17. Hukuk Dairesi 2015/3577 E. , 2017/11571 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda verilen hükmün duruşmalı olarak temyizen tetkiki davacılar vekilince istenmiş olmakla duruşma için tayin edilen 12.12.2017 Salı günü davacılar vekili Av. ... ile davalılar vekili Av. ... geldiler. Temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşıldıktan ve hazır bulunan taraf vekilleri dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacı alacaklı vekili, borçlu davalı ... şirketi hakkında takip başlatıldığını, borçlunun alacağı karşılayacak mal varlığı bulunmadığı, alacaklılardan mal kaçırma amacı ile ... Asliye Ticaret Mahkemesinin 2011/10 Esas 2011/84 Karar sayılı dosyasındaki alacağını 17.01.2012 borçlu sigorta şirketi temsilcisinin annesi diğer davalı ..."a temlik ettiğini ve bu temlik gereği ... İcra Müdürlüğünün 2012/393 sayılı dosyasından takibe geçildiğinden, bu temlik ve takibe ilişkin tasarrufların iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalılar vekili, davacıların bu davayı açma hakkı olmadığı ve haksız açılan davanın reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davacıların borçlu hakkındaki ilamın bozulmuş olduğu kesinleşmiş takipleri olmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, İİK.277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
İcra ve İflas Kanununun 277 ve izleyen maddelerinde düzenlenen tasarrufun iptali davalarında amaç, borçlunun haciz yada iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan
bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır.
Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nisbi nitelikte yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
Bu tür davaların görülebilmesi için, diğer dava koşullarının yanında borçlu hakkındaki takibin kesinleşmiş olması gerekmektedir.
Somut olayda, takip konusu borç ... Asliye Ticaret mahkemesinin 2011/10 Esas ve 2011/84 karar sayılı ilamındaki, bu davanın davacıları lehine hükmedilen vekalet ücreti alacağına ilişkin olup ilamlı icra şeklinde takibe geçilmiştir. Takip İİK hükümlerine göre kesinleşmiş ve borçlu adresinde 19.03.2012 tarihinde yapılan hacizde hacze kabil mal bulunamamıştır. Mahkemece ... Asliye Ticaret mahkemesinin 2011/10 Esas ve 2011/84 karar sayılı ilamının bozulduğu bu hali ile takibin kesinleşmediğinden gerekçesi ile dava red edilmiştir. Oysa ilamlı takipte takip dayanağı ilamın bozulması halinde takibin kesinleşmemesi veya iptali söz konusu olmayıp İİK"nun 40.maddesine göre sadece takip durur, bozma doğrultusunda karar kesinleşir ve alacaklının bir alacağı olmadığı sabit olursa bu halde takip sırasında borçludan tahsil edilen şeyler iade edilir. Kaldiki dosya içeriği ve UYAP kayıtlarına göre de, takip dayanağı ... Asliye Ticaret mahkemesinin 2011/10 Esas ve 2011/84 karar sayılı ilamı Yargıtay 11.Hukuk dairesinin 2012/2238 sayıl kararı ile görevli mahkemesinin İş mahkemesi olduğu gerekçesi ile görev yönünden bozulmuş, bozma sonrasında ... İş Mahkemesinin 2014/796 Esas 2015/22 Karar sayılı ilamı ile dava maddi tazminat kısmen kabul edilerek yine davacılar lehine red edilen kısım yönünden vekalet ücretine hükmedilmiş, bu karar da Yargıtay 9.hukuk Dairesinin 2015/9903 Esas 2017/950 Karar sayılı ilamı ile manevi tazminat
istemi yönünden bozulmuş ancak maddi tazminat yani davacıların alacaklarının doğduğu tazminat yönünden temyiz istemi red edilmiş ve bu karar aleyhine yapılan karar düzeltme isteği de red olmuştur. Bu durumda davacıların vekalet ücreti alacakları bulunduğu da sabit olmuştur.
Mahkemece, ön koşulları mevcut olan davanın esası hakkında inceleme yapılarak oluşacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken, İİK"nun 40.maddesi ve diğer olgular dikkate alınmadan yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olmuştur.
2-Kabule göre ise, davacıların alacağının kesinleşmediğinden dolayısı ile davanın ön koşul yokluğundan reddine karar verildiğine göre Avukatlık Asgari Ücret Tarifesinin 6.maddesine göre maktu davalılar yararına maktu vekalet ücretine hükmedilmesi gerekirken nisbi vekalet ücretine hükmedilmesi de isabetsiz olmuştur.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 1.480,00 TL vekalet ücretinin davalılardan alınarak duruşmada vekille temsil olunan davacılara verilmesine, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 12.12.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.