10. Hukuk Dairesi 2009/12773 E. , 2010/1379 K.
"İçtihat Metni"......
Dava, 3201 sayılı Yasaya göre yapılan borçlanmanın geçerli olduğunun ve yaşlılık aylığının hesaplanmasında bu sürenin de gözetilmesi gerektiğinin tespiti; aksi halde, borçlanırken ödenen döviz bedelinin yasal faizi ile iadesi; 2147 sayılı Yasaya göre yapılan borçlanma gözetilerek bağlanan aylıkların geç ödenmesi nedeniyle yasal faizden 5.000,00 TL’nin tahsili istemine ilişkindir.
Mahkemece, davacının, 2147 sayılı Yasaya göre borçlanılan süre gözetilerek yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra, 3201 sayılı Yasaya borçlanamayacağı, buna göre 3201 sayılı Yasaya göre ödediği borçlanma bedelinin iadesine; 2147 sayılı Yasa gözetilerek bağlanıp, geç ödenen aylıklar nedeniyle 5.000,00 TL faiz alacağının davalıdan tahsiline karar verilmiştir.
Hükmün, taraflar avukatları tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hâkimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi.
1- Almanya’da gerçekleşen çalışmalarından, 07.04.1970 – 31.03.1981 tarihleri arası 3960 günü, 2147 sayılı Yasaya göre; 01.04.1981 – 20.03.1994 tarihleri arası 4669 günü, 3201 sayılı Yasaya göre borçlanan davacıya; 23.09.1952 tarihinden itibaren .......’de gerçekleşen 173 günlük çalışmaları da gözetilerek, 12.04.1994 tarihli tahsis talebi ile, 01.05.1994 tarihinden itibaren yaşlılık aylığı bağlandığı; davalı Kurum tarafından, davacının, 11.03.1996 tarihine kadar Almanya’dan işsizlik yardımı aldığı gerekçesi ile, 3201 sayılı Yasaya göre yapılan borçlanma iptal edilerek, 01.05.1994 – 21.12.1996 tarihleri arasında ödenen aylıklardan, 3201 sayılı Yasaya göre borçlanılan süre nedeniyle fazladan ödenen aylıkların borç çıkarıldığı, kesinleşen istirdat davası ile anılan ödemelerin tahsiline karar verildiği anlaşılmıştır.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 3201 sayılı Yasanın 3. maddesi, .......2.12.2002 tarih ve 2000/36-2002/198 sayılı kararı ile iptal edilmiştir. Böylece yurt dışı hizmet borçlanmasının geçerliliği için kesin dönüş şartına dair yasa kuralı yürürlükten kalkmıştır.
....... iptal kararları, usuli kazanılmış hakkın istisnasını teşkil etmekte olup, derdest bulunan bütün davalara uygulanması gerektiği doktrin ve uygulamada tartışmasızdır. Hukuk Genel Kurulunun vermiş olduğu 05.02.2003 tarih ve 2002/21-790, 2003/61 sayılı kararı da bu doğrultudadır. Taraflar arasında, ödenen aylıkların istirdadına ilişkin olup kesinleşen önceki dava, konusu farklı olması nedeniyle, borçlanmanın geçerli olduğunun tespitine ilişkin iş bu dava yönünden kesin hüküm oluşturmaz.
......
Davalı Kurum, Anayasa Mahkemesinin iptalinden önceki mevzuat çerçevesindeki uygulamaya göre, 3201 sayılı Yasaya göre yapılan borçlanmayı iptal etmiştir. Anayasa Mahkemesinin iptal kararı çerçevesinde 3201 sayılı Yasa gereğince yurt dışı hizmet borçlanması için artık yurda kesin dönüş şartı aranmayacaktır.
Yine; 3201 sayılı Yasanın 8. maddesine göre, 2147 sayılı Yasaya göre borçlanıp, kendisine yaşlılık aylığı bağlananlar ile aylık bağlanması için başvurup da aylığa hak kazanmış durumda olanların, bu kanundan yararlanamayacağı belirtilmiş ise de; davacının, 3201 sayılı Yasaya göre yaptığı borçlanma öncesinde, yaşlılık aylığı için başvurusunun bulunmadığı gözetildiğinde, 3201 sayılı Yasaya göre yaptığı borçlanma geçerli olup; Mahkemenin, 3201 sayılı Yasaya göre yaptığı borçlanmanın geçerli olduğunun tespiti yerine, 2147 sayılı Yasaya göre borçlanılan süre gözetilerek yaşlılık aylığı bağlandıktan sonra, 3201 sayılı Yasaya göre borçlanma yapılamayacağı gerekçesi ile borçlanma bedelinin iadesine karar vermiş olması isabetsiz bulunmuştur.
Mahkemece; 3201 sayılı Yasaya göre yapılan borçlanmanın geçerli olduğu gözetilerek, davacının yurtdışı ilişkisinin sona erdiği tarih araştırılıp, yurtdışı ilişkisinin sona erdiği tarihi takip eden aybaşından itibaren; şayet 11.03.1996 tarihinden sonra yurtdışında çalışmadığının veya çalışmaya dayalı sosyal yardım almadığının anlaşılması durumunda, kesinleşen istirdat davası da gözetilerek, 21.12.1996 tarihinden itibaren ödenecek aylıkların hesaplanmasında, 3201 sayılı Yasaya göre borçlanılan sürelerin de gözetilmesi gerektiğinin tespitine karar verilmelidir.
2- Borçlar Yasasının 113. maddesine göre, para borcunun fer’isi niteliğindeki faizin, asıl alacakla birlikte sona ermemesi için saklı tutulması gerekir. Mahkemece, ispat yükünün davacıya ait olduğu gözetilerek, faize ilişkin hakkın, asıl alacağın ödenmesinden önce saklı tutulup-tutulmadığı araştırılıp, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, bu yönde eksik araştırma ile yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, taraflar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ:Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 09.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.........