19. Ceza Dairesi 2019/30940 E. , 2019/15379 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5607 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜMLER : Mahkumiyet, Ceza Verilmesine Yer Olmadığına Dair
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak;
Temyize konu dava dosyası içeriğine göre;
Asıl dosya olan İstanbul 56. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/1264 Esas sayılı dava dosyasının suç tarihinin 10/05/2013, iddianame tarihinin 27/11/2013 olduğu, iş bu dosya ile birleştirilerek görülmesine karar verilen aynı mahkemenin 2014/373 Esas sayılı dava dosyasının suç tarihinin 20/03/2014, iddianame tarihinin 04/12/2014 olduğu, yine iş bu dosya ile birleştirilerek görülmesine karar verilen İstanbul 56. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/251 Esas sayılı dava dosyasının suç tarihinin 12/03/2014, iddianame tarihinin 04/07/2014 olduğu; Yerel Mahkemece 10/05/2013 tarihli eylem nedeniyle mahkumiyet kararı verildiği, 20/03/2014 ve 12/03/2014 tarihli diğer eylemlerin ise İstanbul 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/417 Esas, 2014/596 sayılı kararı ile TCK’nin 43/1. maddesi uygulanarak kurulan hükmün suç tarihleri itibariyle kapsamında kaldığı gerekçesiyle ceza verilmesine yer olmadığı hükmü verildiği anlaşılmışsa da;
Gümrük kaçakçılığı suçlarında korunan hukuki yarar; Devletin egemenlik hakkının bir kısmı olarak ortaya çıkan kendi milli sınırları dahilindeki her türlü eşya giriş ve çıkışını kontrol etme ve düzenleme yetkisidir. Anılan fiiller ile devletin söz edilen egemenlik hakkının ihlali ile birlikte devletin vergilendirme hakkı ve mali yararlarını da ihlal ettiği kuşkusuzdur. Verginin ise devletin kamu hizmetlerini finanse etmek için toplumu oluşturan kişilerden zorunlu olarak alınan ekonomik değerler olduğu nazara alındığında gümrük kaçakçılığı suçlarının vergi kaybına sebep olması sonucu , kamu hizmetlerinin finansmanında güçlükler doğuracağı muhakkaktır. Bu itibarla, gümrük kaçakçılığı suçlarının mağdurunun da devletin yürüttüğü kamu hizmetlerinden yararlanan bireylerden oluşan toplum olduğu cihetle; UYAP ortamında yapılan araştırmada sanık hakkında,
I- 10/05/2013 tarihli eylemine yönelik yapılan incelemede;
Temyize konu 10/05/2013 suç tarihli asıl dosya ile İstanbul 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/417 Esas sayılı karar ile verilip (birleştirilmesine karar verilen İstanbul 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2013/1074 Esas sayılı dosyadaki 05/11/2013 tarihli eylemi yönünden) aynı gün incelemesi yapılan ve bozulmasına karar verilen Dairemizin 2019/16642 Esasında kayıtlı olan dava dosyasının mevcut bulunduğu anlaşılması karşısında;
Anılan dava ile iş bu dava birleştirilerek, suç ve iddianame tarihleri dikkate alınıp, hukuki kesintinin iddianamenin düzenlenmesiyle gerçekleşeceği gözetilmek sureti ile sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda aynı mağdura karşı aynı suçu birden fazla işleyip işlemediğinin ve hakkında TCK"nin 43/1. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışılması zorunluluğu ,
II- 12/03/2014 ve 20/03/2014 tarihli eylemlere yönelik yapılan incelemede;
Temyize konu asıl dosya ile birleştirilerek görülmesine karar verilen İstanbul 56. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/03/2014 ve 20/03/2014 suç tarihli, 2014/373 ve 2014/251 Esas sayılı dava dosyaları ile İstanbul 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/417 Esas sayılı kararı ile verilip (Suç tarihi 28/01/2014 olan asıl dosya ve birleştirilmesine karar verilen İstanbul 57. Asliye Ceza Mahkemesinin 2014/144 Esas sayılı dosyasındaki 14/12/2013 tarihli eylemi yönünden) aynı gün incelemesi yapılan ve bozulmasına karar verilen Dairemizin 2019/16642 Esasında kayıtlı olan dava dosyasının mevcut bulunduğu anlaşılması karşısında;
Anılan dava ile iş bu davalar birleştirilerek, suç ve iddianame tarihleri dikkate alınıp, hukuki kesintinin iddianamenin düzenlenmesiyle gerçekleşeceği gözetilmek sureti ile sanığın bir suç işleme kararının icrası kapsamında, değişik zamanlarda aynı mağdura karşı aynı suçu birden fazla işleyip işlemediğinin ve hakkında TCK"nin 43/1. maddesinin uygulanması gerekip gerekmediğinin tartışılması zorunluluğu,
Kabule göre;
1- Sanığın sübuta eren 12/03/2014 ve 20/03/2014 suç tarihli eylemleri nedeniyle zincirleme suç kapsamında kalan diğer dosyalarından bağımsız olarak temel ceza belirlenerek sonucuna göre TCK’nin 43. maddesinin uygulanmasına karar verilmesi gerekirken yasal ve yerinde olmayan gerekçe ile sanık hakkında ceza verilmesine yer olmadığına karar verilmesi,
2- 10/05/2013 tarihli eyleminin suç tarihinde yürürlükte bulunan 6455 sayılı Kanun ile değişik 5607 sayılı Kanun’un 3/18. maddesi kapsamında kaldığı gözetilmeyerek yazılı şekilde aynı Kanun’un 3/10. maddesi uyarınca hüküm kurulması suretiyle sanık hakkında eksik ceza tayin edilmesi,
3- Kasıtlı suçtan hapis cezasına mahkumiyetin kanuni sonucu olarak sanık hakkında 5237 sayılı TCK"nin 53. maddesi uyarınca hak yoksunluklarına hükmedilmiş ise de, 24/11/2015 tarih ve 29542 sayılı Resmi Gazete"de yayımlanan Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarih ve 2014/140 E., 2015/85 K. sayılı kararı ile anılan maddenin bazı hükümlerinin iptal edilmiş olması nedeniyle yeniden değerlendirme yapılması zorunluluğu,
Bozmayı gerektirmiş ve katılan vekilinin temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, tebliğnameye uygun olarak HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 11/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.