19. Ceza Dairesi 2019/16642 E. , 2019/15380 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Asıl dosya olan İstanbul 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/417 Esas sayılı dava dosyasının suç tarihinin 28/01/2014, iddianame tarihinin 07/07/2014 olduğu, iş bu dosya ile birleştirilerek görülmesine karar verilen İstanbul 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/1074 Esas sayılı dava dosyasının suç tarihinin 05/11/2013, iddianame tarihinin 16/12/2013 olduğu, yine iş bu dosya ile birleştirilerek görülmesine karar verilen İstanbul 57. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/144 Esas sayılı dava dosyasının suç tarihinin 14/12/2013, iddianame tarihinin 15/04/2014 olduğu; Yerel Mahkemece TCK’nun 43/1. maddesinin de uygulanması suretiyle mahkumiyet hükmü verildiği anlaşılmışsa da;
Gümrük kaçakçılığı suçlarında korunan hukuki yarar ; Devletin egemenlik hakkının bir kısmı olarak ortaya çıkan kendi milli sınırları dahilindeki her türlü eşya giriş ve çıkışını kontrol etme ve düzenleme yetkisidir. Anılan fiiller ile devletin söz edilen egemenlik hakkının ihlali ile birlikte devletin vergilendirme hakkı ve mali yararlarını da ihlal ettiği kuşkusuzdur. Verginin ise devletin kamu hizmetlerini finanse etmek için toplumu oluşturan kişilerden zorunlu olarak alınan ekonomik değerler olduğu nazara alındığında gümrük kaçakçılığı suçlarının vergi kaybına sebep olması sonucu , kamu hizmetlerinin finansmanında güçlükler doğuracağı muhakkaktır. Bu itibarla , gümrük kaçakçılığı suçlarının mağdurunun da devletin yürüttüğü kamu hizmetlerinden yararlanan bireylerden oluşan toplum olduğu cihetle ; UYAP ortamında yapılan araştırmada sanık hakkında,
I- 05/11/2013 tarihli eyleme yönelik yapılan incelemede;
Asıl dava dosyasıyla birleştirilerek görülmesine karar verilen 05/11/2013 suç tarihli, İstanbul 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/1074 Esas sayılı dava dosyası ile İstanbul 56. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/1264 Esas sayılı kararı ile verilip (10/05/2013 tarihli eylem yönünden) aynı gün incelemesi yapılan ve bozulmasına karar verilen Dairemizin 2019/30940 Esasında kayıtlı olan dava dosyasının mevcut bulunduğu anlaşılması karşısında;
Anılan dava ile iş bu dava birleştirilerek , suç ve iddianame tarihleri dikkate alınıp , hukuki kesintinin iddianamenin düzenlenmesiyle gerçekleşeceği gözetilmek sureti ile sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında , değişik zamanlarda aynı mağdura karşı aynı suçu birden fazla işleyip işlemediğinin ve hakkında TCK"nin 43/1. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışılması zorunluluğu ,
II- 28/01/2014 ve 14/12/2013 tarihli eylemlere yönelik yapılan incelemede;
Suç tarihi 28/01/2014 olan asıl dava dosyası ve iş bu asıl dava dosyasıyla birleştirilerek görülmesine karar verilen İstanbul 57. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/144 Esas sayılı dava dosyası ile (suç tarihi 14/12/2013 olan eylem yönünden) İstanbul 56. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/1264 Esas sayılı kararı ile verilip (suç tarihleri 20/03/2014 ve 12/03/2014 olan eylemler yönünden) aynı gün incelemesi yapılan ve bozulmasına karar verilen Dairemizin 2019/30940 Esasında kayıtlı olan dava dosyasının mevcut bulunduğu anlaşılması karşısında;
Anılan dava ile iş bu davalar birleştirilerek , suç ve iddianame tarihleri dikkate alınıp, hukuki kesintinin iddianamenin düzenlenmesiyle gerçekleşeceği gözetilmek sureti ile sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında , değişik zamanlarda aynı mağdura karşı aynı suçu birden fazla işleyip işlemediğinin ve hakkında TCK"nin 43/1. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışılması zorunluluğu
Kabule göre;
1- Birleşerek görülmesine karar verilen dava dosyalarındaki suç ve iddianame tarihleri itibariyle hukuki kesintinin 16/12/2013 tarihli iddianamenin düzenlenmesi ile oluşacağı, 28/01/2014 tarihli eylemin ise TCK’nin 43. maddesi kapsamında değerlendirilemeyeceğinin gözetilmemesi,
2- Sanık hakkında TCK’nin 43. maddesi uyarınca hükmedilen 3 yıl 9 ay hapis cezasından TCK’nin 62. maddesi gereğince yapılan indirim neticesinde 3 yıl 1 ay 15 gün hapis cezasına hükmedilmesi gerekirken hesap hatası sonucu 2 yıl 13 ay 15 gün hapis cezasına hükmedilerek eksik ceza tayin edilmesi,
2- Suç tarihleri itibariyle suçtan doğrudan doruya zarar görmeyen ve katılma hakkı olmayan Tütün ve Alkol Piyasası Düzenleme Kurumunun kamu davasına katılmasına karar verilerek, hangi kuruma vekalet ücreti verildiği belli olmayacak şekilde vekalet ücretine hükmedilmesi,
3- Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca, yeniden hüküm kurulurken CMUK’nin 326/son maddesinin gözetilmesi suretiyle, BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 11/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.