21. Hukuk Dairesi 2015/6311 E. , 2015/19213 K.
"İçtihat Metni"
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle 27.154.75.TL. maddi ve manevi tazminatın yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmesi ve de davalı vekili tarafından duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 27/10/2015 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı vekili Avukat ile davacı asil geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukat ile Davacı asilin sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, toplanan delillere, hükmün dayandığı gerektirici nedenlere göre, tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,
2-Dava 24.06.2002 tarihinde meydana gelen iş kazası sonucu %31,20 oranında sürekli iş göremezliğe uğrayan sigortalının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece maddi tazminat isteminin kabulüne, manevi tazminat isteminin ise kısmen kabulüne, karar verilmiş ve bu karar süresinde davacı ve davalı vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemenin manevi tazminatın takdirine ilişkin kararı yerindedir. Maddi tazminata ve davalı yararına avukatlık ücretinin belirlenmesine ilişkin hüküm ise aşağıda açıklanan nedenlerle isabetli değildir.
Her şeyden önce davalı tarafça davanın ıslahı üzerine süresi içerisinde zaman aşımı ileri sürülmüş olup bu savunmaya neden itibar edilmediğinin gerekçesi yazılmaksızın hüküm tesisi hatalıdır.
Dava konusu olay nedeniyle, davacı 28.05.2007 tarihli kısmi dava dilekçesi ile fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 3.000,00-TL maddi ve 5.000,00-TL manevi tazminat istemli olarak dava açmış, bu dava görülmekte iken 16.12.2014 tarihinde maddi tazminata ilişkin istemini ıslah yoluyla artırmış ve mahkemece davacının maddi tazminat ile ilgili hüküm kurulması sırasında ıslah konusu maddi tazminat istemi de dikkate alınmıştır.
İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi amacıyla açılan maddi ve manevi tazminat davalarında; zamanaşımı süresi gerek olay tarihinde yürürlükte bulunan Borçlar Kanunu"nun 125. maddesi ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı yasanın 146. maddesi gereğince haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıldır. Uyuşmazlık bu tür davalarda uygulanmakta olan 10 yıllık zaman aşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
.../...
Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Vücut bütünlüğünün ihlalinden doğan zarar, ancak bakım ve
tedavi sonucunda düzenlenen hekim raporuyla belirli bir açıklığa kavuşur. Bedensel zararın gelişim, gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir.
Dava konusu olayda, maden sıçraması ile sol gözünden yaralanan ve görme kaybına uğrayan davacının bedensel zararının değişen ve gelişen bir durum gösterip göstermediği dosya içerisindeki sürekli iş göremezlik durumuna ilişkin olarak düzenlenen raporlar ve dayanaklarında belli değildir. Değişen ve gelişen bir durum söz konusu ise zaman aşımının başlangıcı yukarıda açıklandığı üzere hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarih olup, aksi halde zaman aşımının olay tarihinden başlatılması gerekir.
Hal böyle olunca, maddi tazminat isteminin artırılmasına ilişkin ıslah üzerine, davacıdaki bedensel zararın değişen ve gelişen bir durum taşıyıp taşımadığı, değişen ve gelişen bir durum söz konusu ise hastalığın seyrini tamamladığı tarih belirlenmeden eksik inceleme ve araştırma ile ve süresinde ileri sürülen zaman aşımı itirazına değer verilmeme nedeni açıklanmaksızın ıslahen artırılan bölümünü de kapsar biçimde maddi tazminata karar verilmesi yerinde değildir.
Öte yandan davacı dava dilekçesinde hüküm altına alınacak maddi tazminata reeskont faizi uygulanmasını isterken, maddi tazminata ilişkin isteminin ıslah yoluyla artırımı sırasında uygulanmasını istediği faizi en yüksek banka mevduat faizi olarak ıslah etmiştir. Faiz feri bir alacak olup asıl alacağa bağlıdır. Harcı yatırılarak açılmış ayrı bir davanın konusu olmadığı sürece faiz isteminin kabulü ya da reddi nedeniyle yargılama gideri ve bu arada avukatlık ücreti verilmesi söz konusu olamaz. Hal böyle olunca hüküm altına alınan maddi tazminat için yasal faiz uygulandığı, reeskont faizi ve en yüksek mevduat faizine ilişkin istemin reddolunduğundan bahisle davalı yararına avukatlık ücretine karar verilmesi isabetsiz olmuştur.
Mahkemece yukarıda açıklanan maddi ve hukuksal olgular dikkate alınmadan, yazılı şekilde hüküm kurması usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul olunmalı ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenle BOZULMASINA, 27.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.