1. Hukuk Dairesi 2013/4744 E. , 2014/2314 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : AYVALIK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
TARİHİ : 24/01/2013
NUMARASI : 2012/434-2013/52
Taraflar arasında görülen tapu iptali ve tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın, kabulüne ilişkin olarak verilen karar dahili davalılar tarafından yasal süre içerisinde duruşma istemli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 11.02.2014 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz edenler vekili Avukat .ile temyiz edilen vekili Avukat . geldiler, duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi.tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:
Dava, hata ve hile hukuksal nedenlerine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.
Mahkemece, davanın reddine ilişkin olarak önceden verilen karar, davacının temyizi üzerine Dairece; “hata ve hile hukuksal nedenine dayalı iddialar bakımından, Borçlar Kanununun 31. maddesinde öngörülen hak düşürücü sürenin başlangıç tarihinin akdin yapıldığı tarih olmayıp, hata ve hileye düşürülmeye ıttıla kesbedildiği tarih olduğu açıktır. Ayrıca, hata ve hile olgusunun Türk Medeni Kanununun 7. maddesi gereğince her türlü delille ispatlanabileceği, yukarıda değinilen ilkelerle de kabul edildiği üzere sabittir. Buna göre, mahkeme hükmüne esas alınan gerekçenin yasal ve doğru olduğu söylenemez. Hal böyle olunca; toplanan ve toplanacak delillerin yukarıda değinilen ilkeler de gözetilmek suretiyle değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm tesisi isabetsizdir” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece, 02.06.2011 tarihli ve 2011/262 esas, 2011/415 karar sayılı kısa ve gerekçeli kararında, önceki kararda direnilmesine karar verilmiş ise de, bu karar Yüksek Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 22.02.2012 tarihli ve 2011/1-828 esas, 2012/98 karar sayılı kararı ile “… aslolan kısa ve buna uygun yazılması gereken gerekçeli kararda, usul hükümlerine uygun bir hüküm fıkrası oluşturulmamış, sadece, davanın reddine denilmekle yetinilmiş, harç, vekalet ücreti ve yargılama giderleri konusunda olumlu veya olumsuz her hangi bir hüküm kurulmamıştır. Oysa, açıklandığı üzere hüküm fıkrasında hüküm sonucu bölümünde davanın kabul ya da reddi yanında harç, vekalet ücreti ve yargılama giderlerinin de hükme bağlanıp gösterilmesi gerekir. Nitekim, kararı davacı taraf tüm yönleriyle, davalı taraf da vekalet ücreti ve yargılama giderleri yönünden temyiz etmişlerdir. O itibarla mahkemece, 6100 sayılı HMK (mülga 1086 sayılı HUMK)’nun yukarıda açıklanan amir hükümleri gözetilmeksizin yazılı biçimde usule aykırı şekilde karar verilmesi doğru olmayıp, temyiz itirazları bu yönleriyle yerindedir ve direnme kararı bu nedenle bozulmalıdır. Diğer temyiz itirazları ise, bozma nedenine göre incelenmemiştir” gerekçesiyle bozulmuştur.
Hemen belirtmek gerekir ki, yerel mahkemelerin direnme kararları, bir davayı sona erdiren temyizi mümkün olan nihai kararlardan olup, mahkeme direnme kararı ile davadan elini çeker. Direnmeye ilişkin olarak verilen karardan dönülerek uyma kararı verilmesi mümkün olmadığı gibi, Hukuk Genel Kurulu kararına karşı mahkeme kararında direnemeyeceğine göre, mahkemece yapılacak iş, Hukuk Genel Kurulu bozma kararı doğrultusunda gerekçeli karar yazmaktan ibarettir.
Ne varki, somut olayda, mahkemece, Hukuk Genel Kurulunun bozma kararına uyulmakla birlikte, bu kez Dairenin bozma kararı çerçevesinde araştırma yapılarak davanın kabulüne karar verilmiştir. Yukarıdaki açıklamalar karşısında bu kararın usul ve yasaya uygun olduğunu söyleyebilme olanağı yoktur.
Bu durumda, HUMK’nun 381. (HMK. 294.), 388. ve 389. (HMK. 297.) maddeleri hükmü gereğince, mahkemece yapılması gereken iş, Hukuk Genel Kurulu kararında açıklandığı şekilde usulüne uygun bir direnme kararı yazmaktan ibarettir.
Hal böyle olunca, HUMK’nun 429. (HMK. 363.) maddesi uyarınca yöntemine uygun ve Yüksek Hukuk Genel Kurulu bozma ilamında işaret edilen biçimde karar oluşturulmak üzere yerel mahkeme kararı bozulmalıdır.
Davalı mirasçılarının temyiz itirazları belirtilen sebeplerle yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK."nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.12.2013 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz edenler vekili için 1.100.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 13.02.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.
Okundu.08.04.2014
A.A.