Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2012/12915 Esas 2013/9309 Karar Sayılı İlamı

Abaküs Yazılım
4. Hukuk Dairesi
Esas No: 2012/12915
Karar No: 2013/9309
Karar Tarihi: 14.05.2013

Yargıtay 4. Hukuk Dairesi 2012/12915 Esas 2013/9309 Karar Sayılı İlamı

4. Hukuk Dairesi         2012/12915 E.  ,  2013/9309 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

    Davacı ... vekili Avukat ... tarafından, davalı ... aleyhine 09/05/2011 gününde verilen dilekçe ile rücuen tazminat istenmesi üzerine yapılan yargılama sonunda; Mahkemece davanın kabulüne dair verilen 29/02/2012 günlü kararın Yargıtay’da duruşmalı olarak incelenmesi davalı ... vekili, duruşmasız olarak incelenmesi de davalı ... vekili tarafından süresi içinde istenilmekle, daha önceden belirlenen 21/05/2013 duruşma günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden davalı asil ... ve vekili Avukat... ile karşı taraftan davacı hazine vekili Avukat... geldiler. Açık duruşmaya başlandı. Süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten ve hazır bulunanların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra taraflara duruşmanın bittiği bildirildi. Dosyanın görüşülmesine geçildi. Tetkik hakimi tarafından hazırlanan rapor ile dosya içerisindeki kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü.
    1-Dava rücu"en tazminat istemine ilişkindir. Yerel mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş; karar, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
    Davacı idare, İİK 5. maddesi gereğince 3.kişinin açtığı dava sonucunda ödediği tazminatın olayda kusuru bulunan davalı icra memurlarından rücu yoluyla alınmasını istemiştir.
    Borçlar Yasası"nın 50. ve 51. maddelerinde düzenlenmiş bulunan teselsül kuralları, birden çok kişinin birlikte bir zarara yol açmaları ve aynı zarardan dolayı sorumlu olmaları durumuna ilişkin olup zarara yol açanlar ile zarar gören arasındaki ilişkinin düzenlenmesine yöneliktir. Eldeki davada, zarar görene ödenen tazminat, zarar verenlerden rücu yoluyla istendiğine göre zarar verenler arasında teselsülden söz edilmez. Zarar verenler kendi kusurları oranında sorumludurlar.
    Şu durumda yerel mahkemece, davalıların ayrı ayrı belirlenecek kusurları oranında sorumlu tutulmaları gerektiği gözetilmeyerek, davalıların müştereken ve müteselsilen sorumlu tutulmuş olmaları usul ve yasaya uygun düşmediğinden kararın bozulması gerekmiştir.
    2-Davacı, müteselsil sorumlu sıfatıyla üçüncü kişiye ödediği paranın haleflik esasınca rücuen tahsilini istediğine ve davalılar önceki davada davaya dahil bulunmadığına göre iadenin kapsamı, kural olarak davacının mahkum olup ödediği para ile kendisi hakkında açılan davanın sonunda verilen hükmün kesinleşmesine kadar işleyecek faiz ve önceki davada hükmedilen avukatlık ücreti ile yargılama giderleri ve bir de davacı aleyhine
    ödetme kararı alan üçüncü kişinin hüküm kesinleşmezden önce alacağını tahsil için ilamı icraya koymuş olması halinde hükmün kesinleşmesine kadar yapılan icra giderleri ve avukatlık ücreti ile aynı güne kadar gerçekleşen faizden ibarettir. Kendi kusurlu davranışı ile icranın sürüp gitmesine yol açan davacı, bu savsaması nedeniyle artan icra giderlerinin ve hükmün kesinleşmesinden sonra geçen sürenin faizini isteyemez. Bu ilkelere aykırı düşüncelerle isteğin tümünün hüküm altına alınmış bulunması usul ve yasaya aykırıdır.
    SONUÇ: Temyiz olunan kararın, yukarıda (1-2) nolu bentte gösterilen nedenlerle temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA; bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına ve temyiz eden davalı ... yararına takdir olunan 990,00 TL duruşma avukatlık ücretinin davacıya yükletilmesine, davalılardan peşin alınan harcın istek halinde geri verilmesine 14/05/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.








    Bu web sitesi, sisteminin bir üyesidir.