21. Hukuk Dairesi 2018/361 E. , 2019/1123 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ:Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
TÜRK MİLLETİ ADINA
Davacı, iş kazası sonucu maluliyetinden doğan maddi ve manevi tazminatın ödetilmesi davasının yapılan yargılaması sonunda; ilamda yazılı nedenlerle gerçekleşen, 46.517,53 TL davalıdan alınarak davacıya verilmesine ilişkin hükmün süresi içinde temyizen incelenmesi davalı vekilince istenilmesi ve de duruşma talep edilmesi üzerine dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 19/02/2019 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü davalı vekili ... ile davacı vekili ... vekili Av. ... geldiler. Duruşmaya başlanarak hazır bulunan Avukatların sözlü açıklamaları dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek aynı gün düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okundu, işin gereği konuşulup düşünüldü, ve aşağıdaki karar verildi.
K A R A R
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle, kanuni gerektirici nedenlere, temyiz kapsam ve nedenlerine göre, davalının aşağıdaki açıklamalar doğrultusunda temyiz itirazlarının kabulüne karar vermek gerekmiştir.
2- Dava, sigortalının 09/09/1999 tarihinde gerçekleşen iş kazasından sürekli iş göremezliğe uğraması nedeniyle, maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.
Mahkemece, 44.517,53TL maddi ve 2.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 09/09/1999 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmiştir..
Dosya kapsamındaki kayıt ve belgelerden; davalı işveren tarafından inşası sürdürülen bina inşaatının 5.katında kurulu yük asönsörünün ayak bağlantılarının sökülmesi esnasında davacının dengesini kaybederek yüksekten aşağıya düşmek suretiyle %26 oranında malul kaldığı, davacı vekilinin 27.04.2001 tarihli dava dilekçesi ile 1.000,00 TL maddi ve 3.000,00 TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesinin talep edildiği, davacı vekilince sunulan 27/11/2012 tarihli bilirkişi raporuna karşı beyan dilekçesinin maddi tazminat isteminin ıslahı niteliğinde olduğu, bu dilekçeyle davalıdan 47.164,72 TL maddi tazminatın davacıya ödenmesinin istendiği, harç ikmalinin de yapıldığı, mahkemece verilen 03/03/2015 tarihli kararın davalı tarafından temyizi üzerine Dairemizin 19/04/2016 tarihli bozma kararında davacı vekilince sunulan 27/11/2012 tarihli ıslah dilekçesinin davalı tarafa yöntemince tebliğ edilerek, varsa savunma ve delilleri alındıktan sonra dosyadaki tüm deliller bir bütün halinde değerlendirilerek bir karar verilmesi yönünden mahkemece verilen ilk kararın bozulduğu, bozma üzerine yapılan yargılamada, ıslah dilekçesinin davalıya 20/12/2016 tarihinde tebliğ edildiği ve davalının süresi içersinde 02/01/2017 tarihinde ıslaha karşı zamanaşımı definde bulunduğu anlaşılmaktadır.
İş kazası sonucu sürekli iş göremezlik nedeniyle uğranılan zararın giderilmesi amacıyla açılan maddi ve manevi tazminat davalarında; zamanaşımı süresi gerek olay tarihinde yürürlükte bulunan 818 sayılı Borçlar Kanunu"nun 125. maddesi ve gerekse yürürlükteki 6098 sayılı Türk Borçlar Kanunun 146. maddesi gereğince haksız fiilin meydana geldiği tarihten itibaren 10 yıldır.
Uyuşmazlık bu tür davalarda uygulanmakta olan 10 yıllık zaman aşımı süresinin hangi tarihte başlatılması gerektiği noktasında toplanmaktadır.
Uygulama ve öğretide kabul edildiği üzere, zamanaşımı failin ve zararın öğrenildiği tarihten başlatılmalıdır. Zarar görenin zararı öğrenmesi demek, zararın varlığı, mahiyeti ve esaslı unsurları hakkında bir dava açma ve davanın gerekçelerini göstermeye elverişli bütün hal ve şartları öğrenmiş olması demektir. Bedensel zararın gelişim, gösterdiği durumlarda zamanaşımına başlangıç olarak hastalık seyrinin yani gelişimin tamamlandığı tarihin esas alınması gerekir.
Dava konusu olayda, davacı bakımından değişen ve gelişen bir durumun söz konusu olmadığı, giderek olayla birlikte zararın öğrenildiği ve zamanaşımının başlangıç tarihinin olay tarihi olduğu ortadadır. Hal böyle olunca, ıslaha karşı davalı vekili tarafından süresi içerisinde ileri sürülen zamanaşımı def"i nin kabul edilerek, ıslah dilekçesi ile istenilen maddi tazminat talebinin reddine karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde ıslaha itibar edilmek suretiyle karar verilmesi hatalı olmuştur.
3- Öte yandan davalı SGK hakkında açılan davanın 11/11/2014 tarihli oturum ara kararı gereğince tefrikine karar verildiği halde karar başlığında yargılamanın tarafı olarak gösterilmesi de hatalı olmuştur. O halde, davalı vekilinin temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, davalı yararına takdir edilen 2.037,00 TL duruşma Avukatlık parasının karşı tarafa yükletilmesine, temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 19/02/2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.