19. Ceza Dairesi 2019/32332 E. , 2019/15376 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 5188 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir.
Ancak
5237 sayılı TCK"nin ön ödeme başlıklı 75. maddesi, "...(1) Uzlaşma kapsamındaki suçlar hariç olmak üzere, yalnız adlî para cezasını gerektiren veya kanun maddesinde öngörülen hapis cezasının yukarı sınırı altı ayı aşmayan suçların faili;
a) Adlî para cezası maktu ise bu miktarı, değilse aşağı sınırını,...Soruşturma giderleri ile birlikte, Cumhuriyet savcılığınca yapılacak tebliğ üzerine on gün içinde ödediği takdirde hakkında kamu davası açılmaz...
(2) Özel kanun hükümleri gereğince işin doğrudan mahkemeye intikal etmesi halinde de fail, hakim tarafından yapılacak bildirim üzerine birinci fıkra hükümlerine göre saptanacak miktardaki parayı yargılama giderleriyle birlikte ödediğinde kamu davası düşer.
(3) Cumhuriyet savcılığınca madde kapsamına giren suç nedeniyle önödeme işlemi yapılmadan dava açılması veya dava konusu fiilin niteliğinin değişmesi suretiyle madde kapsamına giren bir suça dönüşmesi halinde de yukarıdaki fıkra uygulanır..." hükümleriyle soruşturma ve kovuşturma aşamasında ön ödeme hükümlerinin uygulanması usulleri düzenlenmiştir.
7201 Sayılı Tebligat Kanununun "Adres değiştirmenin bildirilmesi" mecburiyeti başlıklı 35. maddesi; "... Kendisine veya adresine kanunun gösterdiği usullere göre tebliğ yapılmış olan kimse, adresini değiştirirse, yenisini hemen tebliği yaptırmış olan kaza merciine bildirmeye mecburdur. Bu takdirde bundan sonraki tebliğler bildirilen yeni adrese yapılır.
Adresini değiştiren kimse yenisini bildirmediği ve adres kayıt sisteminde yerleşim yeri adresi de tespit edilemediği takdirde, tebliğ olunacak evrakın bir nüshası eski adrese ait binanın kapısına asılır ve asılma tarihi tebliğ tarihi sayılır.
Bundan sonra eski adrese çıkarılan tebliğler muhataba yapılmış sayılır..." hükümleriyle muhataba TK 35. maddesine göre tebligat yapılması şartlarını açıklamıştır.
Dosya kapsamında yapılan incelemede ise; sanık hakkında Cumhuriyet Savcılığı tarafından soruşturma aşamasında düzenlenen ön ödeme emrinin, doğrudan TK’nun 35. maddesine göre sanığın UYAP sisteminden elde edilen mernis adresine yapıldığı, bunun üzerine sanığın savunması alınmadan hakkında düzenlenen iddianameyle 5188 sayılı Kanun"un 19/d maddesinden cezalandırılması için kamu davası açıldığı, kovuşturma aşamasında da mahkemece sanık için adı geçen maddede yazılı adli para cezasının alt sınırından hesaplanacak ön ödeme teklifinde bulunulmasıyla aynı maddede yazılı 10 günlük süre içinde ön ödeme şartının yerine getirilmesi beklenerek, sonucuna göre açılan kamu davasının düşmesine veya devamına karar verilmesiyle sanığın hukuki durumunun tayin ve takdiri gerekirken, ön ödeme işlemleri yerine getirilmeksizin yazılı gerekçeyle sanığın mahkumiyetine karar verilmesi,
Kabule göre ise;
5188 sayılı Özel Güvenlik Hizmetlerine Dair Kanun"un 19/1-d maddesi, "Bu Kanun"un 21"inci maddesinde belirtilen özel güvenlik malî sorumluluk sigortasını yaptırmadan özel güvenlik görevlisi istihdam eden kişi; kurum, kuruluş veya şirketlerin yöneticileri istihdam ettikleri her kişi için yüzelli gün adlî para cezası ile cezalandırılır." hükmünü amirdir.
Kanun metninde öngörülen yaptırımda; "her kişi başına ... Adli para cezası verilir" veya "her güvenlik görevlisi için ayrı ayrı ... adli para cezası verilir" şeklinde bir belirlemede bulunulmamış, "her güvenlik görevlisi için 150 gün adli para cezası ile cezalandırılır." denilmiştir.
Buna göre; suçun maddi unsuru özel güvenlik mali sorumluluk sigortası yaptırılmadan özel güvenlik personeli istihdam etmektir. Hemen belirtmek gerekir ki, özel güvenlik "mali sorumluluk sigortası" yaptırılması ile özel güvenlik personelinin "iş ve sosyal güvenlik haklarından kaynaklı zorunlu sigorta" yaptırılması" farklı kavramlardır. Suçun faili, mali sorumluluk sigortası yaptırmadan özel güvenlik personeli istihdam eden kişi/lerdir. Suçun mağduru, sigortasız çalıştırılan güvenlik görevlileri değil, bundan dolayı zarar görme ihtimali (tehlike) altında bulunan kamudur, toplumdur. Suçun konusu, zorunlu mali sorumluluk sigortasıdır. Zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırılması ile ulaşılmak istenen amaç, dolayısıyla suçla birlikte korunan hukuki menfaat; özel güvenlikçilerin eylemleri sonucu meydana gelebilecek her türlü risk durumunda zarar görebilecek insanların (toplumun) doğacak zararlarının en baştan güvence (teminat) altına alınmasıdır. Suçun yaptırımı, suça konu zorunlu mali sorumluluk sigortası yaptırılmadan işe başlayan özel güvenlikçi sayısının, 150 gün miktarında adli para cezasıyla çarpılması sonucu bulunacak netice (sonuç) gün adli para cezasıdır.
Madde metninde kural olarak "hükmedilecek cezada özel bir artırım nedeni" öngörülmesi karşısında; suça konu edilen sigortasız güvenlikçilerin sadece sayısının çokluğu gözetilerek TCK"nin 61. maddesindeki artırım (teşdit) nedenlerinin veya şayet aynı suç farklı tarihlerde, arada bir maddi/ hukuki kesinti olmaksızın işlenseydi TCK"nin 43/1. maddesindeki zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağı değerlendirilmiştir.
Yerel Mahkemece sanığın Aziz Kıyıcak isimli güvenlik görevlisini iş yerinde mali sorumluluk sigortası yapmaksızın işe başlatması, Yücel Berktaş isimli diğer güvenlik görevlisini ise zorunlu mali sorumluluk sigortasının süresi dolmuş olmasına rağmen yeniletmemesi eylemleri nedeniyle, sanık hakkında cezanın artırılarak verilmesi suretiyle 2x150 gün = 300 gün adli para cezasına hükmedilmesi gerekirken, sigortasız işe başlayan her özel güvenlikçi suçun mağduru gibi kabul edilip Kanun"un 19/d maddesi gereği sanığa iki kez ayrı ayrı 150 gün adli para cezası verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, HÜKMÜN 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nin 321. maddesi uyarınca, tebliğnameye aykırı olarak, yeniden hüküm kurulurken CMUK’nin 326/son maddesinin gözetilmesi suretiyle, BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 11/12/2019 tarihinde oy birliği ile karar verildi.