan 01.06.2005 tarihinden 06.12.2006 tarihine kadar sanığın eylemine TCK"nın 87/3. maddesinin direkt uygulanması yönünde sevk maddesinin bulunduğu, daha sonra yürürlüğe giren sevk maddesi ile sanığın eylemine TCK"nın 86/1-3 ve 87/3. maddelerinin birlikte uygulanması yönünde düzenleme yapıldığı ve bunlardan hangisinin sanık lehine ise onun uygulanması gerektiği yönündeki yapılan değerlendirme ile her iki Kanun maddesinin uygulanmasında da aynı oranda arttırımlar uygulanmak suretiyle kurulan hükümde sonradan yapılan düzenlemenin daha ağır sonuç doğurduğu göz önüne alınarak ilk düzenlemenin sanık lehine olduğu anlaşılmakla sanığın eylemine direkt olarak TCK"nın 87/3. maddesinin uygulanması ile hüküm tertip edilmesi yoluna gidilmiş..." gerekçesiyle bozma kararına direnerek sanığın önceki hükümlerdeki gibi cezalandırılmasına karar vermiştir.
    Bu hükümlerin de sanık müdafisi tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 25.09.2017 tarihli ve 205358 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesiyle dosya, 6763 sayılı Kanun"un 36. maddesiyle değişik CMK"nın 307. maddesi uyarınca kararına direnilen daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 3. Ceza Dairesince 13.11.2017 tarih ve 14762-14532 sayı ile; direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanık hakkında eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkin ise de; Yargıtay İç Yönetmeliği’nin 27. maddesi uyarınca öncelikle, Yerel Mahkeme kararının “yeni hüküm” niteliğinde olup olmadığının değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış uygulamalarına göre şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;
    a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,
    b) Bozma kararında tartışılması gerektiği belirtilen hususları tartışmak,
    c) Bozma sonrası yapılan araştırma, inceleme ya da toplanan yeni delillere dayanmak,
    d) Önceki kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş olan yeni ve değişik gerekçe ile hüküm kurmak,
    Suretiyle verilen hüküm, direnme kararı olmayıp yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi hâlinde ise incelemenin Yargıtayın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekmektedir.
    İncelenen dosya kapsamından;
    İlk hükümlerin, eksik araştırmayla hüküm kurulması ve kabule göre de TCK’nın 87/3. maddesinde yapılan değişiklikler uyarınca lehe aleyhe değerlendirme yapılarak denetime imkân verecek şekilde hüküm kurulmaması isabetsizliklerinden bozulmasının ardından, Yerel Mahkemece bozma ilamında isimleri belirtilen ... ve ..."ın tanık sıfatı ile dinlenmek üzere çağrılmalarına karar verildikten sonra 04.02.2014 tarihli oturumda ...’ın tanık olarak beyanının alındığı, önceki kararda yer almayan bu beyana dayanılarak hüküm kurulduğu ve ayrıca TCK’nın 87/3. maddesinde yapılan değişikliklere göre lehe aleyhe değerlendirmesi yapılarak denetime imkân verecek şekilde karar verildiği anlaşılmaktadır.
    Bu itibarla, Yerel Mahkemenin son uygulaması direnme kararı niteliğinde olmayıp, ilk hükümde yer almayan ve bozmadan sonra elde edilen delile dayanılarak yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurulmuş olması nedeniyle “yeni hüküm” niteliğinde olduğundan, bu yeni hükmün doğrudan Ceza Genel Kurulunca incelenmesi mümkün değildir. Bu nedenle, dosyanın temyiz incelemesi için Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1. Bakırköy 14. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 24.03.2015 tarihli ve 390-146 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 3. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 23.10.2018 tarihinde yapılan müzakerede oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için destek@ictihatlar.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi