1. Hukuk Dairesi 2014/1527 E. , 2014/2876 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : UŞAK 2. SULH HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 03/12/2012
NUMARASI : 2012/335-2012/1034
Taraflar arasında görülen tapu kaydında düzeltim davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
Dava, tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, davacının, Uşak 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2011/95 E. sayılı dosyasında aldığı yetkiye istinaden dava konusu 765 ada 152 (kadastro ile oluşan 3763 ada 17 parsel, 3780 ada 6, 7, 9, 10, 11, 12 parsel, 3781 ada 2, 3, 4, 5, 6 ve 7) parsel sayılı taşınmazın A. N. D"a ait olduğunu ancak tapu kaydına N. A.olarak yazıldığını ileri sürerek eldeki davayı açtığı, Nufus Müdürlüğünce yapılan araştırmada N. A. isimli bir kayda rastlanılmadığının bildirildiği anlaşılmaktadır.
Hemen belirtilmelidir ki, 6100 sayılı HMK"nun 26 ve 33. maddelerine göre; olayları bildirmek ve ileri sürmek taraflara, bu kapsamda nitelemeyi yapmak ve belirlenecek hukuki tavsifle ilgili olarak tatbik edilecek kanun hükümlerini tesbit ve tayin ederek uygulamak hakime aittir. Bu anlamda her ne kadar davacı taraf dava dilekçesinde tapu iptal ve tescilden bahsetmişse de davacının talebinin tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesi isteğine ilişkin olduğu açıktır.
Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin adı, soyadı, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir.
Bu tür işler, 6100 sayılı HMK’nin 382/9-ç maddesi gereğince çekişmesiz yargı usulüne göre sulh hukuk mahkemesinde ve taşınmazın aynına ilişkin bulunduğundan, aynı Kanunun 12. maddesi uyarınca taşınmazın bulunduğu yer mahkemesinde görülür.
Tapuda kayıt düzeltilmesi ve tespit taleplerini, tapu maliki ile mirasçıları isteyebilir.
Bunun yanı sıra, 01.01.2002 tarihinde yürürlüğe giren Türk Medeni Kanununun 702. maddesinin son fıkrası gereğince ortaklardan her birinin topluluğa giren hakların korunmasını sağlayabileceği ve bu korumadan bütün ortakların yararlanabileceği öngörüldüğünden elbirliği mülkiyetinde, ortaklardan her hangi biri de tek başına tapuda murisin kimlik bilgileri ilgili olarak düzeltme isteyebilir. Ayrıca bu davaların, bir başka dava nedeniyle verilen yetkiye dayanılarak açılması da mümkündür. Böyle bir yetki verildiğinde yetkiye dayanarak talep eden kişinin aktif dava ehliyeti vardır.
Bu tür işlerde mahkemece sağlıklı bir inceleme yapılmalı ve kayıt maliki ile ismi düzeltilecek kişinin aynı kişi olduğu kuşkuya yer vermeyecek şekilde saptanmalıdır. Bu saptama yapılırken de aşağıda açıklanan yöntem izlenmelidir:
1- Kimlik bilgilerinde düzeltme yapılması veya tespiti istenen dava konusu taşınmazların tapu kayıtları (ilk tesis ve tedavülleriyle) ve kadastro tutanakları (tespit ve tescile esas alınan tüm dayanak belgeleriyle) ayrıca taşınmazlar kadastrodan sonra edinilmişse buna ilişkin tüm belgeler ile birlikte getirtilmelidir.
2- Nüfus müdürlüğünden, dava konusu taşınmazların tapu kayıtlarında malik olarak görünen kişi ile aynı kimlik bilgilerine sahip bir başka kişi veya kişilerin nüfus kayıtlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalı, mevcut ise bu kişi veya kişiler duruşmaya çağrılarak telep konusu taşınmazlarda mülkiyet hakkı iddiaları bulunup bulunmadığı kendilerinden sorulmalı, kaydı düzeltilecek kişilerin nüfus kayıtları, tapu kayıtları ve dayanakları ile bağlantı kurulacak şekilde incelenmelidir.
3- Taşınmazın bulunduğu yerleşim yerinde zabıta aracılığı ile kayıt maliki ile aynı ismi taşıyan başka kişi veya kişilerin bulunup bulunmadığı da araştırılmalıdır.
4- İstem konusunda tanıklar dinlenmelidir.
5- Tüm bu araştırmalar sonucu hâlâ kesin bir kanaat oluşmamış ise mahallinde keşif yapılarak; tanıklar ve varsa tespit bilirkişileri taşınmaz başında dinlenmelidir.
Açıklanan bu hususlar çerçevesinde yapılacak inceleme ve araştırma sonucu, tapu ve nüfus bilgileri arasında bağlantı ve tutarlılık sağlandığında talebin kabulü yoluna gidilmelidir.
Talebin niteliği gereğince, yargılama harcı ve vekâlet ücreti maktu olarak belirlenmelidir.
Tapu müdürlüğü ilgili sıfatıyla yasal hasım olduğundan yargılama giderlerinden (ve yargılama giderlerinden olan vekalet ücretinden) sorumlu tutulmamalıdır.
Somut olayda, mahkemece, davanın tapu iptal ve tescil davası olarak nitelendirilmesi doğru olmadığı gibi hükme yeterli bir araştırma ve inceleme yapılmaksızın Ahmet Nafiz Dinçkal ile Nazif Antepli arasında bağlantı kurulamadığından bahisle davanın reddi cihetine gidilmesi de isabetli değildir.
Hal böyle olunca, istemin tapu kaydında yanlış yazılan kimlik bilgilerinin düzeltilmesine ilişkin olduğu gözetilerek yukarıda belirtilen ilkeler ışığında geniş kapsamlı bir kolluk ve nüfus araştırması yapılması, dava konusu taşınmazın tesciline dayanak teşkil eden 1936 tarihli ve 378 nolu vergi tahrir kaydı ile tarafların gösterecekleri diğer delillerin toplanması, gerektiğinde keşif yapılarak taşınmaz başında tanık ve tespit bilirkişilerin dinlenilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken noksan soruşturma ile yetinilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Davacı tarafın temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.